İki Efes daha...
RESMİNİ ilk kez Tüketicinin Korunması ve Piyasa Genel Müdürü Ramazan Ersoy'un odasında görmüştüm.
Bende İtalya'nın herhangi bir yerindeki tarihi kalıntılar arasında fotoğraflanmış muhteşem bir eser algısı yaratmıştı.
Altında yer alan Burdur, Sagalassos yazısını okuduğumda inanmakta zorlanmıştım.
Ersoy, memleketinde bölgenin en zengin tarihi eserinin yeryüzüne çıkışının hikâyesini muhteşem bir anlatımla aktarmıştı.
Önceki akşam aynı görüntü bu kez Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın Cer Modern'de verdiği akşam yemeğindeki yansıda karşımızda duruyordu.
Türkiye'de yeni bir Efes daha ayağa kalkmış.
Günay, Sagalassos'taki çeşmeden akan antik çağdaki suyun aynısının, hem de aynı yataktan bugün de aktığını belirtti.
Doğu Roma'nın en büyük hamamının 22 yıllık uğraşla ayağa kaldırılışının öyküsünü anlattı.
MÜZELERİ AVM OLUR
Burada durmadı, "Bir de Laodikya'yı görün" dedi.
Pamukkale'nin 6 km uzağında bulunan yeni açık hava müzesinin kısa süre sonra ayağa kalkacağını, orada da bir başka Efes kadar güzel yapının ortaya çıkacağını vurguladı.
Bu aşamada yurtdışına kaçırılan eserlerin ilginç serüvenlerini ve geri dönüş hikâyelerini aktardı.
Bir yabancı gazeteciye söylediğini vurguladığı şu cümleler ise anlamlıydı:
"22'nci yüzyılda Batı'da birçok ülkede müzelerde bulunan kaçırılmış, çalınmış eserler kendi vatanlarına dönecek. O zaman Batı'daki birçok ülkenin müzeleri alışveriş merkezi haline gelecek."
Konuşmalarımız bununla kalmadı.
Zaten işin siyasi yanıyla ilgili sözleri haberlerimiz arasında da yer aldı.
Baktım yılların siyasetçisi Günay da siyaset konuşmaktan yorulmuş.
Tarihi eserler, müzeler, kültür, sanat denildikçe gençlik yıllarında siyasete gösterdiği reaksiyonu veriyor.
Yerinde duramayıp, bir o yana bir bu yana hareketleniyor.
TİYATRO KAPANMAZ
Opera Bale ve Devlet Tiyatroları'nın durumunun ne olacağını da sorduk.
Çalışanlarının özlük hakları ve emekliliklerine yönelik nasıl bir çalışma içinde bulunduklarını sorguladık.
Halk oyunları dansçıları ile balerin ve baletlerin 35 yaşından sonra çalışamadıklarını anımsattı.
"Yılda bir kez sahneye çıkan ile haftada birkaç kez çıkan aynı olmalı mı?" diye sordu.
Performansa dayalı bir sistemi getirmek istediklerini vurguladı.
Sanatçıların emekliliğini özendirecek, geçmişte TBMM ve TRT'de de uygulanmış bir yöntem getirmek istediklerini aktardı.
Devlet Tiyatroları'nın kapanacağı tartışmalarına ise şu sözlerle nokta koldu:
"1928'den bu yana 55 yılda açılan tiyatro sayısı 28, ben ise 5 yılda 25 tiyatro açtım. Bunu yapan anlayış bundan vazgeçer mi?"
Bu arada eleştirilerini de geri bırakmadı.
"Rusya'da Kalinka'dan çıktığı gibi bizim halk oyunlarından bale çıkmaz mı? Halk oyunlarımızdan klasik eser yaratılamaz mı? Anadolu Ateşi nasıl yaptı? Türk solu hâlâ bıraktığım yerde..."
Çoksesli klasik müziği sevdirmek için uğraşlarını da sıraladı.
Bedia Akartürk'ün ardından Ümit Tokcan'ın da Ordu'da Samsun orkestrasıyla söyleyeceğini ifade etti.
Şunu söylemeliyim ki, önceki akşam Cer Modern'de keyifli bir akşam geçirdik.
- Orta Doğu'nun sinir uçları…1 saat önce
- Trajik zihin…1 gün önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...4 gün önce
- Fetvasını arayan İran…1 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...1 hafta önce
- Mr. Fico…1 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...2 hafta önce
- Anneler günü…2 hafta önce
- Güç savurması…3 hafta önce
- Nüfus kalmayınca3 hafta önce