Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Çarşamba günü Fenerbahçe bana öyle şeyler yaşattı ki, eminim o gün yüz binlerce, belki de milyonlarca kişi aynı şeyleri yaşamıştır.

Bu ülkede hepimizin güzel haberlere, içimizi sevinçle dolduracak gelişmelere, hayata bağlayacak güzelliklere olağanüstü ihtiyacı var.

Hepimizin içi siyasi gelişmelerden, Türkiye’nin durumundan, geçim zorluklarından, geleceğin belirsiz olmasından dolayı çok dolu. Fena halde bunalmış durumdayız.

Bu ortamda küçücük güzellikler, sevinçler içimizi kısa süre için olsa da açabilir, biraz olsun ferahlayabiliriz.

Çarşamba tüm günü “Fenerbahçe bizlere bunu yaşatacak” diye umarak geçirdim. O gece Fenerbahçe hepimize biraz nefes aldırabilirdi.

Üstelik ben kendimi bildim bilelim Galatasaraylıyım.

Gün boyu maç saatini heyecan içinde beklerken neredeyse tüm kamusal alanlarda Fenerbahçe konuşuluyordu. Tatlı bir telaş, bir hazırlık koşuşturması vardı.

Kafeler, restoranlar maç saati için ekran kuruyorlar ve insanlar tuttukları takım ne olursa olsun gelip gece için kendilerine masa ayırıyorlardı. Üyeliği bulunmayanlar, gece için yayıncı kuruluşa üye oluyorlardı.

Öyle büyük bir talep vardı ki, yayıncı kuruluşun telefonları uzun süre kilitlendi, telefonla maçı satın almak imkânsızlaştı, çoğumuz SMS yollayarak hallettik bu işi.

Bu hazırlık ve beklenti, “Fener bu işi yapar” umudu bile bizi kısa süren mutluluklara taşıdı. Açıkçası ben, ezeli rakibimizin bu yıl çok daha güçlü olacağını ve arada yenilse de her zaman şık futbol oynayacağını sanıyordum.

Ama maçın sonucunu biliyorsunuz. Yapılır mı bu beyler, 3-0 yenilinir mi?

Sizlere milyarlarca lira döküldü. Başka işkollarında bu kadar para verilen insanlardan daima iyi bir performans beklenir. Onlara o paraları verenler mazeret duymak istemezler, başarısız olsalar dahi güzel bir gayret beklerler.

O tür paraları kimse kimseye boşuna vermez; performans ve başarı mutlaka karşılanmalıdır. Üstelik gün boyu hepimizde beklentilerimizi yükselten şu düşünce vardı: “Fenerbahçe bu yıl büyük paralar harcayarak öylesine süper bir kadro kurdu ki, bu maç bizler için bir şölen olacaktır. Onları ilk kez bu gece tam olarak göreceğiz.”

Maç başladığında gündelik sıkıntılarımdan arındığımı, hayaller dünyasında olduğumu, davet ettiğim arkadaşlarla birlikte bardaklarımızı Fenerbahçe şerefine kaldırırken uzun süredir bunalmakta olan yüreğimdeki karanlık bulutların umutla dağılmaya başladığını hissettim.

İlk gol geldiği anda adeta küt diye gökten yere düştüm, sevimsiz gerçekliğe döndüm.

Hayalimdeki süper takım öylesine berbat bir futbol oynuyordu ki, daha çok gol geleceği belliydi. Sonucu da biliyorsunuz.

Blogcu duyarlılığıyla tüm duygularımı ortaya dökerek yazdığım bu yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum. Sadece şunu tekrar haykırarak bitirmeliyim: Olur mu beyler olur mu, 3-0 olur mu? Ayıp denilen şey var. Kendinizi toparlayın, sizler için hayal ettiğimiz kalıpların içini bir an önce doldurun. Bu sizlerden bir Galatasaraylı kardeşinizin ricasıdır.

Not: Duygularımın abartılı olduğunu düşünebilirsiniz, ama ne yapayım, zaten futbol hiçbir zaman sadece futbol değildir. O nedenle bazı maçlar da bazı konjonktürlerde sadece maç olmaktan çıkabilirler.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar