Fener yetişti, G.Saray-Beşiktaş tutuştu!
Futbolumuzun bir numaralı gündemi Beşiktaş ve G.Saray’ın hakem isyanı... Hele Beşiktaş’ın isyanı, öfkesi çok büyük. Bir adım sonrası sanki “Mısır halk ayaklanması!” Peki isyanlarının gerekçesi ne? Beşiktaş adına; gerekçe olarak gösterdikleri, İstanbul BŞB maçında Aurelio’nun atılması, Karabük maçında da Almeida’nın golü... Peki başka? Başka yok. Zaten olsaydı o Beşiktaş yöneticileri Adalı ve Zülfikaroğlu ellerinde bir not kağıdı değil önlerinde kamuoyuna sunabilecekleri hakem hatalarından derlenmiş bir barkovizyon gösterisi olurdu. Peki ya, o Beşiktaş’ın faturasını hakemlere çıkardığı Belediye ve Karabük maçındaki “mağlubiyeti hak eden” kötü futboluna ne demeli? Acaba o Belediye maçında rakip forvetler beceriksiz veya şanssız olmasaydı, Beşiktaş 4’lük, 5’lik olmaz mıydı? Peki o Beşiktaş, Karabük maçında oynadığı futbolla galibiyeti ne kadar hak etmişti? Eğer hakem adil bir yönetim gösterebilseydi, İbrahim Üzülmez, İbrahim Toroman, Hakan Arıkan sahada 90 dakika kalabilir miydi? Almeida’nın verilmeyen golü ve Bobo lehine çalınmayan penaltıya karşılık, peki Karabük’ün lehine verilmeyen tartışmasız o iki penaltısı ne olacak? Nice olurdu Kartal’ın hali ? Hadi gelin, Beşiktaş’ın bu iki maçında iki takım aleyhine yapılan hakem hatalarını alt alta yazıp toplayın. Bakın, BelediyeBeşiktaş ve Beşiktaş-Karabük karşılaşmalarının skoru ne çıkacak ? Sonuç, acaba dediğiniz gibi Beşiktaş’ın lehine mi yoksa daha da mı aleyhine olacak ? Peki G.Saray’ın isyanı niye? Ateşi fitilleyen Bursa-G.Saray maçında el ve ofsayt karışımı ev sahibi ekibin attığı tek bir gol. Başka? Son 2 haftada onların da gerekçe gösterebileceği başka bir şeyleri yok. Ama bu son iki haftada hem Beşiktaş’ın hem de G.Saray’ın rakiplerinin gösterebilecekleri daha gerçekçi, daha sağlam gerekçeleri var. İşin özeti; Beşiktaş ve G.Saray’ın kıyameti kopardıkları şu iki hafta incelendiğinde aslında onlar değil, rakipleri hakem hatalarına kurban gitmiş. Peki ya o zaman, bu isyanları niye? Onların isyanları, F.Bahçe’nin son iki haftada tekrar zirveye-şampiyonluğa ciddi şekilde ortak olması. Yani, ilk yarı bittiğinde liderin 9 puan gerisinde olan F.Bahçe’nin gelinen noktada aradaki puan farkını 2’ye kadar indirmesi. Panik, isyan bundan. Ligin ilk yarısı bittiğinde... G.Saray, liderin 19, Beşiktaş ise 14 puan gerisindeydi. Koca devre arası çıtları çıkmadı. Çünkü iş işten geçmiş herşey bitmişti, onlar için. Peki üç hafta sonra ne değişti ? Hiçbirşey. G.Saray yine liderin 15, Beşiktaş da 12 puan gerisinde. Onlar adına değişen bir şey olmadı. Var aslında! İlk yarı bittiğinde liderin 9 puan gerisinde olan F.Bahçe, hem Trabzonspor maçını kazasız atlatmış hem de farkı 2’ye kadar indirmişti. Yani onlar için Trabzon’un, Bursa’nın, Kayseri’nin şampiyon olması, lider olması hiç önemli değil. Onlar için önemli olan, başarısız oldukları, şampiyonluğa havlu attıkları bir ortamda ezeli rakiplerinin de aynı şekilde havlu atmış olması gerek! Ondan değil midir ki, Bursa’nın şampiyon olarak tamamladığı geçen sezon sonu F.Bahçe’si dahil, G.Saray’ı, Beşiktaş’ı, federasyon ve hakemler hakkında tek bir çıt dahi çıkarmadı. Bugün Trabzon, Bursa, Kayseri kopsun gitsin bakın bu çatlak sesler bir anda nasıl kesilecek. Yeter ki, F.Bahçe’de aşağıda yanlarında olsun. Haaa! Bugün Beşiktaş veya G.Saray’ın yerinde F.Bahçe olsaydı farklı mı olurdu? Sanırım ortam pek farklı olmazdı. Kısaca, “onların” dertleri başka. Zaten Serdal Adalı da bunun kopyasını verdi. Basın toplantısında F.Bahçe maçını kastederek “Bakalım 2 hafta sonra oynanacak olan o derbi maçında hakemlerin bu taraflı tutumu devam edecek mi göreceğiz” dedi. Bu cümle aslında her şeyi anlatıyor. Yani anlayacağınız o Beşiktaş yönetiminin basın toplantısı, Karübük maçı sonrası değil, Beşiktaş-F.Bahçe maçı öncesi yapılan bir basın toplantısıdır! Derbi maçları öncesi klasik “aba altından sopa gösterme”, toplantısı. Tekrar söylüyorum. Bugün eğer o F.Bahçe 9 puanlık farkı 2’ye indirmemiş ve şampiyonluğa ciddi şekilde ortak olmamış olsa üç hafta öncesi gibi ne Beşiktaş’ın ne G.Saray’ın çıtı çıkardı. Mantık, “Bana yar olmayan, ezeli rakibime de yar olmasın” mantığı... Geçen sezon sonu kimsenin çıtı çıktı mı? Çıkmaz. Büyük tesellileri var çünkü, “Ezeli rakibim olmadı ya. Olsun...” Bu filmi çok seyredeceğiz çoook. Sorarım size. Bugün isyan eden o Beşiktaş’ın 28 puanlık kaybının, G.Saray’ın 31 puanlık kaybının ne kadarının sorumlusu bu hakemlerdir ? Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Yapılan, hedef saptırmak, başka bir şey değil. Eğer bu ülke futbolunda hakem veya federasyon konusunda ağlayacak birileri varsa, bu sizler değilsiniz. Siz üç büyükler, en son ağlayacak kulüplersiniz. Ama onların “şu anda” konuşacakları tek bir şey var; o da federasyon ve hakemler... Çünkü transfer dönemi bitti. Aynı, benzer hakem hataları ligin ilk yarısında da olmuyor muydu? Ama onlar o dönem, her puan kaybettikleri maçtan sonra camialarını “Ciddi transfer girişimlerimiz var” sözleriyle teselli ediyorlardı. Peki ya şimdi, nasıl teselli edecekler? Transfer yok ki. Keşke olsa. Hem biz hem de hakemler kurtulurdu! Baksanıza Serdal Adalı’ya... Yabancı hakemi de geçti, şimdi yabancı MHK başkanı istiyor. Yakın da “TFF başkanı da yabancı olsun” diyecek! Eeee, bir yönetici başarı adına tüm çözümü yabancı futbolcu transferinde ararsa, MHK konusundaki çözümü de ancak bu şekilde olur!