Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül'ün dün hastanede çekilmiş fotoğraflarını görünce hafızam eskilere uzandı.

Merhum Turgut Özal'a gelinceye kadar bırakın cumhurbaşkanlarının özel hayatını, çoğu zaman yüzlerini görmek olası değildi.

Okluk Koyu'nda omzunda papağanı, çiçekli gömlek ve şortlu fotoğrafları yayınlandığında kıyamet kopmuştu.

Ama aldırmadı, çünkü bu görüntüler onu daha sempatik kıldı; tonton yaptı.

Halkla olan mesafesini kısalttı.

Tesadüf eseri tatilde karşısına çıkan zabıta birliğini şortla denetlemesi de samimiydi.

Söylenenlere aldırmadı, o meşhur "Alışırlar, alışırlar..." sözüyle bildiği yoldan şaşmadı.

Ne kadar "alıştığımızı" da cenazesinde gösterdi.

Süleyman Demirel de farklı davranmadı.

Simgeleşmiş fötrünü atıp yaz tatilinde ibikli şapkasını, üzerine de tişörtünü çektiğinde "Baba değişti" diyenlere aldırmadı.

İnsani, "babacan" tarafının daha öne çıkmasına aracılık etti.

Çankaya Köşkü'nü halka açıp "Onların arasından geldim, onlar da benimle buraya geldiler" dedi, halkın kendisine daha yakın olup ona dokunmasını sağladı.

Aslında Batı'da yıllardır sergilenen "halkla ilişkiler" uygulamasını Türkiye de öğrenmeye başladı.

BAŞKAN ALIŞVERİŞTE

Ne kadar "kuralcı hâkim" tavrı olsa da Ahmet Necdet Sezer de Çankaya'nın katı kurallarına teslim olmadı.

O dönemde bakanların bile yapmaya cesaret gösteremediği şekilde, yanına bir tek koruma alıp eşiyle birlikte market alışverişine gitti.

Bunu yaparken bir an bile olsun şova kaçmadı, içinden geldiği gibi doğal davranışını sergiledi.

Market arabasına günlük ihtiyaçlarını doldurup eşinin yanında sürerken, bu davranışını yadırgayan ifadelere de aldırmadı.

Hatta üstüne bir de kırmızı ışıkta durup "Yurttaş Cumhurbaşkanı" olduğu algısını üstüne basarak üretti.

KENDİSİ İSTEDİ

Bu düşüncelerle Cumhurbaşkanı Gül'ün fotoğraflarına bakarken, Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'i aradım.

Ahmet Sever, fotoğrafların çekilmesini Cumhurbaşkanı'nın bizzat istediğini söyledi; nedenini de şöyle açıkladı:

"Bugüne kadar her şeyin şeffaf olmasından taviz vermedi. İnsanlar cumhurbaşkanlarının nasıl olduğunu görsün istiyor..."

Sonrasında gelen sözü önemliydi:

"Dokunulabilir, ulaşılabilir bir cumhurbaşkanı olmak istiyor. Şeffaf olup, doğru olanı yapıyor; gizem bırakmıyor; isteyen istediği gibi yorumlasın... "

Ahmet Sever'in de söylediği gibi Gül, geldiği günden bu yana şeffaflık konusunda bir gün olsun taviz vermedi; gizem bırakmadı.

Babası ve annesiyle birlikte memleketinde pekmez kazanının önünde oturup ocağın altına yakacak iteklerken de, üzüm salkımları ve domatesleri toplarken de yapmacık davranmadı.

Mutfağa girip yemek yaparken de şeffaftı.

Taksi durağına gidip "Her gelip geçişimde el sallıyorsunuz, fırsat bulmuşken çayınızı içmeye geldim"

derken de içtendi.

Son fotoğrafları üzerinden yine birçok yorum yapılacak.

Ancak bu tavrı geçmişte de görüldüğü gibi sadece söz söyleyene zarar verecek.

Kendisinin de söylediği gibi halk dokundukça güçlenecek...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar