Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

GEÇEN hafta, gece yarılarına kadar sokaklarını arşınladığım Diyarbakır değildi dün sabah ekranlarda gördüğüm...

Ne hoşgörü, ne de demokratik hak aramasıydı televizyonlara yansıyan.

Çünkü sokağa çıkıp eylem yapmak demokratik bir haktır.

Ancak siz o hakkınızı insan ölümüne taşıyıp, her tarafı yakıp yıkarsanız, o zaman hak aramaktan çıkar, goşizmin, anarşizmin, lümpenizmin esaretine girersiniz.

Bunlara öncü olanların bu tür eylemlerin altında kaldığına da tarih şahittir.

Göreceksiniz tarih burada da aynı kuralını işletecek.

Bunu anlamak için 2 gündür bölgede olanları görmek yeterli.

Bırakın 22 yıl sonra sokağa çıkma yasağını, her bir kavşağı askeri zırhlı araçların tuttuğu, sıkıyönetim dönemlerinde dahi rastlanmayan görüntüler Diyarbakır’a yakışmadı.

VİCDAN KATLİ

Haydi, bunlar gelip geçici, yeni bir açılımla uçar gider.

Ya geride bıraktığı ağır algı kırılmalarına ne diyeceğiz?

Örneğin, eylemlerin yapılmasına gerekçe gösterilen Kobani’ye ne fayda sağladı?

Bırakın faydayı, Kobani’den neler alıp götürdüğüne bir bakalım...

Türkiye, Suriye’den kaçanlara kucak açarken, ilk gelenlere acıma duygusuyla yaklaştı.

Hatta sokaklarda dileniyor, hırsızlık olaylarına karışıyor olmalarına öfkelendi, ama yine de vicdani sorumluluk içinde kaldı, yardım elini uzattı.

Kobani olayıyla birlikte acıma duygusu, Batı’da da vicdani acıya dönüştü.

Çünkü oradan kaçıp gelenler yurttaşlarının yakınları, kapı komşusunun akrabalarıydı...

Düşünsel ardılında var olan IŞİD’in cani tutumunun, komşusunun akrabalarına kadar dayanmış olması, onları yerinden yurdundan etmesi onu da etkiledi.

Komşusunun acısını paylaşma duygusuyla hareket etti; hissetmese bile empati yaptı.

Bununla da kalmadı, IŞİD’e karşı göğüs göğüse savaşan YPG’yi PKK’nın uzantısı olduğunu bilmesine rağmen takdir etti.

Irak ordusu ve peşmergenin Musul ve Mahmur’da yaptığı gibi IŞİD daha şehre girmeden kaçmayıp direniş göstermesini olumlu karşıladı.

Her sabah uyandığında, hava durumundan önce televizyon ekranında Kobani’nin düşüp düşmediğiyle ilgilendi; ev sohbetlerinin meselesi haline getirdi.

AYIP ÖRTME

Peki, şimdi ne oldu?

Önceki gün bu duygular içinde olan kişiye, dün itibarıyla aynı düşüncede devam etmesini tavsiye edebilir misiniz?

Yoksa bir vicdan katlinden mi söz edersiniz?

Kabul edelim ki HDP, bir ayıbı örtmek için tetiklediği sokak hareketinin altında kaldı.

Örtmek istediği de belli...

Kandil’de oturup sürekli ahkâm kesen, bir miliste olmaması gereken şişman vücutlarını kaldırıp gidemedikleri Kobani’de savaşı kaybeden komutanlar...

Kobani bölgesinde daha IŞİD gelmeden köyleri boşaltmış olmak dahil, hata üzerine taktik hata yapanlar.

Şimdi sokak hareketleriyle dikkati başka tarafa çekip ayıplarını gizlemeye kalkıyorlar.

Ama unuttukları bir şey var, Kobani kolay kolay düşmeyecek...

Her geçen gün biraz daha lümpenleşen, kontrol edilemeyen kitle de kendileri için gittikçe ağırlaşacak.

Başkalarının kanıyla karılmış kerpiçle demokrasi inşa edilemeyeceğini bir gün onlar da anlayacak.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar