Ankara'nın hedefinde IŞİD mi, PYD mi var?
GEÇEN hafta bir grup gazeteciyle bir araya gelen üst düzey bir hükümet yetkilisinin Suriye sınırındaki askeri hareketlilik hakkında, “PYD kesinlikle hedef alınmıyor, sorunun kaynağında IŞİD var. Örgütün Batı’ya doğru genişleme ihtimali endişe veriyor” şeklinde özetlenebilecek sözleri geniş ilgi uyandırdı. Ve tabii ki Kürt siyasi hareketine yakın çevrelerce inandırıcı bulunmadı. Bu anlaşılır bir durum, zira Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD’nin Suriye’de nüfuzunu genişletmesinden duyduğu rahatsızlığı ısrarla dile getiriyor ve olayı sadece “kırmızı çizgiler” bağlamında ele alıyor. Öte yandan IŞİD Ankara’nın gündemine, Musul’daki rehine krizi sayılmazsa, genellikle Suriye’de PYD ile çatıştığı, özellikle de yenik düştüğü zamanlarda girebiliyor. Kobani’de böyle oldu. Son olarak IŞİD’in birkaç yıl boyunca Telabyad’ı lojistik bir merkez olarak kullanmasına açık bir tepki vermeyen hükümetten, kentin YPG (PYD) tarafından ele geçirilmesinin ardından çok sert açıklamalar geldi. İş “PYD IŞİD’den daha tehlikeli” demeye kadar vardırıldı.
ÇİZGİLER YUMUŞUYOR
Ancak PKK ve Abdullah Öcalan ile organik ilişkisinden hareketle PYD’yi “terörist” gösterme çabası başarılı olamıyor. Çünkü PYD, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun IŞİD’e karşı Suriye’deki en önde gelen müttefiki durumda. Ayrıca Ankara’nın IŞİD ve benzeri yapılara karşı yeterince etkili mücadele etmediği algısının da uluslararası toplulukta egemen olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla 7 Haziran’da tek başına iktidara ulaşamamış olan AKP’nin başarısızlığı kanıtlanmış olan Suriye politikasını değiştirmeye yöneldiğini düşünmemiz için çok neden var. Bu bağlamda, üst düzey yetkilinin biz gazetecilere PYD’yi “rasyonel olabilecek bir aktör”, IŞİD’iyse “iflah olmaz bir terör örgütü” olarak tanımlamasını, yani Ankara’nın bu iki gücü eşitleme yaklaşımından vazgeçme eğilimi; PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in de, Diken’de Amberin Zaman ile söyleşisinde hükümete yönelik genellikle pozitif mesajlar vermesini bir şeylerin ciddi olarak değişmekte olduğunun işaretleri olarak görebiliriz.
Yine de Ankara’nın PYD’yi bir “tehdit” olarak görmekten vazgeçip IŞİD’e karşı mücadele için kolları sıvamasının çok kısa sürede yaşanmasını beklemek gerçekçi olmayacaktır.