Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Bu konuda daha önce bir kaç yazı yazdım. Okumuşsanız konu tekrarı olacak ama gündelik yaşamın içinde ekonomik kriz içindeki yurttaşları hala daha göremiyorum.

Hakkımda yanlış anlamalar olmasın diye söylüyorum bunu; mizah yazdığımda genellikle en çok onları daha iyi tanıdığımdan konuları Beyaz Türkler'in aleminden seçtiğim ve arada bir dünyadaki trendler, modalar ve yemekler konusunda yazdığım için benim gündelik yaşamımda gezip dolaştığım alanların lüks sayılabilecek, lüks olmasalar dahi ekonomik kriz dışındaki kurtarılmış bölgelerde olacağını sanıyor olabilirsiniz.

Ama bu maalesef doğru değil. Bir defa Ümraniye’de yaşıyorum. Semti küçümsemiyorum ama bu bölge bir Nişantaşı, bir Bağdat Caddesi filan değil. Yaşadığım bölgeye aslında nasıl önyargılı yaklaştığımı açıklamak için yıllar öncesinden bir hatırayı anlatmalıyım size. O günlerde ,İstanbul’da bir çok AVM’ye terörist saldırısı olacağı korkusu veya ihbarı vardı. Ben evin yakınındaki AVM’nin o ortamda İstanbul’daki en güvenli sığınak olacağını savunuyordum çünkü hiçbir teröristin kendi sempatizanlarının zarar görmesini istemeyeceğinden o AVM’ye bir saldırı olamayacağını düşünüyordum. Hatta bunu o günlerde beni dinleyen herkese anlatmıştım da. Allah'tan beni dinlemek isteyen insanların sayısı fazla değildi. Yaşamakta olduğum ve gündelik halkla temas noktalarımın böyle olmak zorunda olduğu bölgenin durumu buyken var olduğu söylenen ve benim de olduğuna inandığım ekonomik krizin bu bölgede etkilerinin gündelik yaşamda görülmemesi tuhaf değil mi size göre de.

Yukarda bahsetmiş olduğum AVM’nin içinde bir kafe zinciri var. Geçenlerde bir duble espresso içmek için bir uğrayayım dedim bu kafeye. Evet maalesef ben de espresso içmeyi bilmeyen diğer insanlar gibi duble olarak ısmarladım bunu. Duble espresso istemenin kültürsüzlük ve bence ahlaken de yasaklanması gerektiğini düşünmeme rağmen bunu ekonomik şartlar nedeniyle bunu maalesef ben de yapmaya başladım. Fiyatlar o kadar artmış durumda ki single espresso’ya giden paraya acıyorum. İki yudumda bitecek bir sıvıya neredeyse bir servet ödeyeceksem bari bu dört yuduma çıksın dedim.

Neyse bu kültürel hezeyanımı sonra belki açarım ama o gün bir duble espresso ile bir sandviç ısmarladım. 19’uncu yüzyıl sonu ile 20’nci yüzyıl başında Amerika’daki acuze karnavallarında dünyanın en küçük insanı olarak sergilenen kişiyi bile doyurması mümkün olmayan boyuttaki sandviç ile bir dört yudumluk kahveye 40 lira istenince almaktan vazgeçtim. Yalan söylemiş olmayayım cebimde bu kadar para hala daha olabiliyor ama ahlak dışı fiyatı ödemeyi kabul etmek istememiştim. Ama sonra gördüm ki benim dışımda bu tür kaygıyı taşıyan kimse yok. Herkes rahatlıkla kahvesini yiyeceğini alabiliyor.

Bu gördüğüm yaşadığım acaba ekonomik kriz sadece beni etkilemiş olabilir mi paranoyamı attırdı tabii ki ama bunun dışında başka şeyler de oldu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar