Yeni anlatım biçimleri
KENDİ dijital sistemini kurarken New York Times, “Snowfall” başlığını attığı bir haberi internete koydu.
Çıktığı devrimci dijital yolun başında yayınlanan bu haber gerçekten devrimciydi ve daha sonraki yıllarda (şimdilerde) gelinecek durumun habercisiydi.
Bugün global medyada hâkim olan arayış da budur.
Snowfall, bir dağda çığ düşüşünün hikâyesiydi.
Bu, çığ düşüşü haberinin verilişi üzerine yapılan yeni bir deneydi.
Sayfa açılır açılmaz karın beyazlığında rüzgârın esişiyle uçuşan kar tanecikleri görülüyordu.
Sanki oradaymış gibi oluyordunuz.
Aşağıya inildikçe yazılı metin içinde olayın yaşandığı yeri anlatan 360 derecelik grafik ve videolar vardı.
Anlayacağınız, bu haberle New York Times artık gazetecilikte yeni anlatım biçimlerini denemeye başladığını söylüyordu.
Dediğim gibi, bu haber bir ilkti ve ondan sonra gazetenin bu arayışı hiç durmadı.
Yeni medya sektörünün içindeki hepimizin yaptığı, bu yeni anlatım biçimleri ve “Bunları en iyi şekilde okuyucuya nasıl aktarırız” arayışıdır.
Ben aylardır çalışıyorum, global düzeyde bu işin uzmanı insanlarla konuşuyorum.
Dijitalin başkenti sayılabilecek tüm dünya şehirlerinde toplantılar yapıyorum.
Belli başlı şirketlerde işi öğrenmek için çalıştım.
Sırf yeniliklerin içinde olayım diye New York’a geçici yerleşmiş durumdayım.
Bu yazıyı bile New York-Washington arası trende, bu dijital yayıncılık dünyasının en büyük devrimlerinden birini yapmaya hazırlanan Jeff Bezos’un Washington Post’unda bir hafta boyunca toplantılar yapmak ve çalışmak için giderken yazıyorum.
Arayışımın amacı, 21’inci yüzyılın beyinlerine en severek, en tatmin olarak okuyacakları, takip edecekleri yeni anlatım biçimlerini ve bunu onlara en şık ve rahat iletecek sistemleri bulmak.
Bilmem farkında mısınız, çağımızın medyasında en önemli sorun içerikte yaşanıyor.
Çünkü taleplere uygun teknolojik altyapılar var ve yeni sistemler üzerine sürekli çalışılıyor.
Teknolojide çözülemeyecek sorun fazla yok; asıl sıkıntı bu sistemleri en iyi şekilde kullanarak, anlatacağını şık anlatacak içerik üretilmesinde yaşanıyor.
Bizim gibi içerik sağlayıcıların, yeni anlatım biçimleri üzerine çalışması ve yeni konular bulup onları insanlara yaratıcı, farklı biçimlerde anlatmanın yolunu bulması gerekiyor.
Bu global bir arayış.
Örneğin, Buzzfeed Los Angeles’ta bir laboratuvar kurdu.
Burada sanat, teknoloji ve medyanın kesiştiği noktada nasıl içerikler üretilebileceği ve bunların nasıl farklı sunulabileceği üzerine çalışılıyor.
Bu üstelik açık bir laboratuvar da.
Yani kadrolu mühendisler dışında dışarıdan orijinal fikri olanlar da katılıp katkıda bulunabiliyor.
Eğer Buzzfeed gibi yeri çok sağlam görünen bir şirket bile arayışını bu kadar ciddi biçimde sürdürme ihtiyacını duyuyorsa, bizlerin durma hakkı yok; çünkü eğer durursak yenileceğiz.
Global dünyada var olacaksak, medya olarak hem kalitemizi yükseltmek hem de yeni anlatım biçimlerini en iyi sağlayacak sistemleri kurmak zorundayız.
