JJ neticeyi değil haticeyi kaybettiği için gitmeli
Fenerbahçe Jorge Jesus ile yollarını ayırmak zorunda. Bunu, onun iyi bir teknik direktör olduğunu düşünen, riskli oyun yapısını ve cesaretli felsefesini hep savunan biri olarak söylerken üzülerek söylüyorum. İstikrarlı bir yapıya inanmak bir yana, JJ'nin Dünya Kupası arasına kadar bize gösterdiği oyun mantalitesinin F.Bahçe'ye çok uygun olduğunu düşünen biri olarak bunu söylüyorum. Çünkü JJ, puan ortalaması olarak, yani neticeyi alma konusunda hala iyi olsa da haticeyi, yani o beğenip övdüğümüz oyun mantalitesini kaybetti. Kişileri değil fikirleri övüp, eleştirdiğim için bu negatif yönde değişen zihniyeti desteklemem mümkün değil.
Gelin madde madde bakalım:
• Jorge Jesus Dünya Kupası arasına kadar 13 lig maçına + 12 Avrupa kupası maçına çıktı.
Ligde 9 galibiyet - 2 beraberlik - 2 mağlubiyet alıp 29 puan topladı. 2.23'lük şahane bir 'maç başına puan ortalaması' tutturdu.
• Avrupa'da 12 maçta 7 galibiyet - 4 beraberlik aldı. Tek yenilgisini 53. dakikada 10 kişi kaldığı maçta 115. dakikada yediği golle aldı.
Dünya Kupası öncesi çıkılan son maç öncesi "Bugün kazanırsa Galatasaray'a 8, Trabzonspor'a 9, Beşiktaş'a 10 puan fark atacak" durumuna geldi.
• Taraftarını mutlu eden, 4 yese de 5 atan, "2 tane falan yesek de olur, 3 atabilir miyiz" mantalitesi, müsait 11 ile hemen herkesin forma giydiği, İsmail'in "babam" dediği; İrfan Can'ın basın toplantısında gazeteci gibi soru sorduğu, oyuncuların eğlendiği herkesin keyif aldığı, rakiplerin bile övdüğü bir takım vardı.
Tekraren söyleyelim 13 maç 29 puan alındı ve 2.23'lük bir ortalama yakalandı.
☆☆
Ne olduysa Dünya Kupası arasından sonra oldu.
• Fenerbahçe 12 maç yaptı. 3 mağlubiyet, 1 beraberlik, 8 galibiyet aldı. Yani haftaya Karagümrük'ü yenerse Dünya Kupası öncesi gibi 13 maçı tamamlamış olacak ve 28 puana ulaşacak.
• Karagümrük'ün 3 puanla geçilmesi halinde JJ pekala şunu diyebilir: "Beni övdüğünüz dönemde 13 maç 29 puan toplamıştım. Yerdiğiniz dönemde ise 13 maçta 28 puan topladım.." Bunu der ve kağıt üzerinde haklı olur.
• Gerçekten de Adana'da Palabıyık-Gençerler eliyle şike de dahil araştırılması gereken operasyon olmasa F.Bahçe'nin 3 mağlubiyetine rağmen puan ortalaması Dünya Kupası öncesi övülen dönemle hemen hemen aynı; 2.25 olacaktı.
• Peki neticesi negatif yönde pek değişmeyen JJ için o zamanlar öven ben şimdi neden "maalesef ayrılması gerek" diyorum?
Çünkü JJ haticeyi kaybetti. O saha kenarında dinamik, gözlerinden alevler çıkan, oyuncularıyla beraber maçı yaşayan, futbolcularına sahip çıkan, herkese şans vermeye gayret eden, defansif önlemler yerine hücuma yönelik değişiklikler yapan o adam gitti. Yerine ayrılmak için gün sayan, son bir iki maç hariç kenarda enerjisini yitirmiş, defansif önlemler üzerine takımını dönüştürmüş. Trabzon - Galatasaray ve Sevilla maçları yetmemiş gibi Beşiktaş maçına da 3'lü ile çıkan, takıntısını ve idefix'ini takımın çıkarının üzerinde tutan biri geldi.
Vasatizm gömleğini yırtmaya çalışan bir zihniyetten, tersine giderek vasatlaşan bir teknik adam halini aldı.
• Son Beşiktaş maçı ise asla kabul edilemez bir şey yaptı. O da "hiçbir şey yapmamak.." Yapamamayı anlarım, başarısızlığı da anlarım. Ama yapmamayı, denememeyi anlamam mümkün değil. Penaltı kaçtığı anda, olmadı beraberlik golü geldiği anda yine olmadı Beşiktaş 2-1 öne geçtiği anda dahi oyunu değiştirmeyen "böyle olmaz" demeyen; yapamayan değil yapmayan vasat bir zihniyetin devam etmesi, elde kalan Türkiye Kupası hedefini de yok eder. "Jorge Jesus ligi 2. bitirse bile o zihniyet devam etsin" diyordum. Şimdi "Şampiyon olsa bile bu zihniyet kalmamalı" diyorum. Aradaki fark, netice değil mantalite ve hatice farkıdır. Bu Jesus, artık o Jesus değil. O zaman kalmasına da gerek yoktur. Üşüdüğü İstanbul'dan sevdiği Brezilya'ya ya da Lizbon'a gitmesi herkes için daha doğrudur.
