Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de yaşamak aslında hiçbir şeye şaşırmamak anlamına gelir ama yine de şaşırma duyguma engel olamıyorum.

        İnanamadım… Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’a “Veba Geceleri” romanında geçen bir pasajdan ötürü “Atatürk ve Türk bayrağına hakaret”ten soruşturma açılmış. Pamuk savcıya gidip sorguya çekilmiş!

        Evet, o roman çıktığında özellikle kendine ulusalcı, Atatürkçü veya Kemalist diyen yayın organlarında “Kolağası Kamil” karakterinden hareketle saçma sapan haberler çıkmıştı.

        Hatta ben de o zaman bu konuda bir yazı yazmıştım. Pamuk’un bana ve Rasim’e Atatürk ile ilgili söylediklerinden alıntılar yapmış, Atatürk’ün Türkiye’ye gösterdiği Batı rotası olgusunu çok önemsediğini ifade etmiştim. O yazıyı okumanız için buraya koyuyorum…

        Fakat o dönemki saçma haberlerin orada kaldığını düşünüyordum. Soruşturma açılması, sonra takipsizlik verilmesi ve son olarak takipsizliğe itiraz üzerine nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce bu kararın bozulması ve yargılama talep edilmesi… Bütün bu utanç verici süreçleri yeni öğrendim…

        Şimdi Orhan Pamuk sadece yazdığı “Veba Geceleri” romanı nedeniyle yeniden sorgulanacak, sonra muhtemelen mahkeme süreçleri olacak vs… Baştan sona rezalet…

        REKLAM

        Türkiye’nin Nobel ödüllü tek edebiyatçısı yalnızca romanında verdiği yaratıcı örneklerin sığ zihinlerce yorumlanması yüzünden “Atatürk’e ve Türk bayrağına hakaret” gibi uydurma bir suçlamadan yargılanacak…

        PAMUK’A EZİYET ETME FIRSATINI KAÇIRMAMIŞLAR

        Mevcut devlet rejiminin dörtlü ideolojik koalisyonunun ulusalcılık ayağı Orhan Pamuk’a eziyet etme fırsatını kaçırmamış anlaşılan…

        Bu köşede sıklıkla yazdığım bir şey var: Mevcut siyasal sistemimiz milliyetçilik-muhafazakarlık-ulusalcılık-İslamcılık dörtgeninin üzerine oturmuş bir rejim.

        Bu dört siyasal ideolojiden sadece birinin ya da ikisinin mevcut rejimin resmi ideolojisini teşkil ettiğini söylerseniz yanılırsınız. Benden bahsettiği bir yazısında Fatih Altaylı da bu yanılgıya düşmüştü…

        Sadece muhafazakarlık ve İslamcılık değil aynı zamanda hem milliyetçilik hem de ulusalcılık doktrini de resmi devlet ideolojilerinden biri. Devlet yapılanması içinde bu 4 politik akım bir koalisyon kurdu.

        FAZIL SAY'I KUTLUYORUM

        Orhan Pamuk’un Atatürk’e ve Türk bayrağına hakaret ettiği gibi olmayan bir olgunun peşinden koşanlara sesleniyorum...

        Ne yapacaksınız? Orhan Pamuk’u da Osman Kavala’nın yanına hapse mi göndereceksiniz?

        Utanç verici bir şey bu…

        Üstelik maalesef gördüğüm kadarıyla dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say dışında hiç kimse de bu rezalete tepki vermedi. Say’ı yürekten kutluyorum. Kendisi Kemalist çizgide bir sanatçı olmasına rağmen çok net ve gür bir tepki koydu. Zira bu yapılanın Türkiye’yi rezil etmekten başka işe yaramayacağını da bilen insandır Fazıl Say.

        MADAME HAYAT

        Türkçesi “Hayat Hanım” olarak bu ay içinde yayınlanacak olan “Madame Hayat” isimli romanıyla 2021 senesinde yurtdışında inanılmaz bir başarı elde eden Ahmet Altan hapisten çıktı da onun cezaevindeki yerini Orhan Pamuk’la mı dolduracaksınız?

        REKLAM

        Türkiye’nin dünya çapında başarı elde edebilmiş ve halen hayatta olan iki büyük edebiyatçısı var… Biri Nobel almış ve aldığı Nobel’den sonra kariyerini daha da yükseltmiş bir isim, evrensel bir edebiyat markası olan Orhan Pamuk…

        Diğeri de daha geçen hafta “Femina 2021- En İyi Yabancı Roman” ödülünü ilk kez Türkiye’ye getirme mutluluğunu bize yaşatan Ahmet Altan.

        EN PRESTİJLİ EDEBİYAT ÖDÜLLERİNİ ALMAYA GİDEMEYEN BİR YAZAR

        Fransa’nın en itibarlı edebiyat ödüllerinden biri olan “Femina ödülü” ilk kez bir Türk sanatçı olarak Ahmet Altan’a verildi ama ödülünü almaya Paris’e gidemedi Ahmet Bey. Çünkü hala yurtdışına çıkış yasağı var...

        O Ahmet Altan ki, Ağustos-Eylül 2016 ortamında tutuklanacağını yani bir sabah evinden, sıcak yatağından alınacağını bildiği ve bir Avrupa şehrine yerleşmesi için önüne kırmızı halı serildiği halde yurtdışına kaçmamış, Türkiye’den kaçmak gibi bir davranışı onursuzluk saymış bir isim.

        Şimdi 5 sene hapis yattıktan sonra mı yurtdışına kaçacak?

        Bu yasak anlamsızlıktan başka bir anlam içermiyor.

        Bırakın Ahmet Altan, bari Femina ödülünden sonra muhtemelen bu ay içinde alacağı Medicis ödülü için Paris’e gidebilsin.

        Daha önce de Andre Malraux, Geschwister Scholl ve Andre Barbato ödülleri kazandı ve onları da almaya gidemedi. Bırakın artık…

        Tam da Cumhuriyet’in yüzüncü yılında 2023 Edebiyat Nobel’ini Ahmet Altan kazanırsa- ki neden olmasın- ödülünü almaya İsveç’e gitmesine de izin verilmeyecek mi?

        Hakikaten yeter…

        Fransa’nın ve İngiltere’nin en önemli edebiyat eleştirmenleri Altan’ın “Hayat Hanım” adlı eserini coşkuyla karşıladılar. Ben o değerlendirmeleri okurken bir Türk olarak gurur duydum.

        Altan bir siyasi mahkum olduğu için değil tıpkı Pamuk gibi çok büyük bir edebiyatçı olduğu için bu ilgi. Yoksa siyasi mahkum olan çok insan var, bu fırsattan istifade eserler yazıyorlar ama hiçbir itibar görmüyorlar.

        Bu derece üst düzey edebiyat otoritelerinden Orhan Pamuk’tan sonra böylesine övgü alan ikinci Türk yazarı da Altan.

        Şunu unutmayalım…

        Türk olmak ve Türkçe konuşmaktan gurur duymak Orhan Pamuk ve Ahmet Altan gibi büyük yazarlara, İsmet Özel gibi büyük şairlere sahip olmamızla mümkün olacak bir şeydir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar