Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kahvaltıdan birkaç saat sonra acıkıyor musunuz? Birden canınız deliler gibi çikolata mı çekiyor? Televizyon izlerken kuruyemiş veya cips tüketmemek sizin için imkansız mı? Bu yeme isteklerinin gerçek sebeplerini öğrenin...

        BİRDEN canınız çikolata mı çekti? Ya da patlamış mısır veya cips? Hepimiz yeme isteğiyle alakalı tecrübeler edinmişizdir ki bu çoğunlukla da psikolojik iken, bazı bilimsel kanıtlar, insanların belirli gıdaları diğerlerinden çok daha fazla yeme isteği olduğunu ve yeme isteğinin yok yere ortaya çıktığını gösteriyor. Vücudunuz gerçekten belirli bir gıdayı yeme isteği duymayabilir fakat kendince bir şeyler tercih eder. Bu yüzden, "birden bire gelen" yeme isteklerinizin gerçekten ne anlama geldiğini bulun ve bu konuyu sağlıklı bir şekilde nasıl durduracağınızı mutlaka öğrenin.

        ÇİKOLATA

        BİRÇOK insan, özellikle de kadınlar arasında "çikolata deliliği" deneyimini yaşamamış olan yoktur. Eğer çikolataya karşı bir zaafınız varsa, bu sizin çikolata eksikliğiniz olduğu anlamına gelmez ama magnezyumunuzu düşük çalıştırdığınız anlamına gelebilir. Magnezyum, organlarımızın her birinin düzgün çalışması için gereklidir. Bu, 300'den fazla biyokimyasal reaksiyon için gerekli olmasının yanı sıra, kan basıncı kontrolü için ve kalsiyum da dahil olmak üzere diğer minerallerin düzenlenmesi, güçlü kalmak, bağışıklık sistemi, uygun sinir ve kas fonksiyonu için gereklidir. Peki neden çikolata yeme isteği duyarız? Kulağa şaşırtıcı gelebilir ama, kakao çekirdeği magnezyum açısından en yüksek yiyeceklerden biri. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta var; kakao çekirdeği magnezyum açısından yüksek iken, çoğu çikolata değildir. Çikolatanın tüm yararlarından faydalanmak için en az %70 kakao içeren bitter çikolata tüketmelisiniz.

        TUZ

        BİRAZ patates cipsi, tuzlu kraker ya da patlamış mısır için ölüp bitiyor musunuz? Bu yiyecekler kesinlikle çok lezzetli olmakla birlikte, bu gerçekten istediğiniz yiyecek olmayabilir, tabi tuz dışında... Diğer minerallerden farklı olarak, çoğu insanda bu nedenle düşük ya da eksik sodyum bulunmuyor. Peki, neden bazen yemek için can atıyoruz? Bunun, hamilelik, elektrolit dengesizliği ya da başka bir mineral eksikliği gibi birçok nedeni vardır ve ya belki de siz bir tuz bağımlısısınızdır, ne kadar fazla yerseniz o kadar canınız çeker. Ancak, fazla tuz yeme isteğinin ana nedeni sadece dehidrasyondur. Dehidrasyon genelde dayanılmaz derecede sıcak yaz günlerinde yeterli sıvı tüketmemekle bağlantılı iken, çoğu insan yeterli

        sıvı tüketmediği zaman kolayca hafif dehidrasyon yaşar. Aslında, Amerikalıların % 75'i kronik dehid-ratasyondan muzdarip - bir kişi günün sonunda yeterince sıvı tüketmediği zaman içinde oluşan bir durumdur. Peki, bunun tuzla ne ilgisi var? Oldukça basit - tuz vücutta su tutulmasına yardımcı olur ve bunu korumak için çalışırken bu nedenle vücudumuz bunu ister. Bu nedenle, gelecek sefer bir patates cipsi paketi kaptığınızda ilk olarak bir bardak su için ve cips özleminizin uzaklaştığını görün.

        SODA

        BİR kutu kola ya da mutlaka gazlı bir içeceğe mi ihtiyaç duyuyorsunuz? Muhtemelen su içme ihtiyacı hissettiğiniz anlamına geliyor! Yumuşak içecekler kalsiyumu kemiklerinizden bir sülük gibi emiyor ve muhtemelen vücudunuz uyarılıyor. Yani gazlı bir içeceğe ihtiyaç duyduğunuz zaman bu, vücudunuzun kalsiyumu kemiklerden dışarı çıkardığı anlamına geliyor. Mineral açısından zengin olan az yağlı süt ürünleri ve diğer gıdaların günlük alımının artırılmasında bir zarar yoktur.

        ŞEKERLEME

        SAAT dört, öğle yemeğinden sonra koca bir 3 saat geçmiş ve akşam yemeğine birkaç saat kalmış ve siz tatlı bir şeyler yemek için can atıyorsunuz... Bir adet yenmeye hazır paketlenmiş yiyecek sizi bir sonraki öğüne kadar götürebilir. Üzülmeyin, yalnız değilsiniz; çoğu kişi yemek yiyip kısa birkaç saatten sonra çikolata ya da başka bir şekerli yiyecek gibi tatlı bir şeyler yeme ihtiyacı duyar. Bu kan şekeri dengesizliği nedeniyle oluşur. Kahvaltı ve hatta öğle yemeği zamanı geldiğinde, çoğumuz tabaklarımızı beyaz ekmek gibi rafine nişastalar, çok az protein ve ne yazık ki çok az lifle doldururuz. Bu gıdalar glisemik indeks ölçeğine göre yüksektir, çabuk sindirilir olduğundan kan şekeri seviyelerinin hızlandırır ve bu nedenle enerjiyi artışını sağlar. Ne yazık ki, bir şey ne kadar çıkarsa o kadar aşağıya düşmelidir ki, bu yüzden birkaç saatten sonra kan şekeri seviyeleri aşağı çöker, bu da bizi yorgun, sinirli hissetmeye ve bir şeyler yeme ihtiyacına iter. Çoğumuz, yine şekerli bir şeylere ulaşırız ve bu kısırdöngü her seferinde baştan başlar. Bir çözüm olarak yemek zamanlarında tavuk ya da az yağlı etler ve peynirler gibi protein, yulaf ezmesi ya da bulgur gibi lifler düşünebiliriz. Eğer hâlâ kahvaltı sonrası atıştırmaya ihtiyaç duyuyorsanız, elma ya da kırmızı meyve kurusu gibi meyveleri tercih edin.

        BUZ

        GARİP bir ihtiyaç gibi gelebilir ama doğrudur; birçok insan buz yeme isteği duyar. Peki bu özlem neyle alakalıdır? Gariptir ama, çalışmalar, yeme isteği ve buz çiğnemenin genellikle demir eksikliği anemisiyle bir ilgisi olduğunu göstermiştir. Ancak vücuttaki demirin önemine rağmen, bu beslenme hastalığıdır. Peki buzla bağlantısı nedir? Bilim insanları buz ve anemi arasındaki ilişkiyi hala tam olarak çözebilmiş değil. Bazı uzmanlar buzun, demir eksikliğine bağlı olan ağızdaki iltihaplanma ve dil ağrısını azaltabildiğine inanıyor. Yani buz yerken dikkat!

        ***

        KİLO ALDIRMAYACAK ve KİLO ALDIRACAK 5 YİYECEK

        ARAŞTIRMACILAR, uzun vadeli kilo alımının nedenine ve ortalama bir yetişkinin neden yılda bir kilo civarı aldığına odaklanmak istiyorlar. Hemşireler Sağlık Çalışması, Hemşireler Sağlık Çalışması II ve Sağlık Profesyonelleri izleyen üç çalışmada 120 bin katılımcıyı izlediler. Her dört yılda bir, yaşam tarzı alışkanlıkları ve kilo değişiklikleri arasındaki bağlantılar değerlendirildi. Çalışmaya katılanlar her dört yıllık süre içinde ortalama 3.35 kilo aldı. Bu, 20 yıl sonra yaklaşık 17 kilo kadar ediyor. Üç çalışmanın da başında, erkek ve kadınların ortalama yaşı 37, 50 ve 52 idi. Araştırmacılar daha yakından bakıldığında, bu çalışma süresi boyunca kilo artışına etki eden beş gıda ve kilo aldırmayan, hatta kaybettiren 5 gıda buldu:

        KİLO ALDIRANLAR: Patates cipsi, diğer patatesler, şekerli-tatlandırıcılı içecekler, işlenmemiş kırmızı et, işlenmiş etler.

        KİLO ALDIRMAYANLAR: Sebzeler, kepekli tahıllar, meyveler, kuruyemişler, yoğurt.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar