Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YUKARIDAKİ başlık, İslam dünyasının içinde bulunduğu sorunun özeti... Değerlendirmeyi yapan ise konunun en yetkili ismi; İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu... Sabah kahvaltısında buluştuk, ufuk turu yaptık. Şunu belirtmeliyim ki göreve geldiği günden bu yana İİT’nin gelişmesi için önemli işlere imza attı. Suyun taşı delmesi gibi sabırla, mutedil tavır içinde hareket etti ve başardı. BM Güvenlik Konseyi’nden Batı ile Doğu’nun ortak bir noktada buluşmasını sağlayan 1816 sayılı kararın çıkmasına aracılık etti.

        İslam dünyasında “hayal” kabul edilen İİT bünyesinde bağımsız bir İnsan Hakları Komisyonu oluşturulması sürecini tamamladı. İhsanoğlu’nun da kayda geçirdiği gibi belki AİHM gibi bir rolü bugün için olmayacak, ancak gelecek açısından önemli bir görev üstleneceği de kesin. İnsan hakları konusundaki en önemli adımı, Arakan’da 25 sivil toplum kuruluşunu bir araya getirip seslerinin dünya kamuoyuna duyulmasını sağlayarak attıklarını söyledi. Benzer girişimlerin devam edeceğini ifade etti. Kadın haklarına verdikleri öneme dikkat çekti. Kahire’de de İnsan Hakları Komisyonu’nun kadın haklarıyla ilgili alt bir biriminin oluşturulacağını açıkladı. Sohbetimiz sürerken, söz kısa süre önce gerçekleşen İİT Zirvesi’ne geldi. Genel sekreter, “Suriye meselesini ele aldığımız zirve beni çok yordu” diye söze girdi. Bazı olumsuzlukları sıraladı.

        MEZHEPLER ARASI ÇATIŞMA İslam dünyasında mezhepler arası çatışmaya yönelindiği kaygısının kendisinde de olup olmadığını sordum. İİT bünyesindeki 51 ülkenin, 2005’te 8 mezhepten birinin diğerine üstün olmadığını içeren belgeyi imzaladıklarını anımsattı. Son zirvede konunun bir kez daha ele alındığını bildirdi. Yakınması “siyasetin dini veya dinin siyaseti” son dönemde fazlasıyla kullanmaya başlamasıydı... Suriye konusunun Şii-Sünni çatışmasına doğru yönlendirildiğini anımsattık. Benzer kaygıyı duyduğunu, ancak önlemek için de ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini belirtti. Suudi Arabistan Kralı’nın Mezheplerarası Diyalog Merkezi oluşturulmasını önerdiğini, İİT Zirvesi’nde destek bulduğunu söyledi. Ardından İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu durumu çok gerçekçi bir ifadeyle dile getirdi: “İslam dünyasında radikalizm ve şiddet artıyor. Bununla birlikte halkların uyanışından dolayı statükoyu reddeden bir gelişme de var. Çünkü dünyayı küçük bir kutunun içinden görüyor. Kendisinin katılmadığı rejimi istemiyor.”

        SİYASALLAŞMA Arap Baharı’na da bu açıdan bakmak gerektiğini söyledi. Baharın, Tunus ile değil, Kırgızistan’daki ayaklanmayla başladığını söyledi. Suriye’deki özgürlük savaşçılarından bazılarının radikal, şiddete dayalı tavırlarını kınadı; “İnsanlığa sığmaz; kısasa kısas olmaz” dedi. Batı’da yayılan “İslamofobi”nin siyasallaşmasından duyduğu kaygıyı da Fransa’da Le Pen’in % 20 oy almasıyla gösterdi. İİT’deki hedefini de şöyle özetledi: “Demokratik, insan haklarına saygılı, modern ve mutedilleşmiş bir teşkilat için 2005’ten beri uğraşıyorum.” Buna bir cümle daha eklemeli: “Hakkıyla da başarıyor...”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar