Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pazar akşamı Habertürk TV’de Kübra Par’ın moderatörlüğünde Prof. Dr. Ateş Kara ile 3 saate yakın aşı konuştuk. Program inanılmaz izlendi. Hem yayın esnasında hem sonrasında sorular adeta yağdı. Telefonum hala susmuyor.

        Ateş Hoca’ya aklımıza gelen her şeyi sormaya gayret ettik. Gördüğüm kadarıyla aşı ile ilgili merak edilen hususlar birkaç temel konuda odaklanmaya devam ediyor.

        Bu yazıda hem Kara ile o akşam konuştuklarımızdan önemli bulduklarımı hem de Sağlık Bakanlığı'ndan aldığım son bilgileri sizinle paylaşacağım.

        Önce bir süredir çok tartışılan ‘Neden Çin aşısı’ meselesi… Malum ‘Çin malı’ diye bir kavram var, pek de iyi çağrışımlar yapmıyor. O nedenle ‘Çin aşısı’ denince insanlarda bir güvensizlik görüyorum.

        Aşılarla ilgili ön siparişlere bakınca da tuhaf bir durum olduğunu söylemem gerekir. Gelişmiş ülkelerin tümü çok büyük oranda Alman-ABD üretimi Pfizer-BionTech ve Amerikan Moderna’ya yöneldiler. İngiliz Oxford Astro-Zeneca ve Belçikalı Janssen de sipariş ettiler.

        Avrupa Birliği 300 milyon Pfizer-BionTech satın aldı. ABD 100 milyon, İngiltere 40 milyon sipariş verdi. Keza Moderna’da da durum farklı değil. ABD bu firmadan 100 milyon sipariş etti. AB ise 160 milyon.

        Halbuki Çin aşısı Sinovac’ın temel alıcıları Türkiye, Brezilya, Şili, Endonezya, Filipinler. Buna bakınca da insanın aklına bir ‘bon pour l’orient’ durumu mu var sorusu geliyor…

        Bu soruyu canlı yayında Ateş Kara’ya da, güvendiğim başka bilim insanlarına da Sağlık Bakanlığı'na da sordum.

        Sonuç: Güvenilirlik ve etkinlik ile ilgili araştırmaların sonuçlarını kıyasladığımızda bu aşılar birbirine çok yakın sonuçlar veriyor. Sinovac’a haksızlık etmeyelim.

        Batı’nın Batı menşeili aşıları tercih etmesinin sebebi bu aşıların Sinovac’tan üstün olması değil, politik ve ekonomik dengeler açısından Çin’den alım yapmayı tercih etmemiş olmaları gibi görünüyor.

        ABD-Çin arasında giderek artan bir rekabet varken ve ABD kendi aşısını geliştirmişken Çin’den alması zaten beklenemezdi. Keza Avrupa için de benzer bir durum söz konusu.

        Kısacası Sinovac konusunda başta yaşadığım tereddütleri bilim insanları ile konuştuktan sonra bir kenara bıraktım. Aşıları ülke ismi ile anmak oryantalist bir yaklaşım, bu doğru değil.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Sinovac daha maliyetli ama Pfizer daha pahalı

        Sinovac daha maliyetli ama Pfizer daha pahalı
        0:00 / 0:00

        Aşıların etkileri arasında pek bir fark yoksa neden biz ağırlığı neredeyse tamamen Çin’den gelen aşı olan Sinovac’a verdik?

        Sağlık Bakanlığı'nın verdiği bilgiye göre Sinovac daha maliyetli ve üretimi zor bir aşı. Pfizer BionTech ise daha kolay üretilebilen yeni nesil aşılardan. Ancak Pfizer BionTech’in üretim maliyeti çok daha düşük olmasına rağmen daha pahalı fiyat teklifi veriyormuş.

        Aşı olanların kaydı nerede tutulacak? HES kodu gibi bir uygulama olacak mı?

        Aşı olanların kaydı nerede tutulacak? HES kodu gibi bir uygulama olacak mı?
        0:00 / 0:00

        Her şey planlandığı gibi giderse yılbaşı gelmeden aşılanma başlamış olacak. Peki aşı olanların kaydı nerede tutulacak? HES kodu gibi bir sistem olacak mı? Bir süre sonra AVM’lerde vs aşı kaydı sorulacak mı?

        Burada bir algı yanlışını düzelteyim. Aşı etrafı değil yalnızca aşılananı koruyor. Dolayısıyla aşılanan kişi yine de virüs alabilir kendi hastalanmasa bile bulaştırabilir. O nedenle aşı maske yerine geçmiyor.

        Sağlık Bakanlığı aşılananları kendi aşı kayıt sistemine işleyecek, e-nabıza yükleyecekmiş. Ancak HES kodu gibi bir sistem olmayacak.

        Devletin aşıyı teşvik etmesi için bir öneri

        Devletin aşıyı teşvik etmesi için bir öneri
        0:00 / 0:00

        Devlet bireye aşı olmayı dayatmamalı. Bu karar yalnızca bireyi ilgilendiriyor. Ancak o birey Covid pozitif ise tedavisini devlet üsleniyor.

        Bence herkese yetecek kadar aşı miktarına ulaşıldığında devlet aşılanmayı teşvik etmek için Covid tedavisinin maliyetinin bir bölümünü vatandaşa bırakabilir.

        Emin olun böylece insanlar zorunlu olmadan koşa koşa aşılanır.

        Fatih Altaylı'ya destek

        Fatih Altaylı'ya destek
        0:00 / 0:00

        Fatih Altaylı koronavirüs ve aşı konusunu en yakın takip eden ve yazan gazetecilerin başında geliyor.

        Pazar akşamı yaptığı programda aşı ile ilgili kurulan saçma sapan komplo teorilerinden yakınıyor, teşvik etmek için canlı yayında aşı olmaya varım, diyordu.

        Bence bu çok güzel ve faydalı bir öneri. Ben de varım. Şayet Altaylı davet ederse seve seve Teke Tek’e gelir, Onunla birlikte canlı yayında aşı olurum.

        Öte yandan Fatih Bey toplumumuzda yaygınlaşan aşı düşmanlığının dinci kaynakları olduğu kadar laikçi kaynakları olduğunu da görüyordur eminim. İki tarafın yobazları da ülkemiz için tehdit.

        Özellikle seküler kesimde Sol-Kemalist kimi yazarların paranoyaları yüzünden yayılan bir aşı ve bilim düşmanlığı da var son dönemde.

        Yani bağnazlığın İslamcısı Atatürkçüsü yok. İki taraftan da aşı ile ilgili insanların aklını karıştıracak uydurma teoriler üretiliyor. Olay anti-emperyalizme bağlanıyor.

        Maalesef bir tarafta dinci öbür tarafta solcu saçmalıklarla aşı emperyalizmin ve kapitalizmin dayatması gibi lanse ediliyor. Bu kara propagandaları ciddiye alan azımsanmayacak sayıda insan var. Bu yüzden belki de birçok kişi vefat edecek.

        Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel: Taciz iddialarından haberim yoktu, o kişiyi tanımıyorum

        Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel: Taciz iddialarından haberim yoktu, o kişiyi tanımıyorum
        0:00 / 0:00

        Cumartesi günkü yazımda Ümraniye CHP Gençlik Kollarında yaşandığı ileri sürülen taciz skandalı ile ilgili son gelişmeleri yazmıştım. Tacize uğradığını söyleyen 20 yaşındaki D.A.’nın şikayeti nihayet iş basına yansıyınca işleme kondu. Hem temmuzda yaptığı savcılık başvurusu üzerine geçen Cuma dava açıldı hem de taciz ile suçlanan ve halen Kartal Belediyesi Özel Kalemde çalışan kişi görevinden uzaklaştırıldı.

        Olayı gündeme getirdikten sonra yazdığım bu son gelişmeler üzerine Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel aradı.

        Şunları söyledi: "Nagehan Hanım bu şahsın böyle bir suçlama ile zan altında olduğunu bilmiyorduk. Kendisini tanımıyorum, olaydan sonra bizde çalışmaya başlamamış, 2-3 yıldır Kartal Belediyesi özel kalemdeymiş. Ancak özel kalem deyince gözünüzde benimle birebir çalışan küçük bir birim canlanmasın, 20-30 kişinin olduğu bir departman burası.

        Biz basına bu tip suçlamalar yansıyınca olay aydınlanana kadar kendisini görevden uzaklaştırdık."

        Ümraniye Belediyesi çatısı altında Gençlik Kolları yöneticisi yine Gençlik Kollarında çalışan 20 yaşında bir genç kadına taciz ettiği suçlaması ile karşı karşıya kalıyor. Olaydan Ümraniye İlçe Başkanı'nın haberi oluyor, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun haberi oluyor. Kaftancıoğlu o genç kadını arayıp olaya müdahale ediyor, o kişiyi Ümraniye Belediyesi'nden uzaklaştırıyor.

        Ancak Kartal Belediye Başkanı'nın söylediğine göre bu olaylardan Kartal Belediyesi'nin haberi olmuyor. Açıkçası hal böyle ise CHP içinde çok ciddi bir iletişim sıkıntısı var demektir. Böyle bir olay üzerine görevden uzaklaştırılan şahsın Kartal Belediyesi'nde çalıştığı bilinmiyor mu? Bilinmiyorsa bu büyük zafiyet, biliniyorsa demek ki taciz suçlaması pek de ciddiye alınmıyor ki çalıştığı diğer belediyenin haberdar dahi edilmesinin gereği duyulmamış…

        Nereden bakarsanız bakın fotoğraf dökülüyor sevgili okurlar. Bu olay kadına taciz konusunda duyarlılığın minimum düzeyde olduğunu kanıtlıyor.

        Sanmayın ki bu sadece CHP’nin meselesi…. Nereye baksanız tablo aynı…

        Diğer Yazılar