Anadolu'da bayram...
HENÜZ âdetlerin büyük bölümü sürüyor.
Buralarda büyükler çocuklarına bayramlık elbise ve ayakkabı almaya devam ediyor.
Arife günü, henüz dev alışveriş mağazalarına yenik düşmemiş dükkânları dolaştım.
Hani önce eczanelerin tezgâhlarına taşınan, oradan da kaybolup giden kolonya damacanaları vardı ya...
Onlar burada çalışmayı sürdürüyor. Kolonyacılar henüz kapanmamış, eczane aşamasına da henüz geçmemiş.
Damacananın üzerinde uzayıp giden dereceli tüpün kenarındaki pompa da kolonya doldurmak için hava basıyor.
Bir ara içimden bir koşu eve gidip çevresi kırtıklı kolonya şişesini kapıp getiresim geldi.
Uzaktaydım, hoş yakın olsam da fark etmezdi; acaba o şişe hâlâ evde duruyor mu?
Derin iç çekip içeriden gelen limon kokusunu hafızama doldurdum.
LİKÖRÜN VEDASI
Baktım kolonya alanlar badem şekerciye de uğruyor.
Çikolata kaplamalı fındık, lokum da tezgâhtaki yerini koruyor.
Ancak onların bir zamanlar ayrılmaz bir unsuru gibi yanı başlarında, nane, acıbadem, muz çeşitleriyle sıralanan likör yok olmuş.
Zaten olsa ne fark eder, ince boyunlu göbekli şişelerden dolmayı bekleyen gümüş ayağının üzerinde parıldayan kristal kesim bardağı ve minik tepsisi olmadıktan sonra...
Bir an yaşlılar gibi konuştuğumu sandım, oysa bugünün orta yaşına dahi ulaşmadım.
Hafızamdan çağırdığım nane likörünün tadıyla yetinip ağzıma bir tek çikolata kaplamalı fındık atarak dükkâna veda ettim.
Aslında kaybolan sadece likörcüler de olmamış, ince kesim omuzlu elbiseleri vitrinleri süsleyen mağazalar da yerini yenilerine terk etmiş.
Vitrinlerini de kırmızı, çivit maviye çalan mor ve parlak yeşil renk ağırlığı olan uzun kollu, yerlere kadar inen etekli elbiseler almış.
Bir de kollarında iri düğmeleri bulunan yakası kapalı, etek pileleri yere kadar uzayan döpiyesler...
Yanlarında da nedendir anlamadığım şekilde hepsi metalik gri veya toprak rengi uzun pardösüler...
MAĞAZALARIN ARZI
Türkiye’nin muhafazakârlaşan eğiliminin yarattığı talep, demek ki o kadar yükselmiş ki arzı da patlatmış.
Her dört dükkândan biri örtünen mütedeyyin kesime hitap eden mağazalardan oluşmuş.
Vitrinlerindeki mankenler de talebe göre giydirilmiş.
Berberde bayram tıraşı geleneği de bozulmamış.
Nereden geldiği anlaşılmaz şekilde genç saç kesim modası türemiş.
Bir zamanların alabrosu gibi yanlardan tepe dönemecine kadar üç numara kesilmiş.
Baş üstünde kuş yuvasına benzer, ancak elektrik çarpmış gibi havaya kalkmış saç yığıntısı bırakılmış.
Yakası göbeğe kadar açık tişörtlerin altında ise bir beden küçük alındığı için baseni oturmamış, boyu da kısa kalmış gibi duran pantolonlar salgını başlamış.
Çarşıda bu gözlemler arasında dolaşırken bir an eşimin “Çok şükür burada hâlâ yaşamaya devam ediyor” sesiyle irkildim.
“Kolonyacılar mı?” diye sordum, “Yok, manifaturacılar...” yanıtıyla karşılaştım.
Büyük kentlerde sadece belirli semtlerde çok az kalmış.
Tereklerinde çiçek bahçesini andıran örme ip yumakları, vitrin altında düğme tabaklarıyla yolculuklarına devam ediyor. Anadolu, bayram geleneğini sürdürüyor.
- Tropikleştik…5 gün önce
- Orta Doğu'nun sinir uçları…1 hafta önce
- Trajik zihin…1 hafta önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...1 hafta önce
- Fetvasını arayan İran…2 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...2 hafta önce
- Mr. Fico…3 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...3 hafta önce
- Anneler günü…3 hafta önce
- Güç savurması…4 hafta önce