İkinci Bayezid'in Hamdullah'a yazdırdığı efsane Kur'an 513 sene sonra yayınlandı
Kültür Bakanlığı’na bağlı olan ve başında Prof. Dr. Muhittin Macit’in bulunduğu “Yazma Eserler Kurumu”, Türk Hat Sanatı’nın en önemli ismi kabul edilen ve hayattan 1520’de ayrılan Amasyalı Şeyh Hamdullah’ın 1503’te İkinci Bayezid için yazdığı Kur’an’ın tıpkıbasımını yayınladı. Türk hattatlarının sonraki asırlarda tatbik ettikleri bütün yazı kurallarını içerisinde bulunduran bu eser artık hat meraklılarının ellerinin altında bulunabilecek.
Şeyh Hamdullah Kur’an’ının Fatiha ve Bakara Sureleri’nin yazılı olduğu sayfası.
Topkapı Sarayı” denince hatırımıza önce sarayın hazine dairesindeki kıymetli taşlarla işlenmiş tahtlar, meşhur Kaşıkçı Elması, Topkapı Hançeri, zümrüt askılar ve diğer emsalsiz mücevher gelir.
Ama, sarayda az kişinin ve daha ziyade işin erbâbının bildiği bir başka hazine daha vardır: Kütüphane...
Bu kütüphanede Hazine Dairesi’ndeki mücevherler kadar kıymetli, hattâ bazıları daha da değerli elyazması eserler bulunur. Hükümdarlar tarafından asırlar boyunca servet harcanarak toplanmış olan bazıları minyatürlü bu elyazmalarının çoğu tek nüshadır, yani dünyada başka örnekleri yoktur. Hattından, yani yazısından mürekkebine, kâğıdından cildine kadar en kaliteli malzeme kullanılarak hazırlanmış, tezhipleri yani sayfa süsleri o devrin en önemli sanatçılarına yaptırılmış ve sarayın kütüphanesinde yüzyıllar boyunca muhafaza edilmişlerdir...
İkinci Bayezid.
HERÇEŞİT ELYAZMASI
Kütüphanedeki eserler sadece elyazması kitaplardan ibaret değildir, burada en meşhur sanatçıların eserlerinin yeraldığı minyatür albümlerinden “kaatı” ve “tırnak” vesaire gibi sanat eserlerine kadar dünya kadar obje de mevcuttur.
Kültür Bakanlığı’na bağlı olan ve başında Prof. Dr. Muhittin Macit’in bulunduğu “Yazma Eserler Kurumu”, geçtiğimiz günlerde sarayın bu gizli hazinelerinden birini, 15.-16. asır hattatlarından olan ve Türk Hat Sanatı’nın en önemli isimlerinden olan Amasyalı Şeyh Hamdullah’ın 1503’te İkinci Bayezid için yazdığı Kur’an’ın tıpkıbasımını yayınladı.
Kur’an ile birarada olan ve hattat Prof. Dr. Muhittin Serin’in hazırladığı tanıtım kitapçığındaki önsözler de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Kültür Bakanı Nabi Avcı tarafından yazılmış.
Yazma Eserler Kurumu’nun Başkanı Prof. Dr. Muhittin Macit.
Önce, Şeyh Hamdullah’ın kim olduğundan ve hat sanatımızdaki yerinden kısaca bahsedeyim:
Hamdullah, aslen Buharalı olan bir Sühreverdî Şeyhi’nin oğlu idi, Amasya’da doğdu, hattı Hayreddin-i Maraşî’den öğrenerek icazet aldı, şehzadelik senelerinde Amasya’da valilik eden Bayezid’in yakınlarından oldu, Bayezid’in Fatih Sultan Mehmed’in vefatından sonra tahta çıkmasının adından Hamdullah da İstanbul’a yerleşti, hükümdardan büyük saygı gördü, zamanının en büyük üstadlarından kabul edildi ve çok sayıda eser verdi. Yazdığı kırktan fazla Kur’an, dua kitapları, levhalar ile çok sayıda kitabe bugüne kadar geldi.
Hamdullah’ın ketebe, yani imza kısmı (sol sayfada, alttaki kısım): Hattat, “Bu Kur’an’ı saçlarım ağarıp başım titrerken yazdım” diyor.
Hattatın yeni padişahla beraber İstanbul’a yerleşmesi, bir yerde Türk hattının da dönüm noktası oldu. O zamana kadar nisbeten sert görünümü olan hat, Hamdullah’ın koyduğu estetik kaideler çerçevesinde yumuşak ve daha zarif bir şekle büründü. Türk Hat Sanatı, Hamdullah’ın çizgisinde devam edip güçlü ve kendine mahsus bir okul halini alırken, İslâmî yazının o devre kadar merkezi olan Bağ- dat’ın yerine de İstanbul geçti.
HATTATLAR OKÇU İDİ
Eski hattatlar, el becerilerini daha da geliştirebilmek için aynı zamanda okçuluk da yaparlardı, hattatların “Şeyh” kabul ettikleri Hamdullah, aynı zamanda okçuların da şeyhi idi ve sanatkâr, Okmeydanı’nda bulunan ve birkaç sene önce restore edilen Okçular Tekkesi’nin şeyhliğinde bulunmuştu.
Hamdullah hayattan 1520’de İstanbul’da ayrıldı ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Mezarı sonraki asırlarda hattatların sık sık ziyaret ettikleri bir yer olacak ve devrin önde gelen hattatları da Hamdullah’ın yakınına gömülmeyi vasiyet edeceklerdi.
Hamdullah’ın Yazma Eserler Kurumu’nun tıpkıbasımını yayınladığı Kur’an’ı, Topkapı Müzesi’nde, Üçüncü Ahmed kitapları arasında 5 numarada bulunuyor. 36’ya 26 santim eb’adında ve 377 varak olan, henüz piyasaya verilmeyen ve şimdilik sadece protokole dağıtılan Kur’an’ın mükemmel ve muhteşem tezhipleri bundan yine asırlar önce, İkinci Bayezid’in kölelerinden Hasan bin Abdullah tarafından yapılmış.
BAŞI TİTRERKEN YAZMIŞ
Şeyh Hamdullah’ın eseri olan Kur’an’ın en hassas ve okuyanı bir anlığına titreten kısmı ise, eserin “ketebe” denen imza kısmı... Hattat, bu satırlarda “Bu Mushaf-ı Şerîfi, İbnü’ş-Şeyh diye bilinen Hamdullah saçları- nın ağarıp başının titrediği yaşlılık günlerinde yazdı. Kerem sahiplerinden kalem hatalarının affını ümid etmektedir” diyor.
Hamdullah’ın tıpkıbasımı yapılan Kur’an’ının özelliği Türk Hat Sanatı’nda asırlar boyunca uyulan kuralları birarada gösteren eserlerin ve Türkler tarafından yazılmış olan Kur’anlar’ın en önemlilerinden biri olmasıdır ve Yazma Eserler Kurumu’nun Başkanı Prof. Dr. Muhittin Macit, yayını meraklıları tarafından uzun senelerdir beklenen bu Kur’an’ın tıpkıbasımını çıkartmakla hat ve kültür tarihimize çok büyük bir hizmette bulunmuştur.
İKİNCİ MAHMUD'DAN 170 SANTİM UZUNLUĞUNDA BAŞSAĞLIĞI MEKTUBU
İstanbul’da geçtiğimiz günlerde yapılan bir müzayedede diplomasi tarihimiz bakı- mından son derece önem taşıyan ama şimdiye kadar meçhul olan bir mektup satıldı: İkinci Mahmud’un 1816 Aralık’ında Sicilyateyn Kralı Ferdinand’a gönderdiği başsağlığı ve iki memleket arasındaki dostluk ilişkilerinin devamını temenni ettiği bir mektup...
170 santimlik taziye mektubu.
KANUNÎ GİBİ YAZMIŞ
“Başsağlığı mektubu” derken öyle alışılmış yazılardan bahsettiğimi düşünmeyin... Hükümdarın mektubu fermanlarda kullanılan gayet san’atlı bir “divânî” yazı ve altın mürekkebi ile kaleme alınmış, uzunluğu da tam 170 santim!
Mektubu, kolleksiyoner dostum Mehmet Çebi satın aldı...
İkinci Mahmud, metnin hemen girişinde kendinden bahsederken asırlar önce ceddi Kanunî Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı Fransuva’ya gönderdiği mektuptaki üslûbu kullanıyor, yani hâkim olduğu memleketleri sıralıyor ve günün imparatorluğunun sınırlarını çiziyor...
İkinci Mahmud.
SINIRLARI ÇİZİYOR
Hükümdarın sözünü ettiğim ifadesi, günümüzün Türkçesi ile şöyle:
“Ben ki Mekke-i Mükerreme’nin, Medine-i Münevvere’nin ve Kudüs-i Şerif’in, Bilâd-ı Selase denen İstanbul, Edirne ve Bursa’nın, Şam’ın, Mısır’ın, Arabistan’ın tamamının, Afrika’nın, Berka’nın, Kayrevan’ın, Halep’in, Arap ve Acem Irakı’nın, Basra’nın, Lâhsa’nın, Deylem’in, Rakka’nın, Musul’un, Şehrizor’un, Diyarbekir’in, Dulkadiriyye’nin, Erzurum’un, Sivas’ın, Adana’nın, Karaman’ın, Van’ın, Magrib’in, Habeş Memleketi’nin, Tunus’un, Trablus- şam’ın, Kıbrıs’ın, Rodos’un, Girit’in, Mora’nın, Akdeniz ve Karadeniz ve Cezâyir sahillerinin, Anadolu’nun, Rumeli’nin ve özellikle de Bağdat’ın, Kürdistan’ın, Rum’un, Türk’ün, Tatar’ın, Çerkes’in, Ahıska’nın, Gürcü, Kabartay, Deşt-i Kıpçak ve Tatar memleketlerinin, Bosna’nın, Belgrad Kalesi’nin, Sırp Hükümeti’nin kalelerinin, Arnavutluk’un, Eflâk ve Boğdan’ın çevresi ile ifade edilmeyen daha nice beldelerin sultanı Gazî Mahmud Han’ım”.
İkinci Mahmud daha sonra Sicilyateyn Kralı Ferdinand’a karısı Kraliçe Maria Carolina’nın vefatından duyduğu üzüntüyü ifade edip taziyede bulunuyor ve memleketleri arasındaki iyi ilişkilerin devamını arzu ettiğini yazıyor.
Hatırlatayım: Sultan Mahmud’un ölümünden duyduğu üzüntüyü yazdığı Sicilyateyn Kraliçesi Maria Carolina, Kutsal Roma İmparatoru Birinci Fransuva ile Avusturya’nın güçlü imparatoriçesi Maria Teresa’nın kızı, Fransız İhtilâli’nde idam edilen Kraliçe Marie Antoinette’in ablası idi...
Sicilyateyn Kralı Ferdinand, karısı Kraliçe Maria Carolina ve ailesi.