Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Teknolojik gelişmeler, dijitalleşme ve sosyal paylaşım ağlarında oluşturduğumuz ID’ler hayatımızı çok değiştirdi.

        Hayatın her alanında teknoloji var, internet var, daha fazla iletişim olmasa bile daha fazla etkileşim var. Instagram'a bir story atmadan arkadaş buluşması imkansız. Düğününden, fasılından, tatilinden, nasıl zayıfladığınla ilgili before-after ‘reels’leri paylaşmayanı dövüyorlar.

        Gelgelelim bu ‘etkileşim’ ve ‘iletişim’ en lazım olduğu anda yanımızda değil.

        Ölüp ölmeyeceğimizin tamamen müphem olduğu anlarda, tamam mı devam mı meselesinin mukadderata kaldığı o anlarda tamamen yalnızız.

        Hayatı yaşarken her anına eşlik edip her lüzumsuz detayı etrafa iletebildiğimiz geniş zamanlarda elimizin altına olan cihazlarımız, ölürken yanımızda değil.

        Edebiyat yapmıyorum, dümdüz, teşbihsiz, mecazsız söylüyorum: Çünkü yoğun bakım odasında telefon yasak.

        “Yoğun bakımda telefonu naapıcan 'ölüm story'si mi atıcan?” diyenler buraya kadarki kısmı hiç anlamamış. Aramızdan ayrılıp 'snap chat'lerine dönebilirler.

        Şunu söylüyorum: Yoğun bakım servisleri insanların bazen entube halde, bazen parmağını kıpırdatamayacak kadar perişan durumda olduğu yerler. Aynı zamanda pek çok kez hayata veda edilen yerler. Sevenlerinize son sözünüzü söyleyemeden, geride bıraktıklarınız hakkında yığınla endişe yaşayıp sonra öldüğünüz yerler.

        REKLAM

        Ve özellikle Covid salgını döneminde uzay kapsülü gibi bir giysi giyerek yanınıza girebilen hemşirenin doktorun personelin görev tanımında ailenizden herhangi birini arayıp telefonu elinize tutuşturmak gibi bir madde yok. Akıllarına da gelmez. Ayrıca zaten yasak. Kişisel verilerin korunması kanunu buna engel, hasta mahremiyetini ihlalden sorumlu tutulurlar.

        Gözünüzün önüne geldi mi?

        Sizin gözünüze gelmese de Covid-19’un patır kütür insan öldürdüğü son iki yıl içinde pek çok ailenin başına geldi.

        Ayrıca aslında Covid’e gerek yok, insanlar artık hep yoğun bakımda ölüyor.

        Sağlık alanındaki gelişmeler son ana kadar yaşatma çabasını gerekli ve mümkün kılıyor. Bunun iyi tarafı, köprüden önceki son çıkışı yakalayıp hayata dönme imkanlarının artması. Kötü yanı, ailen ve sevenlerinle başında Yasin okunurken, vasiyetini yapıp , borçlarınla ilgili talimatları verip gitme koşullarının ortadan kalkması.

        Benim başıma kayınpederimin tam 40 gün yoğun bakımda yatıp sonra vefat ettiği 2019 yılında geldi.

        Ağır böbrek hastasıydı, derken tek tek organları iflas etti.

        Bulaşıcı hastalık olmadığı için bir aile ferdinin sadece on dakikalığına yanına girmesine izin veriliyordu. Ama ağır hasta olduğu için evlatları yanına geldiğinde onun aklı başında olmuyordu. Onun aklı başında olduğunda ise etrafında kimse olmuyordu.

        Hepimiz travmatize olduk, ama kızı için durum çok daha başkaydı. Babasına veda edemediği için post travmatik stres bozukluğuna bağlı hastalıklara yakalandı, uzun bir süre kendine gelemedi.

        Sanırım bu yüzden, epey bir zaman önce koruyucu aile sistemiyle ilgili bir çalıştay sonrası verilmiş bir davette tanıştığım halk sağlığı alanında doktora yapmış Esma Kabasakal’ın projesini duyduğumda ister istemez etkilendim ve "Ne kadar doğru bir düşünce" dedim.

        REKLAM

        Esma Hanım, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde öğretim üyesi.

        Covid-19 nedeniyle hastane yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların arasında sağlık durumu anlık değişen, iyileşmeye de vefat etmeye de bir adım uzaklıkta bulunan pek çok hasta görmüş Esma Kabasakal.

        HASTA MORAL MOTİVASYON KAZANDIĞI İÇİN HAYATA DÖNEBİLİYOR

        Her iki durumda da, hastaların aileleri ile iletişim kuramamalarının üzücü sonuçları olduğunu fark etmiş. Hasta birey ve aile açısından yoğun bakım sürecini destekleyecek bir proje geliştirmiş. Adı “Yoğun bakım hastalarına yönelik olarak aile etkileşim projesi”.

        Esma Hanım’ın tespit ettiği şey aslında özetle şöyle: Hasta için ailesinden alacağı ve onlara ileteceği mesaj durumu iyiye gidecek ise bunu hızlandırıyor, geri dönüşsüz bir yola girilmişse de hastanın huzur içinde ölüme yürümesini sağlıyor.

        Bir proje ekibi oluşturarak hasta ve aile etkileşimini mevcut imkanlarla, akut döneme özgü ve yasal mevzuata uygun şekilde çözmeye çalışmış Kabasakal.

        Projenin önerdiği çözüm özetle şöyle: Tarafların onayları alındıktan sonra hasta yakınlarının hazırladığı videolar içerik kontrolü açısından ruh sağlığı alanında çalışmakta olan akademisyen ve proje ekibi tarafından inceleniyor. Çünkü yakınlar istemeden hastayı destabilize edecek, durumunu daha da zorlaştıracak içerikler kaydetmiş olabilir ve kaş yapayım derken göz çıkarma durumunun da önünde geçilmesi gerekir. İnceleme sonucu olumluysa, hastanın videoyu izlemeye istekli olduğunu beyan etmesinin akabinde proje kapsamında eğitilmiş yoğun bakım hemşiresi kaydı hastaya izletiyor. Hastanın aktarmak istediği mesajlar not edilerek, hasta yakınlarına aktarılıyor.

        REKLAM

        Proje halihazırda 50 kişilik gruplarda denenmiş ve halen devam ediyor. Yoğun bakım hastalarının anlık iyi oluş düzeylerinin arttığı, hem hastada hem de hasta yakınlarında anksiyete düzeylerinin azaldığı ön bulguları elde edilmiş. Esma Hanım “İşin doğrusu çok anlamlı geri dönüşler aldık” diyor. “Oksijen saturasyonu 30'a düşmüş artık kendini bırakmış yaşlı hastamız entube olur diye beklenirken, yakınlarıyla iletişim kumasının akabinde iyileşti ve taburcu oldu”.

        HASTA VE YAKININA VEDA EDEBİLME İMKANI VERMENİN DEĞERİNE PAHA BİÇİLMEZ

        Anneleri, babaları yoğun bakımda vefat eden kişiler ise o son anlarda mesajlarını iletebildikleri ve müteveffanın son sözlerini duyabildikleri için hala teşekkür ediyorlar diyor Esma Hanım.

        Basit gibi görünse de aslında değerli bir çaba. Çünkü söz konusu meseleyi “Verelim yoğun bakım hemşiresinin eline bir cihaz, Whatsapp’tan Facetime’dan görüntülü konuşma ayarlasın” diye çözmek akla uygun gibi gelse de, ilgili yasal ve etik mevzuat, hasta mahremiyetini koruma sorumluluğu açısından mümkün değil. Özel hastanelerde bu sorun dünya çapında dijital altyapısı ve hasta psikolojisiyle ilgilenen yeterli personel sayısı bulunan kimi mutena hastane örneklerde olduğu gibi kendiliğinden çözülüyor olabilir, ama burada hedef devlet hastanelerine bu uygulamayı getirmek.

        Proje Sağlık Bakanlığı'na bağlı etik kuruldan onay almış. İnşallah desteklenir, yolu açık olur ve devlet hastanelerinde yaygınlaşır.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar