'Zaten bozuk çocuk doğurmuşsun!'
Geçtiğimiz hafta herkesin tüylerini diken diken eden bir hikâye dinledik. Özge Uzun‘ dan... Bilişim Zirvesi’nde düzenlenen Tecrübeli Anneler Konuşuyor panelindeyiz. Nora Romi, Nilüfer Kas, Ayşe Kucuroğlu, Özge Uzun ve ben konuşmacıyız.
Herkes kendi hikâyesinden bahsediyor, çocuk büyütme anılarımızı, bizim çocukluğumuz ile çocuklarımızın yaşam farklılıklarını konuşurken sıra Özge’ye geliyor. Özge’yi ve yaşadığı özel durumu artık herkes biliyor.
Özge Uzun hem sabah haberlerinin başarılı programcısı hem de Dağhan adlı dünya güzeli derin mavi gözleri olan çok özel bir çocuğun annesi. Sabaha karşı üç gibi başlayan günlük yaşamı hafta içi her gün ekran önünde geçiyor. İş sonrası ise makyajını silip bambaşka bir sürece giriyor Özge yıllardır. Çünkü annesine ihtiyacı diğer çocuklardan kat kat fazla olan bir çocuk Dağhan. Yürümesi, konuşması, yeni bir kelime öğrenmesi, geçirdiği ameliyatlar hepsi bir insanın dayanma gücünü resmen zorlayan deneyimler.
Ancak... Ancak diyorum çünkü benzer durumda olan özel çocuk anneleri çoğunlukla kendilerini ve çocuklarını korumak için evlerine saklarken, Özge tam tersi hareket ediyor. Yaşadığı her şeyi, öyle güzel bir dille anlatıyor ki, içinde ajitasyon, en üst seviye drama ve benzeri suiistimal olmadan deneyimlerini dünyayla o kadar güzel paylaşıyor ki bence örnek oluyor. Ayrıca içinde “çocuk” olan hatta “özel” çocuklar olan her şeye de hassasiyetini hem ekrandan hem sosyal medya aracılığıyla gösteriyor. Gelelim işin bizim içimizi acıtan kısmına... Şöyle de anneler var aramızda hanımlar. Özge’ye mesaj yazan, sosyal medya platformlarında gönderiler yapan, twit atan... “Zaten bozuk çocuk doğurmuşsun daha ne konuşuyorsun?” diyen... Özge o an bunu söylediğinde hem bizi dinleyen, o anda orada olan tüm salon hem de sahnede hepimiz donduk kaldık. Bir sessizlik bürüdü ortamı. Şöyle bir iki saniye gözler dondu. Öylece kalakaldık...
İşte burada bile, o her zamanki acıyı tatlıya bağlayan hali ile hem de gülerek dedi ki Özge Uzun, “İşte o an ne yapmak istiyorum biliyor musunuz? Çimdiklemek istiyorum, şöyle tutup çimdiklemek istiyorum böyle anneleri... Fark etsinler, söylediklerinin farkına varsınlar, beni, benim gibi olanları, bizi anlasınlar istiyorum. Cidden çimdiklemek istiyorum...”
İşte o an salondaki sessizlik ve öylece kalmışlık çözüldü. Alkışlar koptu. O an düşündük ki bu konuların işte böyle konuşulmasına ihtiyaç var. Neyi nasıl söyleyeceğini bilmek işte böyle bir fark yaratıyor insanların üstünde.
Ve maalesef o gün bugündür o salonda Özge’yi dinleyen herkesin içine oturdu “çimdiklemek” kelimesi. Kendisi farkında değil ama bambaşka bir boyuta çekti bu konuda konuşma biçimini, şeklini... Ülkemizin böyle kadınlara ihtiyacı var işte. Benim canım arkadaşım, her koşulda dimdik ayakta duruyor, o güzel gözleri daima gülüyor ama içinde kopan fırtınaları bir o, bir annesi bir de Allah biliyor...
Bize de tüm Özge gibi özel annelere destek olmak için onların arkasında durmak yakışıyor. “Bozuk çocuk” diyebilen kendini bilmez bir anneye karşı birlik olmak gerekiyor. Sadece Özge gibilerin değil, tüm annelerin birilerini, bir yerleri, bir şeyleri, sistemi, toplumu, algıyı çimdiklemesi gerekiyor!