Bu yıl 'zeytinyağı yılınız' olsun mu
Davut Er başkanlığındaki “Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği” özellikle son senelerde sıkı çalışmalar yapıyor.
Türk zeytinyağının uluslararası piyasalarda ve iç piyasada tanıtımını sağlamak, tüketimini artırmak için çeşitli organizasyonlar yürütüyor.
Eğer zeytinliklerimize kıymazsak, oraları “inşaatlara” açmazsak, önümüzdeki dönemlerde daha güzel gelişmeler yakalayabiliriz.
*
Ülkemizde son 15 yılda dikilen zeytin ağaçları ile birlikte varlığımız 90 milyondan 175 milyon seviyelerine ulaştı.
Son yıllarda dikilen ağaçların verime geçmesiyle birlikte, 2023 yılında 650 bin ton zeytinyağı üretimi ile dünya ikinciliği, 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin üretimi ile dünya liderliğini hedefliyoruz.
450 bin ton civarındaki sofralık zeytin üretimiyle de, dünyada Mısır ve İspanya’dan sonra üçüncüyüz.
Zeytinyağında ise 280 bin ton civarında tahmin edilen üretimle İspanya, İtalya, Yunanistan’dan sonra dördüncü sıradayız.
*
Buralara kadar her şey gayet iyi..
Ancak, madalyonun öbür yüzü biraz sıkıntılı..
Kişi başı zeytinyağı tüketimimiz çok düşük.
Ne tezat ki, o kadar üretime rağmen, Türkiye, zeytinyağı üreten ülkeler arasında “kişi başına en az zeytinyağı tüketen ülke” konumunda.
1.8 kilogram tüketim, 15-18 litre tüketen diğer ülkelerin çok çok gerisinde.
Bu miktarı en azından 5 kilogram seviyesine yükseltmek zorundayız.
*
Öyleyse gelin, bugünden itibaren bu çalışmalara siz de destek verin.
Zeytinyağı tüketiminizi artırın, çevrenizin de arttırmasını sağlayın.
Hem sağlığınız, hem ülkemiz için..
——
Bunları parayla yapamazsın ki
Para ile..
*
- Bir ev alabilirsiniz, ama bir yuva alamazsınız.
- Bir yatak alabilirsiniz, ama uyku alamazsınız.
- Bir saat alabilirsiniz, ama zaman alamazsınız.
- Bir kitap alabilirsiniz, ama bilgi alamazsınız.
- Bir ilaç alabilirsiniz, ama sağlık alamazsınız.
- Seks alabilirsiniz, ama aşk alamazsınız.
——
Denizli’deki imzaları Türkiye örnek alsın
Denizli İl Milli Eğitim Müdürlüğü, dün 60 işadamıyla anlaşma imzaladı.
Ne anlaşmasıydı bunlar?
- Okul-Sektör İşbirliği Anlaşmaları..
*
Sözkonusu imzalar, bana göre ülkemizin en fazla ihtiyaç duyduğu imzalardır.
Çünkü, “mesleki eğitimde” çok gerilerde kalmış durumdayız.
Herkesin üniversiteye hücum ettiği, ancak mezun olduktan sonra “iş imkanının yaratılamadığı” bir dönemden geçiyoruz.
Buna karşılık, “sanayiciler ve fabrikalar” çalıştıracak eleman bulamıyorlar.
Meslek eğitimi almış gençlere şiddetle gereksinimimiz var.
O nedenle..
Meslek liseleri, meslek okulları için atılan her adım oldukça kıymetlidir.
*
Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz, bu yılı “mesleki eğitimin gelişim ve değişim yılı” olarak ilan ettiklerini açıkladı imzalar sırasında..
Şahane bir hedef, çok doğru bir amaç..
Bana göre, Türkiye’ye örnek olması gereken bir çalışma başlattılar Denizli’de..
Umarım devamını da aynı ciddiyetle getirirler.
—
O imzalar somun ile civatayı birleştirir işte
Geçtiğimiz aylarda Dokuz Eylül Üniversitesi’nin akademik yıl açılışına katılan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, öğrencilerin işsizlikle ilgili sözlerine çok doğru bir yanıt vermişti:
- Somun ile civata birbirine uymuyor.
- Bizim yetiştirdiğimiz personelin niteliği, sanayicinin ve üreticinin isteğiyle örtüşmeyebiliyor.
*
Bu ciddi ve doğru bir itiraftı.
İşte, Denizli’de 60 işadamıyla yapılan mesleki okul-sektör işbirliği anlaşmaları, Bakan Özlü’nün bahsettiği “somun-civata örtüşmesini” sağlayacak önemli hamlelerden biridir.
Burada daha önce de yazdım.
Avrupa ülkelerinde lise dengi okul dağılımı, yüzde 70 meslek liseleri, yüzde 30 düz liseler şeklindedir.
Bizde ise bu dağılım tam tersi durumda..
Oysa, düz liseden çok meslek liselerine ve meslek yüksekokullarına ihtiyacımız var.
Somun ile civatanın birbirine uymasını istiyorsak eğer, meslek okullarını çoğaltmalıyız.
——
Tuzlama ters tepti
New York’ta et lokantası açan Nusret’i, Amerikalı eleştirmenler yerin dibine sokmuşlar, “ucuz şarap ve kötü ete çok para ödeniyor” diye tepki göstermişler.
Amerika ile zaten limoniyiz, bir tek tuzlama hareketiyle ünlenen Nusret krizi eksikti, o da tuz biber ekti!..
—
Milleti kışkırtma
Oyuncu Nesrin Cevadzade, “kendimi seksi ve güzel hissediyorum, ama bana ulaşmak zor, duvarlarım var” demiş.
Vallaha, bizimkiler istedikten sonra değil duvar, mayın döşesen sana yine ulaşırlar, o yüzden tedbiri elden bırakma derim!..
—
Öyle bir anlarlar ki
Şarkıcı Sibel Tüzün “Anlamadın di mi” adlı yeni şarkısının klibinde revü kızı olmuş, kadın-erkek ilişkilerini anlatmak istemiş.
Merak etme, o kıyafetle seni bütün erkekler “şıp” diye anlarlar, şarkı sözüne filan gerek yok hatta!..
- Deli, veli, dahi..6 ay önce
- Şili modeli bize uyar mı6 ay önce
- Enayi misin, kurnaz mı7 ay önce
- Belediye sisteminde büyük değişim7 ay önce
- Gazeteci öldürerek gerçekler gizlenemez7 ay önce
- Turizmci nasıl dayansın7 ay önce
- Deprem ve KAÇUV7 ay önce
- Bir duyan olsa, çözüm hazır7 ay önce
- Şahane kongre8 ay önce
- Özgür olmak çok mu zor8 ay önce