"Mezartaşımızı okuyamaz hâle geldik" diye ağlamayı bırakın! Artık bildiğimiz yazıyı bile okuyamıyoruz!
Seneler boyunca yüzlerce, belki de binlerce yanlış, uydurma ve saçma haberler okumuş ama geçen gün çıkan bir haberdeki büyük hatâları, ardarda devrilen çamları ve cehaletin bu seviyeye geldiğini şimdiye kadar hiç görmemiştim.
Mesele şu: Küçükçekmece Belediyesi, Cennet Sanat ve Kültür Merkezi’nde Yahya Kemal’i konu alan “Son Fasılda Bir Ömür” diye bir sergi açmış ve edebiyat meraklıları şairin “Allah Baki” isimli şiiri ile ilk defa bu sergi sayesinde buluşmuşlar!
Bir haber ajansı da sergiyi baştan aşağı hatalarla dolu halde haber yapıp abonelerine göndermiş ve güzide basınımız bu yanlışlar silsilesini gözü kapalı vaziyette tepe tepe kullanmış!
Ajansın haberinde Yahya Kemal ve “Allah Baki” hakkında “...Bugüne kadar varlığından kimsenin haberdar olmadığı şiiri ...yakın arkadaşı olan o zamanın Londra Büyükelçisi Dürrü Mazhar Payzin’e yazdığı tahmin ediliyor” deniyor ve “Allah Baki”nin Yahya Kemal’in hem eski hem de yeni yazı ile yazdığı metninin görüntüleri de veriliyor...
Dürrü Mazhar Bey hiçbir zaman büyükelçi olmamış, Hariciye Vekâleti’nde Ticaret Dairesi şefliği ile Varna, Milano, Paris, Viyana ve Londra’da konsolosluk ve başkonsolosluk yapmıştı...
İş bununla kalsa, “Bu kadar hatâ kadı kızında da olur” deyip geçecektim ama ardından öyle bir rezalet geliyor ki...
Ajansın ve ilim-irfandan bîhaber basınımızın “Allah Baki” isimli bir şiir olduğunu zannettiği manzume, Dürrü Mazhar’ın mezartaşı kitabesidir!
“Allah Baki”nin yeni harflerle olan görüntüsüne “gözü ile” bakanlar hemen anlayacaklardır: Dürrü Mazhar vefat etmiş, Yahya Kemal’den bir mezartaşı kitabesi yazması istenmiş ve şair isteği yerine getirmiş!
Manzumenin eski ve yeni harflerle olan metnine söylediğim şekilde “gözü ile” bakıp görecek olanlar, eski Türkçe metinde “Allah Baki” diye bir ifadenin bulunmadığını, bu iki kelimenin yeni harfli metnin üzerine kurşun kalemle ama bir başkası tarafından sonradan ilâve edildiğini, hattâ yine o başka kişinin ikinci dörtlüğün altına “Yahya Kemal” ibâresini koyduğunu hemen farkedeceklerdir.
“Allah Bâki” sözü, mezartaşlarının üst tarafına eski devirlerde yazılan ve “ölümsüzlüğün sadece Allah’a mahsus olduğu” mânâsına gelen “Huve’l-baki” yahut “Huve’l-hallâku’l-bâkî” gibi ifadelerin sonradan kullanılmaya başlayan yeni karşılıklarından biridir. Zaten şiirin alt tarafında yine kurşun kalemle ve eski harflerle yazılmış olan “Tam boyu: 37x51”, “Yazı boyu: 34X45” ifadeleri de manzumenin mezartaşı ve altındaki sayıların taşın ölçüsü olduğunu görmesini bilen gözlere apaçık göstermektedir!
ÂKIBETİMİZ FENA, HEM DE ÇOK FENADIR!
Haberden oluk oluk akan cehalet bitmek bilmiyor ki...
Yahya Kemal’in “Allah Baki” isimli bilinmeyen bir şiiri olduğu zannedilen ama manzume falan değil, şairin dostu Dürrü Mazhar’ın mezartaşına nakşedilmesi için aruzun “feilâtün/mefâilün feilün” vezniyle yazdığı kitabe şöyle:
“Dürrü Mazhar bütün hayatında / Vatanın bir hayırlı oğluydu / Devletin hizmetinde yıllarca / Fikri hâlisti, kalbi nurluydu // Genç iken annesiyle zevcesini / Attı bir lâhza bitmeyen yasına / Dâr-ı dünyadan erken ayrıldı / Dürrü mazhar kavuştu Tanrısına”...
Haberi yapanlar eski harfleri okuyamıyorlar, okumalarını da kimse beklemez, âmennâ... Ama meğerse yeni harfleri, yani 94 senedir kullandığımız Lâtin alfabesini de okumaktan ve 60 küsur sene öncesinin Türkçesini anlamaktan bile âciz imişler!
Yeni harfleri bile doğru dürüst sökemedikleri için Yahya Kemal’in Lâtin harfleri ile yazdığı mezartaşı kitabesinin üçüncü mısraında geçen “Devletin”i “Devletinin”, dördüncü mısraındaki “nurluydu” kelimesini “hâreliydi”, altıncı mısradaki “Attı”yı “Kattı”, altındaki “Dâr-ı”yı “Fani”, son mısradaki “Tanrısına” sözünü de “zannımca” diye okumuşlar!
94 senedir kullandığımız alfabe ile yazılmış bir yazıyı okumaktan âciz bir cahilin Yahya Kemal’in manzumesini günümüzün Türkçesine nakletmeye kalkışması hâlinde ne haltlar edeceğini tahmin edersiniz...
Adam kitabenin vefat eden bir diplomat için yazıldığını anlamaması bir tarafa, Türkçe fukarası olduğu için diplomatın ilk ismi “Dürrü”nün “parlak”, ikinci ismi “Mazhar”ın da “erişmiş” mânâlarına geldiğini zannetmiş; ilk mısraı, yani “Dürrü Mazhar bütün hayatında”yı “Bütün parlak hayatında erişmiş”e, “Dürrü mazhar kavuştu Tanrısına” şeklindeki dördüncü mısraı da “Kavuştu bütün parlaklığıyla zannımca”ya çevirmiş!
Güya “Türkçeleştirme” olan bu sefaletteki diğer rezaletleri yazmıyorum...
Küçükçekmece Belediyesi’nin sergi kataloğunu henüz görmediğim ve Yahya Kemal’in kaleme aldığı mezartaşı kitabesinden katalogda nasıl bahsedildiğini bilmediğim için, utanç dolu bu hatâları şimdilik haberi yapıp abonelerine servis eden ajansa mâlediyorum.
Ama şu kadarını söyleyeyim: Bir manzumenin sıradan şiir mi yoksa mezartaşı kitabesi mi olduğunu anlayamayacak ve 94 senedir kullandığımız alfabe ile yazılmış bir metni bile okuyamayacak hâle geldi isek, âkıbetimiz karanlıktır!
Yahya Kemal’in Dürrü Mazhar’ın mezartaşı için kendi elyazısı ile ve hem eski, hem de yeni harflerle yazdığı kitabe. Dürrü Mazhar Payzin.- İşte, Samsun yolculuğunun ardındaki isme ait çok önemli bazı ses kayıtları...2 gün önce
- Çok cahiliz, çoook!1 hafta önce
- Ermenistan ile dostluk hoş ama boş bir hayaldir!2 hafta önce
- 125 sene öncesinin TOGG'u...3 hafta önce
- İşte, gerçek İngiliz Hasta1 ay önce
- Üç devletlûdan üç kitap1 ay önce
- Nurtopu gibi bir merkez sağ parti doğuyor: CHP1 ay önce
- Bu kadına "yazar" demek gerçek yazarlara hakarettir!1 ay önce
- Köfte, diyet ve çiğlik2 ay önce
- Geveledikleri ucuz hakaretleri kendi adlarıyla yayınlamaya cesaret edemeyen ödlekler, Neyzen Tevfik'e musallat oldular!2 ay önce