Zaman unutturmaz; uyuşturur..
Çokça tartışılmaya başlanan ama benim pek derinlemesine bilgimin olduğunun söylenemeyeceği bir konunun etrafında dolaşmaya niyetliyim bu Pazar..
Bizim için ‘balık hafızalı’ olduğumuzu söylerler ama biz; öğlen ne yediğini akşama unutan, iki ayrı renk çorapla işine gidebilen bir insan gurubuyuz, tamam ama çok uzaklarda hatta biz doğmadan önce bile olmuş olan olayları hatırlar, anar ya da intikamını almaya çalışırız..
“Short time memory” konusunda özürlüyüzdür de; “long time memory” konusunda harikalar yaratabiliriz..
Başlık ta ünlü ‘serkeş düşünür’ Charles Bukowski’nin bu konudaki bir teşhiridir..
Benim yaşadığım kent ve yöre bir çok konuda olduğu gibi, din konusunda da toleransı ceketinin göğüs cebinde taşır...
Şöyle ki;
Narlıdere, Bornova, Çiğli, Altındağ ve Selçuk’ta hizmete açtığı kültür merkezleri ile Alevi inanç ve kültürünün yaşatılmasında önemli bir ihtiyaca cevap veren İzmir Büyükşehir Belediyesi, Gültepe Kültür Merkezi ve Cemevi’ni de tamamlayarak hizmete aldı.
KÜLTÜR MERKEZİ
1 milyon 836 bin liraya mal olan kültür merkezi ve cemevinin açılışı yapıldı bile.
Anadou’nun kadimden gelen inançlarını, geleneklerini, göreneklerini, özgürce yaşaması, ibadetini yapabilmesi için cemevlerine de camiler, kiliseler, havralar kadar ihtiyaç var, vurgusu yapıldı.
Bu durumda yine Bokowski’nin sarhoş felsefesine, ama çok derin düşüncelerine başvurmak gerekiyor.
Nedense tolerans daha çok entelektüellerin işiymiş gibi geliyor bana.
“Entelektüel basit bir şeyi en karmaşık biçimde söyleyebilen kişidir. Sanatçı ise en kolay” diyor...
Bu belirttiğim hizmeti de en karmaşık yoldan çözmeye, yanlışı yapıp sonra o yanlışı üstlenecek birini aramaya ve o hatayı bir suça dönüştürüp birilerine yüklemeye programlı genlerimiz var bizim.
Ne diyor Charles abimiz bir gün gazete kağıdına sarılı içki şişesiyle bir parkın bankında uyandığında?
“Egemenlik gerçekten milletin olduğunda hükümetlere gerek kalmayacak ama o zamana kadar ayvayı yedik..”
EMEKÇİDEN YANA
Ayvayı yemeden önce yapılan bir başka hizmet de şöyle efendim. Emekçiden yana bir tavır duyuruyorum size.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ESHOT ve İZSU’da çalışan yaklaşık 6 bin memuru ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanmış.
Memurların aylık sosyal denge tazminatı ilk altı ay brüt 775 TL’den 843 TL’ye çıkarılırken, ikinci altı ayda bu rakam 878 TL oldu.
Çalışanlar, “Emekçinin Dostu”, “Yüzümüzü Güldürdün Aziz Kocaoğlu” sloganları ile Başkan Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etmiş.
Tam o anda bir başka haber düştü kucağıma..
Tam da ben Konfüçyüs abinin bir sözüne dalıp gitmişken..Büyükşehir’den Alsancak Stadı için “bedelsiz” tahsis kararı da çıkmış bu arada..
Büyükşehir Belediyesi, Alsancak Stadı’nın bulunduğu alanda yeniden bir stadyum inşa edilebilmesi amacıyla, mülkiyetinde bulunan 4 bin 239 metrekare arsayı 25 yıl süreyle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne “bedelsiz” olarak tahsis etti. Büyükşehir Meclisi’nde kabul edilen teklife göre, plan ve projelerin iletilmesinden sonra, söz konusu arsanın devri gerçekleştirilecek.
Yani; hizmet zamanla hemen ve kolayca unutulur taa en tepedeki başlık gibi, ama bir melanetin unutulması mümkün değildir ki; bizim hasletimizde asırlar öncesinden bile hesap sorabilme yeteneği mevcuttur....
Unutmayız asla, en fazla uyuşuruz biz...
DÜZ MANTIK
-Benim asla çözemediğim bir konuya ünlü düşünür-üstat Sunay Akın tek cümlede çare üretmiş...
Bakın ne demiş;
“Aslında her şey tükenen bir kaleme; tükenmez dedikleri kadar yalan...”
Doğru vallahi..