Gündelik hayatın estetikleşmesi
Modernleşmenin sosyal anlamda gelişmesi için tüketimciliğin çok önemli olduğu sosyologlar arasında genel kabul görür. Günümüzde modernleşme ile tüketimciliğin bir arada bulunması, “tüketilen kadar modernleşilir” şeklinde doğrusal bir mantığın üretilmesine neden olmakta.
Modernleşme-sosyal gelişme-tüketimcilik ilişkisi, bunun insanlık hallerinde yol açabileceği tahribat konusunda söylenebilecek çok şey olsa da, tüketimciliğin gündelik hayatı estetikleştirmesini de görmezden gelemeyiz. Tüketimin hayatımıza müdahil olduğu hemen her alanda bu estetikleşmeye az ya da çok tanık olmak mümkün.
Giyimden, kuşama, eğlence mekanlarından kafelere kadar yaygınlaştırılabilecek modernleşmenin tüketimcilik aracılığıyla hayatı estetikleştirmesine dair en görünür örneklerden biri; Türkiye toplumunda kahvehanelerden kafelere doğru yaşanan evrimdir.
Batı toplumlarının tarihsel gelişiminde yegane kamusal alanlardan (insanların bir araya gelip, her türlü sorunu tartıştığı, müzakere ettiği alanlar) biri olan kafelerin, Osmanlı-Türk toplumsal yapısında kahvehane adıyla az ya da çok kamusallığın hissedildiği mekanlar şeklinde işlev gördüğünü söyleyebiliriz. Bugün Batı’da başta Paris, Amsterdam olmak üzere, kafelerin kentlere estetik kattığı, hatta kentlerin kafeleriyle bütünleştiği görülür. Farklı kuşakların kafelerde yiyecek, içecek tüketmelerinin ötesinde, bu mekanlar yeni soysal ilişkilerin kurulduğu, sosyalleşmelerin yaşandığı mekanlar olarak dikkat çekicidir. Günümüzde bu mekanların markalaşmalarına da tanık oluyoruz.
Türkiye’deki geç modernleşme, Batı’yla karşılaştırıldığında tüketimciliğin son çeyrek asra sıkışmasına yol açsa da, bu konuda batıyla aramızdaki farkın süratle kapandığını söyleyebiliriz. Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemi Türkiye toplumsal yapısına intikal eden, 1980’lere kadar kent merkeziyle çevre mahalleler, köyler şeklinde bir ayrım olmadan yurttaşların toplumsal, politik olana dair görüş alışverişinde bulundukları kahvehanelerin yerini, bugün kentlerde kafeler alıyor.
Bugünün kafelerinde farklı kuşakların toplumsal, politik olanı tartışması yerine, özellikle genç kuşakların buralarda sosyalleşmeleri dikkate değer. İzmir de, hayatın estetikleşmesinin görünür mekanlarından biri olan kafeler konusunda modaya ayak uydurmuş durumda. Özellikle alışveriş merkezlerinde sayıları hızla artan bu mekanlar, estetik tasarımlarından, yiyecek, içecek sunumlarına kadar çeşitli özellikleriyle, modernleşmenin tüketimcilikle eş zamanla yaşandığının canlı örnekleri.
1895’den bugüne faaliyette bulunan ve dünyanın en büyük kahve çekirdeği markalarından biri olan Lavazza da, izleyebildiğimiz kadar İzmir’deki kafe kültürüne katkı koymayı hedeflemiş bir marka. Türkiye’de sayısı 16’ya ulaşan kafelerden biri de kısa bir süre önce Balçova Egepark Alışveriş Merkezi’nde “Lavazza Best Coffe Shop” adıyla açıldı. Gündelik hayatın estetikleşmesine tanık olmak için ziyaret edilmesi gereken mekanlardan biri.