Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce Pervin Buldan, sonra sırayla Saruhan Oluç, Meral Danış Beştaş ve nihayetinde Fatih Altaylı’nın yayınına katılan Mithat Sancar hepsi HDP’nin Emek ve Özgürlük ittifakıyla beraber hareket edeceğini ve kendi adaylarını çıkaracaklarını söylüyor.

        Kendilerine Kemal Kılıçdaroğlu sorulduğunda verilen cevaplar da ilginç. “Kuşkusuz çok değerli bir parti lideridir, ama biz isim konuşmuyoruz bunu altılı masaya saygısızlık olarak görüyoruz.”

        Mithat Sancar da benzeri bir ifade kullandı Altaylı’nın yayınında.

        “Altılı Masa'nın adayı konusunu hep isimler değil ilkeler üzerinden konuştuk”

        Sonra da vurgusu giderek artmış bir biçimde “Kendi adayımızı çıkaracağız” cümlesi.

        Hatta Sancar "Adayı ilan edip sonra geri çekme gibi bir durumun olamayacağının" da altını çizdi.

        “Biz Altılı Masa’nın adayı konusunu hiç isimler üzerinden konuşmadık” diyorlar ama bu doğru değil.

        HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş daha 7 Ocak’ta katıldığı bir canlı yayında "Bugüne kadar karşı çıktığımız tek isim oldu o da Mansur Yavaş. Onun adaylığına asla HDP seçmeni sıcak bakmaz. Bizim için denklemde yok. İnşallah kavramını resmi açıklamayla yalanlayan bir insandan herkesi temsil eden bir Cumhurbaşkanı olmaz diye düşünüyoruz" diyerek Mansur Yavaş'ın aday olması durumunda HDP tarafından desteklenmeyeceğini söylemişti.

        REKLAM

        Üstelik daha önce de, HDP’nin yüksek profilli siyasetçileri defaatle Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa altılı masanın ortak adayının desteklenebileceği yönünde ifadeler kullandılar ya da bu mealde açıklamalar yaptılar.

        Her şey bir yana, yukarıda da bahsettiğim gibi Mansur Yavaş’ın aday olması ihtimalinde kürtlerin oy vermeyeceğinin açıkça söylenmesinin anlamı gayet açıktı, “Kemal Kılıçdaroğlu ya da belki Ekrem İmamoğlu aday olursa Kürtler oy verebilir” demekti bu.

        Nitekim Altılı masanın oy hesaplarında dengeyi muhalefet lehine değiştirecek birinci faktör, muhafazakar çoğunluğun muhalefeti öcü gibi görmemesini sağlamak idiyse, ikinci en önemli faktör HDP’lilerin blok halde muhalefete oy vereceği varsayımıydı.

        Oysa şimdi görüyoruz ki, HDP’de bir şeyler değişmiş.

        Ya da öteden beri var olan bir tavır güç kazanarak diğer tavrı bastırıp öne geçmiş.

        Saruhan Oluç, HDP’nin neden "Kendi yoluna gitmek istediğini" şu ifadelerle açıkladı:

        "Bize diyorlar ki, bir düğünümüz var, düğüne sizi davet ediyoruz fakat düğüne gelmeyin, altını bir zarfın içine koyun, zarfın üzerine de isminizi yazmayın… Böyle bir durum…"

        İşin doğrusu kim bu alegoriye itiraz edebilir?

        Aynen böyleydi ve bu durum elbette adaletsiz bir durum.

        Ancak otoriter ve milliyetçi tarafı çok keskinleşmiş bir hükümet modelinde kapatılması an meselesi olan bir parti ile ilişkilerin açık ve nizami bir biçimde yürümesinin kendilerini rejim karşısında fazla kırılgan yapacağını düşünen altılı masa partileri HDP’yi masaya davet etmediler. İYİ Parti ise çok daha uzak bir noktadan kurdu bariyeri, "Yan yana getirilmek mi isteniyoruz?" sorusu üzerinden sık sık kaygı belirten açıklamalar yaptı.

        REKLAM

        Altılı masa mükemmel değil, sadece mevcut şartlarda mümkün olabilecek en iyi kompozisyon. Koşullar belli ve bu durum dün belli olmuş da değil.

        HDP SAHİDEN ADAY ÇIKARIRSA ERDOĞAN KAZANABİLİR

        Gelinen noktada tablo şu:

        HDP gerçekten aday çıkarırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk turda seçimi kazanabilir, seçim ikinci tura kalırsa onu da kazanabilir. Çünkü iki seçim arasında ilk seçimde oyunu muhalefetin adayına (veya adaylarından birine) vermemiş seçmeni muhalefete oy vermeye motive edecek kadar bir süre yok.

        Kaldı ki iktidar blokunun elleri kolları imkan dolu. İçinde tavşanların bulunduğu şapkalar seçime doğru, içinde ejderhaların bulunduğu şapkalar ise ikinci tura kalınması halinde iki seçim arasında kullanılacaktır.

        HDP bunları bilmeyecek bir parti değil.

        O zaman bu tavrın "Aktüel" nedeni daha da teşrihe muhtaç oluyor.

        HDP MUHALEFETE BAKTI VE...

        Bana kalırsa HDP altılı masaya ve onun potansiyel aday/adaylarına ilişkin bir güç okuması ve risk analizi yaptı.

        Mansur Yavaş’a destek vermeyeceklerini zaten açıklamışlardı.

        Ekrem İmamoğlu’na olumsuz bakmıyorlardı ancak onun aday olma ihtimali, İmamoğlu’nun etrafını saran yargı muhasarası nedeniyle riskli hale geldi.

        Türkiye’yi farklı bir siyaset kültürü iklimine taşıma noktasında en fazla güvendikleri diğer potansiyel aday Kemal Kılıçdaroğlu konusunda ise, iktidardan değil; muhalefetin içinden gelen çılgınca tepkiler fikir değiştirmelerine neden oldu.

        REKLAM

        HDP KAOTİK MUHALEFET TABLOSUNA ORTAK OLMAK İSTEMEDİ

        “Muhalif” olduğu halde iktidar diliyle sürekli Kılıçdaroğlu’na düşmanlık yapan kitleler, HDP ‘ye perspektif değiştirtti.

        Bu "Muhalif" kitle ve halay başı olan bazı akademisyenler, son bir senedir Kılıçdaroğlu’nun yıpranmasına, gözünün korkmasına ve "Adaylık yarışında ben yokum" demesini sağlamak için çok çeşitli proaktif hamleler içinde oldular.

        Helalleşme çıkışına karşı bileylendiler, başörtüsü ile ilgili adımına nefret kustular, kısacası muhalefetin tabanını yatay olarak büyütmeyi isteyen Kılıçdaroğlu’nun gayet yerinde olan siyaset okumasına çamur atmak için uğraştılar. Altılı masadaki yeni ve oy oranı düşük partilerin hamiliğine soyunmakla itham edip bu tavrın arkasında "Hırs" "Koltuk sevdası" "Oportünizm" gibi pespaye gerekçeler vehmettiler.

        Kısaca muhalefet içi kaotik bir dram yarattılar.

        HDP de bu kaotik muhalefet tablosuna ortak olmak istemedi.

        Yanlış anlaşılmasın, altılı masa üyelerine eleştiri yöneltmeye ve masanın ortak adayı olabileceği sık sık gündeme geldiği için Kemal Kılıçdaroğlu’na saygılı bir dille “Şu kişi aday olursa daha çok oy alabilir” diyenlere hürmetim var, ama maalesef “Kılıçdaroğlu beceriksizdir, üstelik Türk değildir, üstelik Alevidir, bu durum devletin kuruluş genetiği ile örtüşmez” gibi kabul edilemez yaklaşımlarla davranan nevzuhur mahfillere saygım yok. Çünkü bu kesimler bilerek-bilmeyerek Tayyip Erdoğan’ın isteklerini yerine getirmiş oldular: Altılı masanın enerjisini sönümlendirmek ve potansiyel adayını seçim kampanyasına başlamadan "Başarısız" ilan etmek. İktidarın ekmeğine yağ sürmek için yarışma düzenlenseydi birinciliği alırlardı.

        REKLAM

        Hoş iktidardan aldıkları aferinler de eksik olmadı.

        HDP’nin muhalefet içi rekabeti çirkin bir boyuta taşıyan, bir yandan altılı masa düşmanlığı yapan bir yandan da HDP’yi "Tehlike’ olarak kodlayan bu siyaset tefecilerinin kaldırdığı tozdan etkilenerek kendi adayını çıkarma gereği duyduğunu düşünüyorum.

        Altılı masa üyesi partiler ise "Seçim sonrası nasıl yöneteceğiz" kısmına o kadar odaklandılar ki, masanın stabilitesini sarsacak gelişmeler yaşandığını görmüyor ya da görmek istemiyorlar.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar