Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURİYETİN kuruluş ideolojisinde halkın yerini en güzel açıklayan cümle bence şudur: “Halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremedi.”

        Bu milli şef döneminde İstanbul Valiliği yapan kişiye atfedilen bir durum analizidir. Her yönüyle mükemmeldir bu analiz; çünkü ülkede iki ana kategoride insan olduğu düşüncesinin resmi ideolojideki algısını ifade eder.

        Bir yanda sıradan, az eğitimli, pek yol yordam bilmeyen dindar halk vardır; diğer yanda memleketin esas sahipleri olan Batılı, modern, esas halk bulunmaktadır ve sadece ikinci kategorideki insanlar gerçekten vatandaş kabul edilmektedir. Diğerlerinin vatandaşlığı arızidir. O densiz halk kesimi, arada kendini bilmez biçimde esas yurttaşların davranış ve yaşam alanına müdahaleler etmekte, var olduklarını hissettirmektedirler.

        Bu duygular her zaman benim burada ifade ettiğim netlikte söylenmez tabii. Ama cumhuriyet rejiminin her düzeyinde, her kurumunda, ideolojisinde, vatandaşına bakışının temelinde bu duygular daima vardır.

        Eski âdetlerden ne kadar kurtuluyoruz desek de, yeni Türkiye’yi oluşturduk desek de bazı ideolojik alışkanlıklardan o kadar kolay kurtulmak mümkün olmuyor.

        ERGENEKON, ELİTİST İDEOLOJİNİN ÜRÜNÜDÜR

        Ergenekon bir ideolojiyse emin olun onun da temelinde bu elitist bakış açısı vardır. Orada gerçek vatandaşlar, sistemlerini halkın elinden kurtarmak için harekete geçmişlerdir. Bu sadece onların suçu değildir, Türkiye Cumhuriyeti’nin her kurumunda özellikle ordusunda, Milli Eğitim’inde bu ideoloji derinlerde yaşamaktadır. Sonradan suçlanan bazı insanlar, bu genlerine kazınmış ideolojinin sadece bilinçsiz taşıyıcılarıdırlar.

        Plaja akın eden densiz halktan şikâyet eden bakış açısı, bir süre sonra “Öğrenciler olmasa Milli Eğitim’i ne güzel idare ederdim” diye de şikâyette bulunabilmiştir. Bu hissiyatında da çok dürüsttür o; çünkü her kesimden çocuğun okula gelmesi talepleriyle, okumak istedikleriyle, halkın çocuklarıyla muhatap olmaktadır, bu da sadece bir vakit kaybıdır. “Bu olmasaydı, okula sadece vatandaşların çocukları gelseydi ne güzel geçinip giderdik” diye bakan hayat görüşüdür bu.

        HER YERDELER!

        Bu ideoloji zaman zaman hiç beklenmedik yerlerden çıkıp doğru bildiğini söylemeye devam ediyor. Hatırlar mısınız, kısa süre önce “Ayyyy artık her yerdeler” şeklinde ifade edilen bir bakış açısı vardı. Bu durum, başörtülü kadınların bulunmamaları, görülmemeleri gereken mekânlarda gözükmeye başlamalarıyla ifade edilmiş bir hâkim ideoloji cümlesiydi.

        Yani o plaja hücum edip işgal eden ve çocuklarını okullara gönderen densiz halk, yine vatandaşların hakkı olan mekânlarda görünmeye başlamışlardı ve bu da bir defa daha dünyanın sonu demekti. Burada mizahi üslupla yazıyorum, ama ben ne kadar alay etsem de bu ideolojinin ve resmi kurumların içine sinmiş olan bu görüşün çok da acılara neden olduğunu görmeliyiz. Bunu anlamadan siyasi iktidarın, geçmişin bazı hesaplarını sorarken neden kimi zaman acımasız olduğunu anlamamız mümkün değildir.

        Onlar geçmişte çektiklerinin hesabını soruyorlar; şimdi kendine laik, cumhuriyetçi diyen kesim bugünleri daha iyi anlamak için önce aynada kendine bir defa bakmalıdır, sonra da tarihini öğrenmelidir.

        ONBAŞI, ONLARA GÖRE HAKARETTİR

        Ben son çıkan onbaşı tartışmasını da bu bahsettiğim tarihten farklı görmüyorum. Belki söyleyen açısından onbaşı bir hakaret değildir, ama söylenen açısından kesin bir hakarettir. Çünkü onbaşı, halka ait o plajlara eskiden akın edip yer bırakmayan ve çocuklarını okula gönderen, sonra da kadınlarının bulunmamaları, görülmemeleri yerlerde görünmelerine izin veren kesime ait bir kavramdır.

        Cumhuriyetin koruyucusu komutanların, bu kitleden olmaları mümkün değildir, onlar vatandaştır. Doğuştan fakir, halktan olsalar bile sonra sınıf atlamışlardır. Bu hissiyat sadece resmi söyleme değil, bizim gündelik yaşamımıza da damgasını vuruyor. Bir örnek vereyim; biliyorsunuz ortada bir grip salgını var. Bu iktidar, halka bedava sağlık hizmetini açtı ya. Bizim halk antibiyotik kullanmaya çok meraklıdır ya, gereksiz yerde bile antibiyotik yazılmasını talep edebilir ya, sağlık ocaklarına başvuran halkın son günlerde çok artması ve oradaki doktorların çok güçlü antibiyotikler yazmalarıyla güya gereksiz güçlü antibiyotik kullanılması nedeniyle son grip virüs mutasyona uğramış ve daha güçlü hale gelmiş. Yemin ediyorum bazı çevreler böyle konuşuyorlar, yani onlara göre son gribin de sorumlusu tedavi olmak için doktora giden halk oluyor. Buradan yola çıkarak, ben bu yazının başlığını “Halk doktora akın etti, vatandaş hastaneden çıkamadı” diye attım. Bu da beni, cumhuriyet ideolojisinin arka odalarında dolaşmaya çıkardı.

        HALKA ‘İNİŞİMİN’ HİKÂYESİ

        Bitirirken son kişisel bir not: Bir eski arkadaş, beni eleştirdiği yazısında, benim “Ümraniye”de oturduğumu altını çizerek yazmıştı. Bu bir ciddi eleştiri olarak söyleniyordu. Çünkü bu benim AKP hükümetine ve cemaate destek veren yazılar yazmamı açıklayabilecek bir gerçekti ona göre.

        Ona göre bunu Nişantaşı’nda veya Etiler’de yaşayan bir insanın yapması mümkün değildi. Benim Ümraniye’de oturmam, vatandaşlıktan çıkıp halka karışmam gibi bir şeydi onun kafasında.

        Size, bana komik gelebilir bu ama cumhuriyet ideolojisiyle yetişmiş ve kendine hiç özeleştiri getirmeyen kafaların inandığı gerçekten de budur.

        Ülkemizi yıllardır geride bırakan bu görüşten şimdi yavaş yavaş kurtulmaya başlıyoruz. İnşallah normale geçiş sürecimiz çok daha acısız olur.

        Aman kardeş kendine dikkat et!

        ERTUĞRUL Özkök’e son zamanlarda tuhaf bir şeyler oldu, ne zaman uygun bir fırsat bulsa Fenerbahçe takımının soyunma odasına giriyor. Futbol takımlarının soyunma odalarına bu kadar kafayı takmak hiç de hoş bir gelişme değil. Tanımasam, kötü niyetli olsam “acaba” diye soracağım, ama bunu yapmıyorum. Sadece “Arkadaş kendine dikkat et, bu yaştan sonra cinsel tercih değişmez. Var olan korunmaya, hem de sarılarak korunmaya çalışılır. Benim tanıdığım bildiğim Özkök, voleybol kız takımının soyunma odasına yakışır. Seni orada görseydik hiçbirimiz yadırgamazdık bunu da bil” diyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar