Evet, elbette 6284'ü tarumar ederseniz hakkımız helal değil...
Cumhur İttifakı'nın genişleme stratejisi adım adım ilerlerken kadınların kazanılmış hakları da tehlikeye giriyor.
Misal, Konca Kuriş’in katili Hizbullah'la ilişkili olan HÜDA PAR’la ittifak düşünülüyor.
Tamam HÜDA PAR son yirmi yıldır şiddete bulaşmıyor ve sürekli savunmada. Hizbullah’ın daha önce girdiği işleri de PKK’nın yarattığı çatışma ve saldırılara karşı yapılmış bir nefsi müdafaa olarak konumlandırıyorlar.
Maalesef biz o yılları hatırlıyoruz. Bu nefsi müdafaa savunması tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Batman’da saçına jöle sürdü diye eşek sudan gelene kadar dayak yedikten sonra çözümü daha Lise 1 çağında tek başına İstanbul’a göç etmekte bulmuş arkadaşım var mesela. Ayrıca insanlara domuz bağı ile işkence etmek ya da Müslüman kadınların haklarına dair konuşmalar yapan Konca Kuriş’i ailesinin yanından alıp işkence ile öldürmek hiçbir nefsi müdafaa anlayışı ile açıklanamaz.
MÜSLÜMAN KADINLARDAN KONCA KURİŞ İÇİN ÖZÜR DİLENDİ Mİ?
Konca Kuriş’in öldürülmesi o kadar kötü bir olaydır ki, Kürt olsun olmasın, mütedeyyin kadınları travmatize etmiş ve sindirmiştir. Ve iddia ediyorum ki; Hizbullah’ın Konca Kuriş’e yaptığı şey, PKK’ya katılan kadın sayısının artmasına neden olmuştur.
Düşünsenize, 90’larda 16 yaşında Kürt bir genç kızsınız, ismi lazım değil şehrinin kırsalında tüm kararları bilmem kim aşiretinin ağasının verdiği bir ailede yaşıyorsunuz. Elinize iki tane solcu kitap geçmiş, gizli gizli okumuşsunuz, havanız değişmiş. O arada Allah’ın kadınlara verdiği ama erkeklerin kadınlardan sakladığı hakların olduğunu söyleyen bir kadın kanaat önderi de işkence ile öldürülmüş. Kalırsanız istemediğiniz bir adamla evlendirileceksiniz. Kalıp ailenizin değerleri içinden bir mücadele yürütseniz belki işin sonu Konca gibi öldürülmenize varacak. Sevdiğinize kaçarsanız aile meclisi kararıyla yine öldürülebilirsiniz. PKK’ya katılırsanız dağda hayatta kalma ortalaması beş yıl. Ama PKK hiç değilse eşitlik meşitlik diyor. Ne yaparsınız?
HÜDA PAR bunun muhasebesini yapmalı.
ÖZLEM ZENGİN VE DERYA YANIK NASIL YALNIZLAŞTIRILDI?
Gelelim Yeniden Refah Partisi’nin ittifaka dahil olmak için sunduğu gramer nedir bilmeyen birinin kaleme alıp dolaşıma soktuğu listeye.
Listede 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi ve Ailenin Korunması Kanunu’nun "ayıklanması" da var.
Süresiz nafaka ya da herhangi bir delile ihtiyaç duyulmaksızın verilen uzaklaştırma kararları iddia edildiği gibi istismar ediliyorsa, iddia sahipleri bu haksızlığı delillendirerek bazı yasa maddelerinin yeniden düzenlenmesini isteyebilirler. Ancak mesele o değil.
YRP "ayıklanma" dediği andan beri sosyal medyada bütüncül bir 6284 düşmanlığı var. Atılan tweetlerin hiçbirinde bu yasadan dolayı mağdur edilen erkeklerin hikayeleri ya da maruz kaldıkları iddianamelerin sayfaları yok.
“Ailenin içi boşaltılıyor” gibi yuvarlak muallak ifadelerle sırf 6284 sayılı yasayı savundular diye AK Partili Özlem Zengin ve Derya Yanık linç ediliyor.
Belli ki yasayı onlardan başka savunan kalmamış AK Parti-MHP’de.
Ekranlardan alınmış anlık screenshot'larla, cımbızlanmış cümleleriyle alabildiğine çirkin ve nahoş kadınlar olarak resmediliyorlar. Erkeklerden oluşan Whatsapp gruplarında bu iki kadının özel hayatları lime lime ediliyor. Cinsiyetçi bir çirkinlik şelale olup akıyor .
AK Parti ile derdi olanlar susmuş olmamak için partili kadınları hedef yapıyorlar bir süredir. Bazı mutaassıpların daha doğrusu bağnazların iki yüzlülük skalasında böyle bir tarz-ı siyaset var.
AK Partili kadın ve erkek siyasetçiler iki tweetle çalışma arkadaşlarının yanında durabilir, bu iki kadına ama özellikle Özlem Zengin’e adeta çemkiren bu YRP+eski milli görüşçü yeni Haymana mutabakatçısı kitle+bağnaz AK Partili güruhun karşısına dikilebilirler. “Yahu, arkadaşlar bu kadın hakları niye bu kadar zorunuza gidiyor, sorun yasada değil sizde” diyebilirler. Ama yapmıyorlar.
Türkiye’nin kadın hakları savunucuları, feminist kadınlar da epey sessiz. “Biz bu hanımların bulunduğu partinin çizgisini sevmiyoruz, bu iki hanımın söylediği yaptığı bazı şeylere de şerh koyuyoruz ama Zengin ve Yanık doğru söyledikleri için hedefteler, buna izin veremeyiz” demek zor olmasa gerek. Ama yapmıyorlar.
Peki bu iki AK Partili kadının mahalleleri ne yapıyor? Onu birkaç gün önceki "mahallesizler mahallesi" yazımda belirtmiştim. Artık muhafazakar mahalle diye bir yer yok. Cumhur İttifakı tabanı var. Taban ise sadece lidere ya da liderin sağ kolu rolünü gören "erkeklere" bakarak tavır belirliyor.
Çok üzücü ve esef verici bir tablo.
Siyaset insan hayatını ilgilendiren sorunlarda tartışa tartışa bir çözüme ulaşmak mümkün olabilsin diye var. Bunun için icat edildi.
Şimdi ise "Oradan elli bin oy, buradan atmış bin oy gelsin’ hesabıyla bir siyasi spektrumun en uç noktasındaki görüşe boyun eğmek siyasete dahil hale geldi.
Bu böyle iken, bir de neyin tehlikede olduğunu gayet iyi bilen kadın hakları savunucularının "ad hominem" bakışı giriyor devreye. “Kimin söylediği önemli değil, önemli olan ne söylediği" gözüyle bakan yok.
Seçim süreci zor geçecek ve bakalım bu sürecin turnusol kağıdında daha hangi maviler kırmızıya dönecek?