Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

İnternet televizyonu deyince aklımıza gelen ilk isimlerden Netflix, 190’dan fazla ülkede sayısı 93 milyonun üzerindeki üyeleri için yarattığı yeni sezonunu, ‘What is Next’ başlığı altında Berlin’de tanıttı. Günümüzde çok kullanılmayan ıssız bir limanın içine kurulmuş WECC Konferans Merkezi’ne ulaştığımız zaman ilk şokumuzu oturma düzenini görünce yaşadık. Normalde sandalye tepesinde bir gün geçirmeyi beklerken rahat televizyon koltukları ve diz üstü battaniyeleriyle karşılaşmak tüm gazetecileri şaşırttı. Panelin açılışını yapan Netflix’in CEO’su Reed Hastings, internet aracılığıyla dünya kültürlerini birbirinden haberdar etmeyi amaç edindiklerini söylediği zaman olaya hiç de bu şekilde bakmadığımı fark ettim. Kısa sürede çok ilgi çeken yapımlar arasından en iyi kısa belgesel dalında Oscar alan ‘The White Helmets’ ile birlikte firmanın ağırlığı da arttı tabii ki.

'TÜRK DİZİSİ NEDEN OLMASIN?'

Etkinlikte Reed Hastings’le Türk dizilerini ve kendilerine gelen projeleri nasıl seçtiklerini konuştuk...

Kendi dizilerinizi çekeceğiniz ülkeleri nasıl seçiyorsunuz?

Aslında biz hikâyelerin peşinde koşuyoruz. İyi bir hikâyenin evrensel boyutunu düşünüp ona göre hareket ediyoruz. İyi bir hikâye anlatıcısı bunu her dilde başarabilir. Bu yüzden daha çok senaryoya göre hareket ediyoruz. Normal televizyon kanalları kadar işe karışmadığımız için, daha özgün şeyler ortaya çıkıyor.

Panelde Alman yapımı ‘Dark’ın tanıtımı yapıldı. Günün birinde “Türk yapımı” Netflix dizisi izleyebilecek miyiz?

Kesinlikle amacımız bu. Ülkenizin pazarında yeni sayılırız ve birbirimizi tanıyoruz. Türk dizilerinin dünyaya nasıl yayıldığını takip ediyorum. Şimdilik dizilerinizi tanımaya çalışıyorum. Gelen senaryoların hepsi değerlendiriliyor. Harika bir hikâye tüm dünya kültürlerini birbirine bağlayabilir.

Çok başvuru oluyor mu Türk senaristlerden?

İlgi bir hayli fazla. Fakat biraz Türk dizi mantığında senaryolarla karşılaşıyoruz. Orta yolda buluştuğumuz zaman Türkiye’den de bir dizinin içeriğe dahil edileceğini düşünüyorum. Zor zamanlardan geçildiğinin farkındayım, bu durumun senaristlerin hikâyelerine yansıyacağı dönemi merak ediyorum.

Dizilerimizin mantığını çözmeye çalıştığınızı söylediniz. Başarabildiniz mi?

Güzel insanların uzun uzun birbirine baktığı sahneler var. Oyuncularınız hep çok güzel ya da yakışıklı. Bu yüzden sorun olmuyor sanırım. Ama süreleri çok uzun.

İşi diziler olan insanın boş zamanlarında TV seyretmek gibi bir lüksü oluyor mu?

Hemen herkes gibi ben de yatmadan önce bir dizi izliyorum, bir farkı yok aslında. ‘Stranger Things’in yeni sezonu için heyecanlıyım, bu ara favorim o.

Will Smith’li ‘Bright’ için 90 milyon dolar ayırdınız. Yapımlarınıza Hollywood filmi ayarında para harcıyorsunuz. Bu televizyon işi için çok fazla değil mi?

Bizim özelliğimiz bu. Evinden sinema kalitesinde bir film izliyorsun. Dışarı çıkman gerekmiyor, kuyrukta beklemen gerekmiyor. Sadece filmler değil, dizi filmlerimiz de öyle. Bizim amacımız insanların beğenisini kazanmak.

Ülkemizde internet sistemi çok parlak değil, kota sorunumuz olduğu için internet televizyonlarının ömrü bir yere kadar. Ama siz her zaman iyi yayın yapıyorsunuz. Bu nasıl oluyor?

İnternet en önem verdiğimiz konu. Yayınımızı internet aracılığı ile yaptığımız için bu konuya çok fazla eğiliyoruz. Bunu duymak iyi geldi.

OLAN BİTEN

En merak edilen dizi tabii ki ‘Stranger Things’. İlk sezon öyle bir yerde bitti ki ikinci sezon bir an önce başlasın diye neredeyse elimize pankartları alıp yürüyüşe başlayacağız. Salonun bir kenarına kurulan 3D odada, dizideki o korkutucu evde buluverdik kendimizi. Filmlerdeki gibi aniden çalan bir telefonla irkilip 4 dakikalık kısa ama korkutucu bir seans yaşadık. Duyduğuma göre bu yapı ülke ülke dolaşacakmış. Umarım İstanbul semalarına da gelir.

Yıldızlargeçidi Brad Pitt’le devam ediyor. ‘War Machine’ isimli filmle Brad Pitt ilk kez sinemaya değil, evlerimize gelecek. Bir tek o da değil, Tilda Swinton da yanında. 26 Mart’ta gösterime girecek olan film Afganistan’da geçen bir savaş komedisi.

Alman yapımı yeni dizi ‘Dark’ı tanıttılar, ev sahibi olarak Alman yapımcılar sahnedeydi. Küçük bir Alman kasabasında kaybolan bir çocuğun hikâyesiyle başlayan dizi, her bölümde tamamlanan bir yapboz gibi düşünülmüş. Almanların gerilim severlere hediyesi.

GICIK ŞEFTEN TAVSİYELER

Almanya'nın ünü dünyaya ulaşan şefi Tim Raue’nun en önemli restoranı La Soupe Populaire’e uğramayı atlamadım. Restoran tek sayfalık mönüsüyle beni cezbetti. ‘Chef’s Table’ın yeni sezonunda yarışmacı şeflerin canını çıkarmaya hazırlanan Raue’ye kısa tutulmuş mönüsünden övgüyle bahsedince “Çünkü oraya aç olduğun için geldin, kendimi tatmin ettiğim yemekleri yemeye değil” diyerek olayın özünü açıkladı. Raue, “Chef’s Table, şef olmanın bir başarı olmadığını anlattı aslında. Şef olmakla iş bitmiyor, her daim kendinizi geliştirmek zorunda olduğunuz bir mecra bu” sözleriyle genç şef adaylarına ince göndermelerde bulundu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar