Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biz köşe yazarları meteoroloji uzmanlarına benziyoruz. Meteorologlar ellerindeki verilerle objektif hava tahmini yaparlar. Yağmur mu yağacak, güneş mi çıkacak, nesnel biçimde ortaya koymaya çalışırlar.

        Kendi tercihlerine göre yağmurlu, karlı ya da güneşli, sıcak havaya sempati duyabilirler. Objektif tespitler ve teşhisleri belirttikten sonra bu tercihlerini açıklamalarında sakınca yoktur. Ancak… Objektif tespitler ile subjektif görüşler ve istekler birbirine karıştırılırsa sorun başlar. O durumda insanlar o meteoroloğun sözüne değer vermez ve ne derse desin itibar etmez.

        ÖLÇÜ TAMAMEN KAÇMIŞ DURUMDA

        Türk medyasında hem iktidar hem muhalefet hem de sözde anaakım tarafı bu bahsettiğim ölçüyü tamamen kaçırmış durumda. Vaziyet nasıl toparlanacak onu da bilmiyorum. Milletin ilikleri soğuktan donuyor ama birileri hava güneşli diye yazıyor. Öte yandan güneşli ve sıcak hava varken de başka birileri kar fırtınalarının olduğunu yazmaktan çekinmiyor. Türk medyasının hali bu.

        Ben, bilindiği üzere siyasi tavrı açık ve şeffaf bir köşe yazarıyım. Kimileri gibi sürekli ikili-üçlü oynayarak, kazanan kim olacaksa bekleyip, ona göre tavır almam.

        OBJEKTİF TESPİT YAPMAK ZORUNDAYIZ

        31 Mart seçimlerinde, tıpkı 24 Haziran seçimlerinde açıkça Erdoğan’ı desteklediğim gibi İstanbul’da Binali Yıldırım’a, Üsküdar’da Hilmi Türkmen’e ve belediye meclisinde de AK Parti’ye oyumu attım. 29 ve 30 Mart günü Habertürk’te çıkan yazılarımda da bütün okurlarıma Başkan Erdoğan’ı ve AK Parti’yi desteklemenin neden doğru olacağını somut örneklerle izah ettim.

        Güneydoğu’da yaşayan Kürt yurttaşlarımız da benimle aynı şeyleri düşünüyorlarmış ki bölgedeki sandıklarda ikinci bir 7 Haziran travmasını AK Parti’ye yaşatmadılar. Bence özgürlüklerin ilerlemesi açısından çok doğru yaptılar. Kürtlerin geleceği için isabetli tavır budur.

        BENİM OYUM YILDIRIM’A AMA İMAMOĞLU’NA DA HAKSIZLIK YAPMAM

        Ben İstanbul’u Binali Yıldırım’ın çok daha iyi yöneteceğine inanıyorum. Yarın seçim olsa yine Yıldırım’a atarım. Ama bu durum oy vermediğim Ekrem İmamoğlu’na dair objektif tespitlerimi ifade etmemi engellemez. İmamoğlu’na haksızlık da yapmam. Hiçbir zaman da yapmadım. Birilerinin uydurduğu gibi seçim öncesi –İmamoğlu niteliksiz biri- diye bir ifade asla kullanmadım.

        YSK mazbatayı kime verirse versin İmamoğlu çok büyük bir siyasal başarı elde etti. Dünkü yazımda bu başarıyı nasıl elde ettiğini de ifade etmeye çalıştım. Ayrıca kafa kafaya giden seçim gecesindeki krizi mükemmel yönetti. Evet artık yeni bir siyasi aktör doğmuştur ve eğer büyük hatalar yapmazsa İmamoğlu muhalefetin 2023 Başkanlık adayıdır. Bunlar övgü değil, nesnel teşhisler...

        EKREM BEY’İN YANLIŞLAR ZİNCİRİ

        Fakat aynı İmamoğlu’nu son 36 saattir izliyorum ve gözlerime inanamıyorum. Adeta bir çuval inciri berbat ediyor Ekrem Bey. Herkesin takdir ettiği olgun tavrını hızla siliyor.

        1) Binali Yıldırım’ı eleştiren siz değil miydiniz?

        İlk büyük yanlışı, sanki seçim gecesi “Kazandım” dediği için Binali Yıldırım’ı en ağır şekilde eleştiren kendisi değilmiş gibi YSK sonuçları açıklamadan, sosyal medyadan kendini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilan etmesiydi.

        2) Gümrükten mal mı kaçıyor, bu neyin telaşı?

        İkinci büyük yanlışı ise Anıtkabir ziyaretinde Anıtkabir komutanlığının uyarılarına rağmen anı defterini “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” olarak imzalamasıdır. Milli Savunma Bakanlığı haklı olarak bu tuhaf tavrı üzerine İmamoğlu aleyhine bir açıklama yaptı. Sanırım CHP il ve ilçe teşkilatları ile CHP medyası Sayın İmamoğlu’nu gaza getirerek bu vahim hataları yapmaya itiyor.

        Ekrem Bey’den hem kendi siyasi istikbali hem de Türk demokrasisinin sıhhati adına ricam, bu aceleciliği ve yanlış hareketleri bırakması ve bir an önce 31 Mart gecesi ile 1 Nisan sabahındaki sağduyulu tavrına dönmesidir. Unutmayalım, YSK mazbatayı İmamoğlu’na ya da Yıldırım’a verene kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal.

        Bu tuhaf çıkışlar İmamoğlu’nun çok başarılı olan kriz yönetimine taban tabana zıt olan son derece amatörce tavırlar. Ne oldu da İmamoğlu bir günde böyle değişti ve Türkiye’de devrim yapmış havalarına girdi anlamıyorum…

        3) Bu dayanaksız suçlama gerginlik üretmekten başka ne işe yarar?

        Yalnızca bu kadarla kalsa… Üçüncü büyük yanlışı da “İstanbul Belediyesinde dosyalar kaçırılıyor” gibi 2019 koşullarında son derece saçma ve gerginlik üretmekten başka işe yaramayan açıklamalar yapmış olması.

        CHP’nin küçük bir parçasını oluşturan fanatik tribünlerine oynayan bu sert ve anlamsız açıklamalardan ne Türkiye’ye ne de size fayda gelmez. Vazgeçin bunlardan Ekrem Bey.

        Bu devirde her şey dijital imza ile atılırken bu açıklamalar komik. Kendinizi, CHP örgütlerinin Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe teşebbüsü esnasındaki psikolojisine mi kaptırdınız?

        KILIÇDAROĞLU, İMAMOĞLU’NU UYARMIŞ

        Açıkçası anlayamadım bu dönüşü ve CHP’nin içindeki havayı merak edip Kemal Kılıçdaroğlu’na çok yakın olan iki CHP’li kaynağıma İmamoğlu’nun son 36 saati ile ilgili kanaatlerini sordum.

        İkisinden de aynı bilgiyi aldım: Kemal Bey, İmamoğlu 2 Nisan akşamı Ankara’dan dönerken uçakta kendisini ortamı gerginleştirici açıklamalar yapmaması yönünde uyarmış.

        CHP içinde etkili bir konumda olan kaynağım, Ekrem Bey’in Ankara’ya gitmesini bile yanlış bulduğunu ifade etti. Benim yukarıda saydığım üç davranışın da çok hatalı olduğunu ve ters tepeceğini kabul etti.

        İKTİDAR DA MUHALEFET DE YSK’YA GÜVENMELİ

        Ben, YSK Başkanı Sadi Güven’in itibarlı ve tarafsız bir hukukçu olduğuna inanıyorum. Bunu da yeri geldiğinde hep ifade ettim. 2017 ve 2018 seçimlerinde bence Güven’e haksızlık edildi.

        Ekrem Bey de YSK’ya çok güvendiğini söylüyor. O zaman mazbatayı alana kadar beklemeyip de neden fiili durum yaratarak kendini Başkan ilan ediyor?

        Hem iktidar hem de muhalefet YSK’ya güvenmeli. Elbette itirazlar edilecek. Hatalar varsa düzeltilecek. Yeniden sayımlar yapılacak. Bu bağlamda İstanbul il seçim kurulunun sayımı durdurması asla doğru değil. Şeffaf biçimde hatta canlı yayında ve tüm parti temsilcilerinin de huzurunda yeniden sayım yapılmalı ve tüm şaibeler ortadan kalkmalı.

        Zaten en geç 13 Nisan 2019’a kadar sonuçlar netleşecek ve açıklanacak. YSK mazbatayı kime verirse Başkan odur. Herkes sakin olmalı. Bu gerilim hayra alamet değil.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar