Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞKAN Trump’ın “nihai barış” (ultimate peace) adını taktığı, İsrail ile Filistin arasında kalıcı bir barışı getireceğini söylediği planla ilgili Washington’daki birimler son rötuşları yapıyor. Bu plan için Amerika’yla birlikte İsrail, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) aktif biçimde çalışıyorlar.

        Kurulan bu koalisyona baktığımızda bunun aslında bir barış planı olmadığını, aksine bölgede tüm gücü ve kontrolü İsrail’e vermek için hazırlanan bir strateji olduğunu görüyoruz.

        Trump için stratejinin yürütülmesini damadı Jared Kushner üstlendi. Kushner, Suudi Prens Muhammed bin Selman’la yakın ilişki içinde. İsrail yönetimi ile Selman arasındaki koordinasyonu da Kushner sağlıyor.

        Yıllardır bölgemizi takip eden ve İsrail’le de yakın bağlantılı olan, şu anda devlette görevli olmasalar bile bu konuları çok iyi bilen uzmanlar, bana barış planının altında kurulan karanlık bağlantıları şöyle anlattılar:

        MUHAMMED DAHLAN

        - Suudi Arabistan, İsrail, Mısır ve BAE arasında yürütülen bu operasyonun bölgedeki kilit ismi Muhmmed Dahlan.

        15 Temmuz darbe girişiminden önce FETÖ çetesi lideriyle de bağlantı kurup darbe girişimine para yardımı yaptığından şüphelenilen Dahlan’ın, Suudi Prens Muhammed bin Selman ve Dubai veliaht prensiyle de arkadaşlık ilişkisi var.

        - El Fetih’in önde gelen isimlerinden olan Muhammed Dahlan, yıllar önce Gazze’den çıkarıldıktan sonra BAE’ye kaçıp Dubai veliaht prensinin danışmanı oldu. Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman’la da arkadaşlık kurdu.

        KİLİT ÜLKE MISIR

        - Suudi Arabistan ile BAE, Mısır’la işbirliği yapıp HAMAS’a operasyon düzenlemeye başladılar.

        - Kaynaklarımın bana söylediğine göre, Başkan Trump’ın seçilmesinden hemen ardından çıktığı ve açılışını geleneksel savaş dansıyla yaptığı ziyaretinden sonra Katar’a ilan edilen ambargonun en önemli amacı, İsrail’in istediği gibi HAMAS’ı zayıflatmaktı. Katar’a ambargo için ileri sürülen nedenler arasında, HAMAS’a verdiği destek de yer alıyordu. Bunu Suudi Arabistan üzerinden İsrail’in özellikle bastırdığı söyleniyor.

        - Katar, HAMAS’a yaptığı finansal yardımı kesilmiş dedirtecek kadar azalttı. İsrail’in Gazze üzerindeki baskıları sürerken bir de Katar’dan gelen yardımın azalması HAMAS yönetimini çok zor durumda bıraktı. İşte bu aşamada Dahlan devreye girerek Mısır’ın yardımcı olabileceğini söylemeye başladı. Dahlan daha önce Sisi’yle anlaşmış ve İsrail’in istediği gibi HAMAS’ı Mısır’ın eline bıraktırmıştı.

        - İsrail o dönemde Gazze’ye verdiği elektriği de kesmişti. Dahlan yine planlandığı gibi devreye girip bölgeye Mısır’ın elektrik vermesini sağladı. Tüm bu operasyon, Filistin üzerinde İsrail’in tam etkisini sağlamaya yönelikti ve HAMAS böylece Suudi Arabistan, BAE ve İsrail’le ortak çalışan Mısır tarafından kontrol altına alınıyordu. ABD bu gelişmelerden sonra elçiliğini Kudüs’e taşıdı.

        BATI AKDENİZ’E ETKİSİ

        Tüm bu süreci bana anlatanlar, bu operasyonun Batı Akdeniz’deki enerji üzerine de ulaşan boyutu olduğunu söylediler.

        İsrail’in kendi alanından çıkaracağı likit gazı Yunanistan üzerinden Avrupa’ya göndereceği açıklamasının doğru olmadığını, bunun sadece Türkiye’yi rahatsız etmek için yayıldığını söyleyen kaynaklar, bu konuda asıl anlaşmanın Mısır ile İsrail arasında olduğunu, İsrail’in likit gazını Mısır’daki rafinelerde işleyerek gemilerle Avrupa’ya taşımayı planladığını söylüyorlar.

        Bu anlaşmanın yapılmasında Türkiye’ye elçi olarak atanması beklenen ABD Dışişleri Bakanlığı Yakındoğu Bölümü Başkanı David Satterfield’in büyük rolünün olduğu da söyleniyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar