Time Warner neden bu kadar kıymetli?
SON aylarda gün geçmedi ki Time Warner şirketi için yeni bir alıcı adayı çıkmasın. Bunlar büyük paralar teklif ederek bu medya şirketini satın almaya uğraştılar. Eskiden de bir ara AOL tarafından satın alınan ama bunun iş modeli çalışmadığı için yeniden ayrılan Time Warner’a herkes gözünü dikmiş gibiydi.
Sonunda Amerika’nın kablo kralı olan John Malone’nin Charter adlı şirketi 56.7 milyar dolar gibi astronomik sayılabilecek bir para ödeyerek Time Warner’ı satın aldı. Dünyada John Malone’nin adı pek bilinmez ama o aslında Amerikan medya dünyasında, perde arkasındaki en güçlü isimdir. Medyanın mafya deyimiyle “capo de tutti capi”sidir (“babaların babasıdır”) o.
İş hayatına kablo sistemleri kurarak başladı ve Amerika’nın en büyük kablo sistemleri sahibi oldu.
Hep dev bir güçtü. Şimdi de Time Warner’ı bünyesine katarak devliğini tescil ettirdi. “Kral taç giydi” desem, yeridir.
Şirketi Charter 25 eyalette 6 milyona yakın haneye hizmet veriyor.
Bu son anlaşmadan sonra Charter’ın Netflix ve Apple gibi internet streaming yayın yapan şirketleri içerik açısından çok zorlaması bekleniyor.
Şunu görmeliyiz; çağımızda asıl medya rekabeti, sistemler ya da teknoloji üzerine değil içerik üzerine yapılıyor. İster yazıda olsun ister videoda ve televizyonda, iyi içeriğe sahip olanlar daima kazanıyorlar. Netflix ve Apple içeriklerini zengin tutarak yayınlarını popüler yaptılar ve öne geçtiler.
Time Warner’i bu kadar güçlü ve gözde yapan yanı da bu işte, “içerik gücü”.
HBO gibi çok güçlü içerik yayıncılarını bünyesinde bulunduran Time Warner, piyasasının en güçlü içerik üreticileri arasında. Bu da onları çok güçlü kılıyor. Son ödenen 56.7 milyar dolarlık para da bunun kanıtı.
Şurası görülüyor ki sistemlerin, teknolojinin kurulması daha kolay ama içerik o kadar rahat üretilemiyor, kurumlaştırılamıyor.
İyi ve orijinal içerik üretebilen şirketler ise mutlaka kazanıyor. Çağımızın medya gerçeğinin bu olduğu söylenebilir.