Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Güçlü dolar ve yılbaşından beri yüzde 16 ile en çok değer kaybeden TL gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bol likidite döneminden bir yere kadar faydalandık, ancak reformlar tarafında 2008’den sonra çok fazla yararlanamadığımızı görüyoruz.

        Güçlü dolar, değersiz TL gerçeğine Türkiye iş dünyası ve ekonomisi ne kadar hazır?

        Bloomberg HT’de bu soruyu geçtiğimiz hafta başladığımız “Seçime Doğru Ekonomi” özel yayınlarında partilerin ekonomi kurmaylarıyla ve onların çizdiği tabloyu ekonomistlerle konuşmaya başladık. Haftayı TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı ile geçirdik. Güçlü dolardan ziyade zayıf lira gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sadece dolara karşı değil her paraya karşı değer kaybediyoruz. Yılın başından beri en çok değer kaybetmiş para birimi Türk Lirası. Yani TL, Brezilya Real’ine karşı da değer kaybetmiş gözüküyor.

        Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Refet Gürkaynak, “Dolara ne olacak diye değil, liraya ne olacak diye düşünmemiz gerekiyor. Global likiditeden onu doğrudan tüketime çevirerek faydalandık. Bizim tasarruf oranımız zaten düşük. Tüketmek isteyen bir toplumuz ve imkânı bulunca da tüketiyoruz. 2008-2009 sonrası dönem Türkiye’de iktisat politikasının borçlandığı 2001 sonrası bu IMF programının yerine bir şey eklenmediği bir zamandı. Uzun süre idare etmemizdeki neden ise küresel likidite idi. Bol likidite olduğu için iyi bir değil herhangi bir iktisat programı olmadan da idare edildi” diyor.

        Küresel piyasalar şimdi bizden yeni bir Türkiye hikâyesi yaratmamızı bekliyor. ABD’de getiriler artarken Türkiye olarak ne yapacağız? HSBC Türkiye Küresel Piyasalar Direktörü Fatih Keresteci’nin faizleri açık büfeye benzetmesi çok hoşuma gitti. Keresteci’ye göre, 2008’den sonra küresel ekonomide herkes bol likidite ile ortaya konan açık büfeye saldırdı.

        FED er ya da geç bir yerde bu yemeği kaldıracak daha sonra bu yemeği yemek için ne kadar para ödememiz gerekecek bu bir bilinmez. Yapısal reformları hızlandırmamız gerekiyor ki hikâye yaratabilelim.

        CFO'LARIN UYKUSUNU NE KAÇIRIYOR?

        Seçim sonrası yapılması gereken 3 yapısal reform ne olmalı? Türkiye ekonomisi ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırım sürecinde nasıl bir yol haritası izlemeli? Seçime doğru partilerin ekonomi kurmaylarına Bloomberg HT ekranlarında sormaya devam edeceğiz. CHP’den Selin Sayek Böke ve HDP’den Sezai Temelli ardından bu hafta çarşamba günü söz yeni dönemde ekonomi yönetiminde olması beklenen AKP’den milletvekili adayı eski BİST Başkanı İbrahim Turhan’da olacak.

        Yüksek dolar ABD ekonomisini ne zaman vuracak? Bu hafta ABD Merkez Bankası FED bu konuda ne sinyal verecek? ABD ekonomisinde ilk çeyrek büyüme sonuçları yılın geri kalanı için ne gösteriyor? Bu soruların cevaplarına dair ipuçlarını da çarşamba akşamı göreceğiz. Global Source Partners ekonomisti Atilla Yeşilada’ya göre, 3 yıl sürecek FED faiz artırım döneminde Türkiye’nin her yıl döndürmek zorunda olduğu 170 milyar dolarlık dış borç ile önümüzdeki 3 yıl vadede Türk şirketleri ve bankalarının şu anda ödediklerinden 4 misli daha fazla fonlama maliyetiyle karşılaşabilirler. İşte bu gerçek, şirket CFO’larının uykusunu kaçırıyor. Artacak kredi maliyeti ve dalga boyutuna karşı nasıl önlem almaları gerektiğini şirket CFO’ları düşüne dursunlar, TL üzerindeki baskılarının FED’in faiz artırımına başlayacak olması ile 4 yıl daha devam edebileceği konuşuluyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar