Dexter ve 'dextra': Norveçli katili tanıyalım
NORVEÇ'İ üzüntüye boğan hadise, kafası bozulmuş bir psikopatın işine benzemiyor. Keşke öyle olsaydı. Maalesef, o 1500 sayfalık manifesto, ne kadar kes-yapıştır olursa olsun, bütüncül bir tutarlılığa sahip. Anders Behring Breivik'in "Dexter" dizisi hayranı olması bile çok tutarlı. Bunun nedeni, dizi karakterinin bir seri katil olması değil. Sıkı bir müdavimiyim, biliyorum; Dexter, başarılı bir "dizi film" olmanın ötesinde, politik ve felsefi pompaları sağlam bir endoktrin aracıdır.
Dexter, latince "sağ" anlamına gelen "dextra" kökünden türetilmiş bir isim. Ve dizi, bir seri katilin maceralarını anlatırken; insan doğası, genetik miras ve şiddet meselesine "sağcılık" ekseninden bakıyor.
"Tüm zamanların en sevilen seri katili" olarak sunulan Dexter, bir yandan kendi "avlanma" içgüdüsünü tatmin ederken bir yandan da toplum düşmanlarını; pedofilleri, tecavüzcüleri, katilleri ayinsi ritüellerle ortadan kaldırıyor. Duyguları yok ama duyguları olanlardan daha düzgün, cinayetleri dışında her şeyi "kitabına göre yapan" biri. Dexter, bir nevi, "devlet"...
Sol, (Latince "sinistra") insanın "kötü" doğmayacağını, olsa olsa sonradan çevre ve yaşam koşulları nedeniyle kötü işler yapacağını, eğitim ve bilgi ile gelişebileceğini/değişebileceğini savunur, atalardan alınan genetik mirası kaçınılamaz bir veri olarak görmez.
Sağ (dextra) ise insanın tabiatına işlemiş kodların asla değişmeyeceğini, şiddetin doğamızın ayrılmaz bir parçası olduğunu, onu aşamayacağımızı, olsa olsa "faydalı" bir mecraya kanalize edebileceğimizi iddia eder. Dizideki "Dexter" karakteri tam da bunu yapar. Değişmeye ve iyi bir insan olmaya çalışmaz, yok etme dürtüsünü toplum düşmanlarına yönlendirerek, kendi kötülüğünü toplumsal faydanın hizmetine sunar. Dürtülerini bastırmadığı için zaman içinde, bir "farkındalık" geliştirir. Fakat bu asla "sol"un teşvik ettiği türde bir "değişim"e yol açmaz.
Sağ düşüncenin felsefi temellerinin propagandasını yapan "Dexter" hayranı Breivik'in gidip "solcu" gençleri öldürmesi, kendi içinde gayet tutarlı bir yönelim. Çünkü Dexter gibi Brevikde, "genlere işlemiş bilgiyi", dünyaya gelirken içimize konulmuş olan özleri değiştirmeye, insanı ehlileştirmeye gayret eden insani çabalara zararlı naiflikler gözüyle bakıyor. Manifestosunda, çok kültürlü ve "öteki" ile insani iletişim içinde olmayı teşvik eden Avrupa düşüncesine ateş püskürüyor. Çünkü Breivik'e göre, doğuştan üstün "Ari" halkları uysallaştıran her öğreti, Avrupalıları zayıf düşürüyor, "av" haline getiriyor. Breivik eylemini "gaddarca ama gerekli" bir iş olarak tanımladı. Çünkü ona göre, Avrupa'yı av haline getiren "hain"lere iyi bir ders vermek lazımdı.
SUÇ MERAKI, SAĞCI İKTİDARLAR VE MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞI
Suç dizilerini ve bilimini hobi haline getirmiş, kurbanı nesneleştiren ve suçun içerdiği zekâ üzerinden katili yücelten medyatik eğilim, V for Vendetta gibi "cihat şuuru aşılayan" popüler kültür ürünleriyle uygun bir "psikolojik" zemin yaratıyor. Siyasi zemin de geri kalır durumda değil. 27 Avrupa ülkesinin 20'sinde "sağ"cılar iktidarda, Müslüman azınlıklara karşı işlenen suçlar örtbas ediliyor. Almanya'da etkisini yitirmiş olsa da vaktiyle Hitler'i kurgulayan, tasarlayan, gelişini müjdeleyen, dünyanın Ari ırk tarafından yönetilmesi gerektiğini savunan Thule Tarikatı'nın İskandinav ülkelerinde varlığını koruduğu bilinmekte. Adadaki gençlerin "İsrail'i boykot et" tişörtleriyle dolaştığı, kampı bir gün önce ziyaret eden Dışişleri Bakanı'ndan İsrail ile ilgili yaptırımlar talep ettikleri de zihinlerin bir köşesine yazılmalı.
Bu bağımsız motivasyonlar yeni antisemitist dalgayı tezahür ettirebilir. Yeni, çünkü bu kez hedefte diğer Sami ırkı var: Araplar ve "Müslümanlık" üzerinden Araplarla özdeşleştirilecek diğer halklar.
Avrupa, çokkültürlülük gibi "safsataları(!)" boşverip, "öteki düşmanlığını" anlamlı bir genetik miras olarak algılama yoluna meylediyor. Hitler de vaktiyle insanları uygarlık çarkının dişlilerinden kurtulmaya ve saf doğalarının, atalarının sesini takip etmeye çağırmıştı. Tarihin sarkacı bir kez daha o yöne doğru salınıyor.
Avrupa'nın "akil" unsurları devreye girmezse, Breivik yeni antisemitizmin önderi olur.