Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bu akşam aklımda yazı yazmak yoktu. Ancak… O, önce inanmakta zorlandığım, birkaç kez teyit ettikten sonra doğruluğuna ikna olduğum haber gelince bir anda oturdum bilgisayarın başına.

Ama hemen yazmaya başlayamadım. Önce 3 yıldır annelerini bekleyen Aslı ve Mehmet Ali’yi aradım. Heyecanlarını paylaştım. Sonra Ahmet Altan’ın avukatı Veysel Ok ile konuştum.

Öyle bir savunma yaptı ki Altan. O’nun ne kadar büyük bir edebiyatçı olduğunu zaten yazmaya gerek yok ama ancak babası Büyük Usta Çetin Altan’ı da aşabilmiş bir edebiyat virtüözü, kendini 3 yıl boyunca her biri birer sanat eseri olan edebi metinlerle savunabilir. İçeriğine katılalım ya da katılmayalım, Savcıya hitaben yazdığı metinde Altan’ın kalemindeki kudreti kimse inkar edemez.

Bu tahliyeler sayesinde Türkiye kazandı. Kararlarda en büyük faktörün yargı paketinin yarattığı atmosfer olduğunu düşünüyorum.

EREN ERDEM’İN TAHLİYESİ DE DOĞRU BİR KARAR

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin özgürlükçü tavır yönünde ısrar etmesini ayakta alkışlıyorum. Bu konuda doğru yerde duran hem Yargıtay hem de Anayasa Mahkemesi üyelerini tebrik ediyorum.

Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül de son yargı paketi konusunda çok titiz davranarak tutuksuz yargılamanın önünü daha da açacak gibi görünüyor. CHP’li Eren Erdem’in tahliyesi de çok doğru bir karardı.

Ancak maalesef Altan ve Ilıcak’ın cezaevinde bulundukları 3 yılı aşkın süre zarfında kalplerin nasıl mühürlenebileceğini de gördük.

Yeri geldi mi tutuklu yargılamadan ve yargıdaki adaletsizliklerden şikayet edenler, benzer mağduriyetleri yaşamış olanlar Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın içeride kalması için ellerinden geleni yaptılar.

ONLARIN KAMUOYU BASKISI OLMASA…

Onların kamuoyu baskısı olmasa bu tahliye kararları çok daha önce çıkabilirdi. Hatta öyle bir atmosfer yarattılar ki Altan ve Ilıcak’ın cezaevinde olduklarını hatırlatmak bile başlı başına lince uğramak için bir sebep haline geldi.

Yani bu dava aslında ülkenin turnusol kağıdı oldu. Herkesin yalnızca kendisi için çırpındığına, kimsenin derdinin özgürlük ve hukuk olmadığına şahit olduk.

Bu ülkede prensipler üzerinden mücadele etmenin neredeyse imkansız olduğunu bize çok kötü bir şekilde gösterdi Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak örneği…

Neyse ki nihayet dün akşam itibarı ile özgürlüklerine kavuştular.

Bundan sonra sırada Osman Kavala ve Mümtaz’er Türköne var. Bu davalardan bahsedilirken Türköne’nin ismi sırf ülkücü kökenli olduğu için neredeyse hiç zikredilmiyor. Bu büyük bir adaletsizlik.

Osman Kavala’nın da bunca zamandır tutuklu olması bir hukuk garabeti. Duruşması 24-25 Aralık’ta. Avukatı İlkan Koyuncu ile görüştüm. Öncesinde AİHM kararı bekleniyor, Şayet çıkarsa etkisi olabilir. AİHM kararı çıksa da çıkmasa da yeni yargı paketinin tesis etmek istediği iklim hakim olsa ve Osman Kavala da tahliye edilse...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar