'Tatar Ramazan'ı oynarken ruhuna saygı duyuyorum'

Tatar Ramazan dizisinin başrol oyuncusu Bülent İnal, baba olmayı çok sevdiğini söylüyor. Hayatında doğru kadını bulduğunu ifade eden İnal, "Melis'le evlendikten sonra daha mutlu bir insan oldum. Baba olunca da oynama isteğim arttı" diyor.

Senelerdir tanışmak istediğim isimlerden biridir Bülent İnal. Ama bir türlü röportaj yapmak nasip olmamıştı. Kısmet Tatar Ramazan dizisineymiş. Bu kez yolumu İzmir Tire'ye çevirdim ve soluğu yönetmen Cevdet Mercan'ın kurduğu Tatar Ramazan dünyasında aldım. Öncelikle setten ve görüntülerden etkilenmemek mümkün değil. Onlar Tire'de gayet mutlu ve huzurlu çalışıyorlar. Bülent İnal'a gelirsek, bu kadar mütevazı biriyle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Her soruma samimiyetle cevap verdi. Bülent İnal'ın dizisiyle muhabbete başladık, babalık heyecanına ortak olduk, mutlu evliliğin sırrını öğrendik ve hatalarını sevmesini sorduk. Ben bu röportajdan çok keyif aldım. Bakalım, benim gözümden Bülent İnal'ı siz de sevecek misiniz?

Çocuk olduktan sonra şehir dışı işi yapmazsın diye düşünmüştüm...

Ben de aynısını söylemiştim ama büyük konuşmamak lazımmış.

Peki, ne oldu da düzeni bozup İzmir'e geldin?

1.5 yıl önce birkaç senarist arkadaşıma "Tatar Ramazan'ı neden dizi yapmıyoruz?" dedim. Tatar Ramazan, Kerim Korcan'ın tamamı hapishanede geçen bir hikâyesi. Filminde de Kadir İnanır oynadı ve çok başarılı bir filmdi. Bir yandan da izleyici hapishanede geçen bir erkek işini izlemez herhalde diye düşündük. Sonra ben TMC'yle Bir Çocuk Sevdim dizisine başladım. Dizi bittiğinde Erol Avcı önüme Tatar Ramazan dosyasını koydu ve "Seninle çalışmak istiyorum" dedi. Tabii ki heyecanlandım.

Ama bir yandan da bu işin riskli olduğunu anlatmaya başladın mı?

Senaryo grubu çok zekice bir şey yapmış. Kerim Korcan'ın içinde Tatar Ramazan'ın hikâyesi de olan kitabının tamamını Tatar Ramazan dizisinde buluşturmuş. Hikâye kitabındaki karakterleri Tatar Ramazan'la ilişkilendirmişler. Ortaya bir drama çıkmış. Hoşuma gitti ve kabul ettim.

Konu Tatar Ramazan ve Kadir İnanır olunca kıyaslanma başlar. Buna hazır mısın?

Kıyaslayacaklar ama bunu kafaya takacak bir durum yok. Birçok film tekrar yapıldı. Tatar Ramazan Kadir İnanır'ın oynadığı, tarihe mâl olmuş ve herkesin çok sevdiği bir film. Ama biz televizyon dizisi yapıyoruz. Bu dizinin asla onun yerini tutmak, kıyaslanmak, yarışmak gibi bir niyeti yok. Tatar Ramazan her zaman Türk sineması için yukarılarda bir yerde olacak bir filmdir.

Kendini Kadir İnanır'a benzememeliyim diye baskı altında hissediyor musun?

Tatar Ramazan hem yazıldığı hikâyeyle, hem de Kadri İnanır'ın yarattığı karakterle herkesin kafasında bir yer işgal ettiği için bizi zorlayan bir durum var. Hem Kadir İnanır'a benzemesi hem de benzememesi lazım. Ama ben biraz Kadir İnanır'ın yorumunu andırsın istiyorum. Sebebi de gerçekten Kadir İnanır'ı çok seviyorum. Onun yorumundan da bir şey katarak ona saygı duruşunda bulunmak istiyorum.

Ama Kadir İnanır geçtiğimiz aylarda filmlerinin dizi olmasına tepki gösterdi...

Kadir İnanır hem sinemayı hem de televizyon dünyasını çok iyi bilen bir isim. Bence haksız değil. Dizilerde konu sıkıntısı çekiyoruz. Yapımcılar ister istemez geçmişe, Yeşilçam'a bakmaya başlıyor. Biraz da reyting olarak 1-0 önde başlamak için bu tür isimleri kullanmak istiyorlar. Çünkü seyircinin bu konuları sevdiğini biliyorlar. Herkesin ezbere bildiği bir sinema filmini dizi olarak uyarladığınız zaman biraz onun ruhuna saygı göstermeniz gerekiyor.

Peki, Kadir İnanır'ı aradın mı?

Aramayı düşündüm. Hatta bunu yapımcıyla da paylaştım. Zaten utangaç biriyimdir. Gazetelerde böyle şeyler okuyunca daha da çekindim. Bana tepki göstermeyeceğini tahmin ediyorum. İş çıkınca ziyaret etmeye karar verdim. Zaten telefonla aramak bana ayıp geliyor.

Çok fazla dönem işinde rol aldın. Bu daha mı keyif veriyor?

Dönem işleri oyuncular, senaristler ve yönetmenler açısından heyecan veren işlerdir. Tatar Ramazan'ın da en büyük şanslarından biri Cevdet Mercan. Bir kere kalbiyle, ruhuyla bu işin içinde. İnşallah başarılı olur. O çok severek çekiyor, biz de severek oynuyoruz. Oyuncu olarak dönem işlerine bayılıyorum.

Lunaparkta oyun oynamak gibi değil mi?

(Gülüyor) Eski kahramanları oynamayı seviyorum. Biraz oyuncuyu da zenginleştiriyor. Kendinizle hem fiziksel hem de ruhsal olarak oynuyorsunuz. Benim çok hoşuma gidiyor.

Bülent, hayatını değiştiren gözünün önüne gelen ilk kareyi benimle paylaşır mısın?

Oğlum tabii ki... Çocuk olduktan sonra hayatınızda ne olursa olsun gözünüzün önüne başka hiçbir şey gelmiyor.

Baba olmak hayatında neleri değiştirdi?

Bir kere oyuncu olarak duygu dünyamı ortaya çıkardı. Mesleki anlamda sıkıldığım duygulardan arındırdı. Bunu Tatar Ramazan'da daha çok yaşıyorum. Üzüntüler yaşadıkça mesleğinizle ilgili sorgulamalar artmaya başlıyor.

Mesela nasıl sorgular başlıyor?

"Bu işi gerçekten severek mi yapıyorum? Mutlu muyum? Para kazanmak için mi bu işi yapıyorum? Ben iyi bir oyuncu muyum?" diye kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Fakat oğlum o duygularımı silip götürdü. Ben şu anda çok iyi oynamak istiyorum. Çocuk oynama isteğimi artırdı.

Bir yandan çocuklaştırırken diğer taraftan da insanı olgunlaştırıyor mu?

Tabii ki, artık baba oluyorsunuz ve sorumluluklar başlıyor. Doğuma yakın "Eyvah iyi yetiştirebilecek miyim? Ona en iyi şeyleri sunabilecek miyim?" diye korkular başlıyor ama sonra yavaş yavaş bu da kafanızda oturmaya başlıyor. O bir birey, bu dünyaya geldi ve yaşayacak. Siz ona sadece sevginizi vereceksiniz. En lüks şeyleri vermek için kendinizi yormaya gerek yok. Onun sevgiden başka bir talebi yok. Ben baba olmayı çok sevdim. Çok güzel bir şey bu, tarif edilemiyor.

Bu devirde boşanma oranı bu kadar artmışken mutlu evlilik sürdürebilmenin sırrı ne?

Doğru kadını bulmakla ilgili bir şey. Melis benim hayatımdaki en büyük şanslardan biri. Onu çok seviyorum ve özel bir kadın. Beni biraz toparlayıp değiştirdiğini düşünüyorum. İnsanın çocukluğundan, gençliğinden getirdiği türlü şeyler var. Bir de böyle bir dünyanın içine girince duygu dünyanızda bocalamalar oluyor. Çok hatalar yapabiliyorsunuz. Hatalar hataları getiriyor. Hataları tekrar ediyorsunuz. Sonra bir anda karşınıza bir kadın çıkıyor ve siz o duvara çarpıyorsunuz. Gerçeklerle karşılaşıyorsunuz. Melis bana o anı yaşattı. Melis'le evlendikten sonra daha mutlu bir insan oldum.

"MELİSLE MUTLU BİR İNSAN OLDUM"

Çok tutan dizilerin de oldu, kısa sürede yayından kaldırılan da... O zaman insan ne hissediyor?

İyi reytingli işleri ben seçtim ve başarısı sadece bana ait değildi. Bir ekip işiydi. Yayından kaldırılanları da ben seçtim. Bitmesinin de suçlusu ben değilim. Allah'tan telefonlarımın çalmadığı olmadı. Ben de hatalar yaptım. Ama hatalarımı sevdim, çünkü onlar beni büyüttü. Kısaca kararlar bağlamadım. İşime devam ettim. Sonuçta geçmiş geçmişte kaldı. Ben şu an ana ve geleceğe bakıyorum.

Bir de sektörde Bülent İnal hep bıyıklı oynar diye bir klişe var...

Bu bıyık bana yapıştı. Çok fazla dönem işi yapıyorum. Bazı projelerde kestim. Diziler bitince bıyığa bağladılar. Ama Tatar Ramazan'ın bıyıksız olması mümkün değildi. Benim yakışıklı olup, ekranda güzel görünmem umurumda değil. Önemli olan projeye uygun görünmem.

Bulunduğu yerleri bir aile ortamına çeviren insan imajın var...

Evet, her yeri öyle bir ortama çevirmeyi seviyorum. Başka türlü o ortamlarda mutlu olamıyorum. Babamı çok küçük yaşta kaybettiğim için belki hep iyi bir aile olma, kopmama durumundan dolayıdır. Biz kardeşler olarak hala çok iyiyiz. Annem başımızın tacıdır. Aile ortamını çok seviyorum ve şansıma da gittiğim her yerde de buna uygun insanlar vardı.

Şimdi eşin ve çocuk seninle İzmir'de mi yaşıyor?

Çok şehir dışında çalışınca otel altın kaplama bile olsa beni biraz sıkıyor. Tire'de bir ev bulduk. Orada kalıyorum. Melis ve oğlum da 15 gün benimle, 15 gün İstanbul'da kalıyor.