70 dolara first class uçuş

ÖNCEKİ gün internet âlemi sayesinde uçak sektörü hayli ilginç anlar yaşadı.

Bir yolcu, belki de kazayla bir uçak şirketinin bilet satış sisteminde bir açık keşfetti.

İnternet üzerinden bilet satışlarında eğer birkaç basit ayarlama yaparsanız, New York ile Londra arası uçuşta “first class” bileti 70 dolara almak mümkündü.

“Business Insider” adlı çok okunan site, bu olayı haberleştirince ortalık hayli karıştı.

Yüzlerce, binlerce insan bu olağanüstü bilet fiyatından yararlanmak için internetteki bilet satış sayfasına hücum etti.

Çok insan da 70 dolara biletini aldı.

Ancak insanların çok ucuza, çok şık bir uçuş deneyimi yaşama hayalleri ne yazık ki kursaklarında kaldı.

Çünkü uçak şirketi, bu kadar fazla first class uçuşunu karşılamasının imkânsız olduğunu, ortada teknik bir yanlışlık bulunduğunu söyleyerek biletleri iptal etti.

Şimdi, “Yanlış varsa var; ben biletimi aldıysam bana ne şirketin yaptığı yanlışlıktan, ben uçuşumu isterim” diyeceksiniz ki haklısınız da.

Ama bir detay daha var ve uçak şirketi onu öne sürerek bu işten yırtmaya çalışıyor.

Bu ucuz bileti alabilmek için kendinizi Danimarka’da oturuyor göstermeniz gerekiyor.

Diyelim, Amerika’da bir şehirdesiniz ve Londra’ya uçacaksınız.

Eğer bu şirketin bilet satış sitesine girip kendinizi Danimarka’da oturan bir insan olarak tanımlarsanız, bileti de Danimarka parasıyla alırsanız, çapraz kurların oynadığı azizlik sonucu nihai fiyat 69 dolara geliyordu size.

Tabii bir insanın kendisini Danimarka’da oturuyormuş gibi gösterip biletini Amerika’dan satın alması kurallara uygun değil.

Şirket de bunu öne sürerek bu kadar ucuz olan first class biletlere karşılık uçuş veremeyeceğini söylüyor.

Bazı davaların açılması da sürpriz olmayacak, ancak inernetle ilgili yasal düzenlemeler ve hele uluslararası dijital ticaretle ilgili hukuki çerçeve henüz oturmadığından, bu davalardan kesin bir sonuç çıkmasını da kimse pek beklememeli.

Önceki gün yaşanan bu olay hem internetin sunduğu kolaylıkları, hem de bu kolaylıkların ne kadar da kolay kötü kullanıma açık olduğunu ve bir an önce bu dünyaya global bir hukuki çerçeve getirilmesi gerektiğini gösterdi.