Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Melnitz, Gözlem Kitap, Charles Lewinsky, Çeviren Sezer Duru, 700 sayfa

        Her millet kendi tarihinin hafızasını oluşturur. Kültürel kimliklerimizin oluşmasında bu tarihin rolü büyüktür. Dolayısıyla geçmişe ait ırkçı, nefret dolu, birbiriyle çelişkili, zıt hafızalarımızı ortak toplumsal bir bilince dönüştürmek istiyorsak unutmanın ya da unutturmanın toplumsal hafızaya yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu da bilmeniz gerekir.

        Yahudi düşmanlığı gibi....

        Melnitz böyle bir kitap. Dünyanın herhangi bir coğrafyasında, herhangi bir zaman diliminde sadece İsviçre’de 1871 ile 1945 arası yaşayan Yahudi bir ailenin kendi kişisel tarihiyle bizi yüzleştirmiyor; dünyanın neresine giderlerse gitsinler, hemen her yerde ötekileştirilmiş Yahudilerle tanıştırıp okuru o insanların iç dünyasına yolculuğa çıkarıyor.

        Fransız ordusundan kaçan Janki, uzak bir akraba olarak Meijer’lerin kapısını çaldığında sadece Melnitz ailesinin hayatını değiştirmiyor... Bize aynı zaman da Yahudi düşmanlığının bir Yahudi için ne anlama geldiğini de öğretiyor. Fransız ordusundan kaçan bir uzak akraba, Yahudi köyü Endingen’de namuslu oluşuyla tanınan sığır tüccarı Salomon Meijer’in ailesinin hayatını değiştiriyor.

        Charles Lewinsky öylesine sürükleyici bir dille anlatıyor ki, romanın bir tek hikayesi yok. Toplama kamplarında yaşananları değil, İsviçre gibi bir ülkede bile İsviçre Yahudilerinin nasıl dışlandığını, ezilip yok sayıldığını öğreniyorsunuz... Aslında 'Melnitz Amca' da yok... Kitabın en çarpıcı yanı da bu sanırım... Kitaba adını veren Meltniz aslında yaşamıyor... O bir Yahudi ailesinin 'yol göstericisi'... Acıya, yok sayılmaya, aşağılanmaya karşı direnmeyi öğretiyor. Aile ne zaman derin bunalımlara düşse bir çıkış yolu arasa Meltniz karşımıza çıkıyor.

        Kitapta Yahudi bir ailenin kendi kişisel tarihi aslında bize sadece Yahudilerin yaşadığı trajediyi değil bir yahudinin dünyasını da anlatıyor: Korkularıyla, iş dünyasıyla, hayal kırıklıklarıyla, insanlarla olan ilişkileriyle...

        Zaman dilimini ve mekanı size unutturuyor çünkü bir Yahudi'nin gittiği her yerde Yahudi olduğu gerçeği peşinizi bırakmıyor...

        Bunun artıları da var elbette...

        Örneğin Arthur gibi muhteşem bir karekter tanıyorsunuz... O sadece Yahudi olarak değil, cinsel yönelimi nedeniyle de ötekileştirilmiş biri olarak karşımıza çıkıyor. Arthur tüm ötekileştirilmeye maruz kalmasına rağmen kitabın en sağlam karekteri... Çünkü o aynı zaman da bir kadının hayatını kurtarmak için kendi hayatından vazgeçen bir eşcinsel... Bize birisi için 'fedakarlık yapmak' la 'kendini feda etmek' arasındaki farkı öğretiyor. Sırf bir kadının hayatını kurtarmak için Nazi Almanyası’na bütün tehlikeleri göze alarak gidiyor. Kadınla evlenerek dnun bir aile kurmasını sağlıyor... Bir başka hayat yaratmak için kendi hayatından vazgeçerseniz bu işte feda etmek oluyor. Gönülden severek yaptığınız bir iyiliğin bedeli sizi kendi hayatınızdan vazgeçirtebiliyor...

        Kitapta kendi içlerinde dini inançlarına sıkı sıkıya bağlı Yahudilerin dışarda kurdukları ilişki biçimi, o çırpınış, kendinizi ait hissetmediğiniz coğrafyalar da daha da paradoksal bir hal alıyor. Çok ilginçtir; evrensel kültür vicdanla yıkandığında insanların buluşma noktaları hep aynı... Bir tren istasyonunda hiç gelmeyecek bir treni beklemek gibi...

        Kitap bana Filistinli yazar Edward W. Said'in “Kış Ruhu” nu anımsattı...

        Kış Ruhu’nda da şöyle der: "Sürgün, bir insan ile doğup büyüdüğü yer arasında, benlik ile benliğin gerçek yuvası arasında zorla açılmış olan onulmaz gediktir: Özündeki kederin üstesinden gelmek mümkün değildir… Sürgünde elde edilen kazanımlar sonsuza dek arkada bırakılmış bir şeyin kaybedilmesiyle sürekli olarak baltalanır..."

        Melnitz'de Yahudiler’in arkada bıraktıklarının ağırlığı, onların neredeyse tarih boyunca sürgün yemiş hayatlarının da bir gölgesi olmuş... Dünyanın her yerinde misafir olmak bir insanı nasıl kurtarır... Din ile... Yahudileri de din kurtarıyor... Başlarına ne gelirse gelsin inanmak onları ayakta tutuyor..

        Bu arada; yaklaşık üç hafta sonra Pesah -Hamursuz- Bayramı kutlanacak... GözlemKitap'ın bayram için indirime koyduğu güncel kitaplardan,seçeceğiniz kitabın içine sizin adınıza kart konulup istediğiniz adresa postalanıyor. Kim bilir, belki ruhu sürgünde olan, ötekileştirilen, azınlık olduğu hissetirilen bir insana bir kart atarsınız? Kartpostal seçmiş olduğunuz kitap ile berebar gelsin istiyorsanız; “Kitabevi@salom.com.tr” adresine yazabilirsiniz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar