Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde “Upper Cihangir”in en güzel manzaraya sahip dairelerinin olduğu Susam Sokak’ın meşhur apartmanlarından birinin sakinlerine Beyoğlu Belediyesi’nden bir tebligat geliyor: “Mesken tuttuğunuz bina iki ay içinde yıkılacaktır, itiraz yolu açıktır.” İtirazlar beyhude, apartmanda oturan bir kiracının aktardığına göre “otomasyona bağlı gibi ret alıyor.” Belediyenin önerisi İdare Mahkemesi’ne dava açmak.

        Susam Sokak’taki meşhur apartmanın yıkılması normal şartlarda hiç kimseyi ilgilendirmez. Ama apartmanın sakinlerinden biri Türkiye’nin en ünlü yazarı. Sadece apartmanın sakini değil, farklı katlarda altı dairesi var. Buralarda zaman zaman davetler veriyor. Yüzbinlerce basılan kitapların teliflerinin nereye gittiğini anlıyoruz.

        Zamanında bana “Bir yazarın apartman sahibi olması gerekmez, ama apartman sahibi olmak bir romancının hayatını kolaylaştırır,” demişti Nişantaşı’ndaki aile apartmanı sayesinde hiç çalışmak zorunda kalmadığını sorduğumda. Virginia Woolf bir kadının roman yazabilmesi için parasının ve kendine ait bir odasının olması gerektiğini yazmıştı. Türk romancısı erkek için bir apartman yetmiyor; New York’ta iki, Cihangir’de altı daire de yetmiyor.

        GÜYA MÜZE YAPACAKMIŞ

        Çok ünlü yazar şimdi de Cihangir’deki apartmanın yüzde 40’ının sahibi. Yine apartmandaki kiracının aktardığına göre Kentsel Dönüşüm Yasası’na göre binalara yıkım hakkı çıkartmak kolay, bir şikayet yetiyor. Şikayetçi altı dairenin sahibi Çok Ünlü Yazar.

        İTÜ’den bir profesörün binanın durumunu incelediği ve “Yapıldığı dönemin usul ve yönetmeliklerine uygun inşa edilip, sonrasında önlem olarak güçlendirildiği”ne dair bir görüşü var. “Tekrar güçlendirilebilir, yıkım gerektiren bir durum yok.”

        Çok Ünlü Yazar ısrarcı, binanın illa yıkılmasını istiyor. Görevlendirdiği hukuk bürosu “Yazar Bey güçlendirme istemiyor, diğer daireleri de almak istediğinde sırf ünlü diye fahiş fiyat çekmiştiniz,” diyor. “Şimdi binayı yıkıyoruz; artık ister arsa payını satarsınız, ister otopark yaparsınız.”

        Bütün bunları Çok Ünlü Yazar’ın alt kat komşusu Çok Kötü Yazar’ın paylaşımlarından öğreniyorum. Kot pantolon imparatorluğunun içgüveysi Çok Kötü Yazar haklı olarak “Deprem riski bahane, kişisel çıkar şahane!” diye yazıyor. “Durup dururken tüm diğer kat malikleri (yüzde 60) bir hukuk mücadelesine girmek zorunda. Beyhude bir masraf. Kaprise bağlı mağduriyet serisi.” Çok Kötü Yazar öyle böyle değil, bayağı kötü. İşin içine “miyav miyav,” diye konuşan kediler, taşralı aksanıyla “Ben nereye gidem,” diyen apartman görevlisini falan da katıyor, onları boş verelim. Ama yazdıklarını başka Cihangirlilerden de doğrulattım.

        Çok Ünlü Yazar’ın derdi binayı yıkıp yerine “müze” yapmakmış. Hiçbir şeyin sergilenmediği bomboş bir müze vardı Çukurcuma’da zaten. Bu binada da umarım eskizlerini, resim çalışmalarını falan sergilemeye kalkmaz.

        Çok Kötü Yazar ise bu müze fikrinin de peşini bırakmayıp bir hukuk profesörüne konuyu danışıyor. “Yasalar hayır diyor,” aldığı yanıt. Meskûn konut yıkılıp başka bir işlev yüklenmesi yasak.” Apartmanın yıkılmasını isteyen Çok Ünlü Yazar da bunu biliyor elbette, ama “Hele bir binayı yıkalım, nasıl olsa gerisini belediyeye hallederim,” diye düşünüyor-muş. Son zamanlarda kendi okurlarını bile şaşkına çeviren tiplerle kurduğu dostlukların altında basit bir müteahhitlik hesabı yatıyormuş demek ki.

        BU KONU NEDEN İLGİMİ ÇEKTİ

        Güzel bir “Upper Cihangir” dedikodusu olmasının ötesinde Türkiye’nin en önemli sorununun altında yapılaşmanın sağ sol, alt sınıf üst sınıf, entelektüel ya da müteahhit dinlemeden herkesin kolektif suçu olduğunu göstermesi açısından ilginç. Türkiye’de hiç kimsede etik aramayın bulamazsınız. Hiçbirimizde yok. Hepimiz sahibi olduğumuz dairelerin değerini tapuda farklı gösteriyoruz sonuçta. Pek çoğumuz en azından balkon falan kapatarak oyuncaklı yollarla, bir tür kaçak inşaatla evini geliştirmiştir. Türkler gayrimenkul sahibi olunca gözleri dönüyor sanırım. Bazılarına da mal yetmiyor, aldıkça daha çok almak istiyorlar.

        Birkaç sene önce iktidarın sözcüsü birtakım gazetecilerin kooperatiflerden 20 tane daire aldıkları ortaya çıkmıştı. Gecekonduları belediyelerden özel izinlerle yalıya çevirenler vardı. Bu evlerin bir kısmı devlet televizyonunda hiç kimsenin izlemediği programlardan ödenen fahiş maaşlarla alınmıştı. Sonraki yıllarda misilleme olarak iktidar medyası muhalif gazetecilerin de gayrimenkul merakını ortaya serdi. Karşı mahallede de durum farklı değilmiş, muazzam bir sınıf atlama merakıyla şaşalı emlak yatırımları yapılmış.

        Al birini, vur ötekine.

        Açıkçası bu durumu kamuoyuna duyuran Çok Kötü Yazar’a da kefil olamıyorum. Yıkılan binanın yerine yapılacak müzeyi Çok Kötü Yazar’ın erkek kardeşi Çok İddialı Mimar yaparsa şaşırmam; zamanında FETÖ ele başının elini öpmeye gidip ona canlı yayında “sayın” diyenlere yaptığı yazlık ya da iktidar destekçisi yönetmen sanatçı için inşa ettiği köy eviyle müşteri seçmekte pek etik kaygı gözetmediğini biliyoruz.

        Ortak bir tanıdığımıza—Kadın Ressam—Cihangir’deki apartmanın durumunu anlattım. Çok Ünlü Yazar’ı kastederek “Kapıcılar Kralı filmindeki gibi apartmanın önüne tabure koyup otursaymış bari,” dedi.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Johnny Depp-Amber Heard kararına dair notlar

        Johnny Depp-Amber Heard kararına dair notlar
        0:00 / 0:00

        - Bu davayı Amerika’da akşam haberlerinde günde 18 milyon kişi izledi, TikTok’ta Johnny Depp için Adalet etiketini takip edenlerin sayısıyla 18 milyar kişi. O.J. Simpson’dan beri bütün ülkenin aynı anda kenetlendiği ikinci büyük dava oldu ve sanırım sadece ben takıntılı bir şekilde gece gündüz izlemeyen tek kişiyim.

        - Johnny Depp’in bu kadar büyük star olduğunun ya da hala bu kadar büyük star olarak kaldığının farkında değildim. Bir Tom Cruise’un aksine yetişkinler için film yapmayı bıraktı, çoktandır kariyerini çocuk filmlerine adadı. İlk başlarda iyi hoştu ama sonra korsanlardan falan sıkıldım ve Depp’le yollarımız ayrıldı. Giderek kendi kendinin karikatürüne, gerçek hayatta da bir Jack Sparrow’a dönüşüyordu. Biraz bu yüzden ilgilenmedim.

        - 2017’de Amber Heard’den boşanırken şöyle bir bakmıştım video kayıtlarına, karşılıklı hakaretlere, suçlamalara. Açıkçası o zaman da ilgimi çekmemişti. Bu sefer Amber Heard’ün Washington Post’a yazdığı bir makale hakaret ve iftira davasının konusuydu ama gözümüzün önünde bir reality show’a dönüştü. Kendi kendinin karikatürü Johnny Deppde burada hayatının performansını sergileyerek tribünlere oynadı. Johnny “Deep” aktörlük kursu.

        - İki dava vardı. Biri mahkeme salonunda, diğeri sosyal medyada yaşandı. İkisinin da galibi Depp oldu ama birini kazanmadan diğerini kazanmazdı. Daha doğrusu sosyal medyada—belli ki kendi ekibinin de yönlendirmesiyle başlayan—destek kampanyası olmasa bu davadan galip ayrılamazdı. ABD’de hakaret veya iftira davalarını kazanmak çok zor. Kamusal figürlerinin iftirayı iddiasının altını doldurmaları için kötü niyet kastını kanıtlamaları gerekiyor.

        - #MeToo hareketi büyük darbe aldı çünkü antipatik Amber Heard büyük ihtimalle yalancıydı da. En azından bazı konularda yalan söylediği belliydi. Depp’ten aldığı boşanma tazminatını söz verdiği halde hayır kuruluşlarına yatırmadı örneğin. Yaraları bereleri fotoşok muydu, TikTok’çular birtakım belgeler ortaya koydu.

        - Yine bir al birini vur ötekine durumu var. Depp sütten çıkmış ak kaşık olmadığı halde erkeklerin de mağdur olabileceğini kanıtladı. Heard ise kadının beyanının her zaman esas olmadığını gösterdi. İkisi de birbirine berbat şeyler yapan korkunç bir çiftti. Ama bu kadar büyük bir meselesinin—taciz, şiddet, istismar—bu kadar magazinsel bir davada tartışılması kime ne fayda sağladı, tartışılır.

        - Amber Heard’ü herhangi bir filmde izledim mi, bilmiyorum. Johnny Depp’e kadar adını duymamıştım. Johnny Depp’e bu davadaki performansından dolayı Emmy versinler bence, tutmayın küçük enişteyi Will Smith’e tokattan sonra Oscar verdikleri gibi. Will Smith artık midemi bulandırıyor, tek bir filmini izlemem. Kendi imajını aklayan ve adını milyonların önünde temize çıkaran Johnny Depp’le de bundan sonra işim olur mu, bilmem. Ryan Murphy bu davayı dizi yaparsa bayıla bayıla izlerim ama.

        Diğer Yazılar