Olimpiyat Köyü
LONDRA
HER zamanki gibi, elinde salladığı fötr şapkasıyla Çankaya Köşkü'nden şeref kapısına yürüyerek geldi.
Cumhurbaşkanı ile yaptığı haftalık olağan görüşmenin yararlı geçtiğini belirtip, "Sorun bakalım" dedi.
"Moskova Olimpiyatları'na katılacak mıyız?"
Başbakan Süleyman Demirel'in yanıtı kısa ve öz oldu:
"Anayasamızda, Moskova Olimpiyatları'na katılacağız diye bir madde mi var?"
Sovyetler'in Afganistan'ı işgali dolayısıyla o yıl Türkiye, müttefikleriyle 1980 Moskova Olimpiyatları'na katılmadı.
Londra'nın 1908 ve 1948 olmak üzere üçüncü kez ev sahipliği yaptığı Olimpiyat'ın köyünde dolaşırken, Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi ile karşılaşınca eski günler aklıma geldi.
Çünkü Türkiye, Moskova Olimpiyatları'na katılmış olsaydı, 1978'de Ankara Naili Moran Tesisleri'nde tanıştığım Terzi, kesin madalya alırdı.
Sonraki yıllarda yaptığı dereceler de bunun kanıtıydı.
Sohbetimizde Terzi mutluydu.
Biraz eskilerden konuştuktan sonra, her zamanki mütevazı kimliğiyle madalya beklentilerini sıraladı.
Pekin Olimpiyatları'na 16 atletle giden heyetimiz 2 gümüş alırken 7 de final kazanmıştı.
Bu yıl atlet sayısı ikiye katlanmış.
KADINLARIN BAŞARISI
Diğer dallarda olduğu gibi kadınlar önde; 33 atletin 25'i kadın.
Bunların arasında dünya üçüncülüğü derecesiyle Aslı Çakırkan Tekin, Nevin Yanıt ilk akla gelenler.
Erkeklerde ise 1500 koşucusu İlham Tanui Özbilen, ciritte Fatih Avan'dan beklenti büyük.
Terzi ile vedalaşıp Olimpiyat Köyü'nde geziniyoruz.
Belki ilk günleri olduğundan, karmaşa hâkim.
Herkes kendini yetkisiz yetkili olarak gördüğü için kim önüne gelirse bir talimat yağdırıyor.
Aldırmazsanız da talimat o noktada tükeniyor.
Örneğin, görevlilerden biri, "Nereye gidiyorsunuz?" diye azarlar tonda bağırınca, kendisine Türkçe, "Sana ne?" dedim.
İngilizce yanıtı ilginç oldu:
"Aaaa, anladım, tamam, tamam, siz gidebilirsiniz..."
Ülkenin her bir yanından gelen gönüllülerle işi çevirmeye kalkan, böyle olunca da başta ulaşım olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşanan Londra Olimpiyat Köyü'nde dikkat çeken bir unsur ise askerler.
Bugüne kadar silahlı bir tek polisine rastlanmayan Londra'da her bir köşede silahlı askerle burun buruna gelirseniz şaşmayın.
Aktardıklarına göre Olimpiyat Köyü'nün güvenlik ihalesini alan firma yeterince eleman bulamayıp işinde patinaja başlayınca, anında polis ve askerden takviye yapılmış.
1948'deki son Olimpiyat'ını krizle kapatan Londra bu kez ne yapar bilinmez.
BİRİNCİ SIRA EKONOMİ
Londra şehrindeki havaya gelirsek.
Dün de belirttiğim gibi şehir Olimpiyat adının kendisinden daha önde anılmasından pek hoşnut değil.
Birkaç bayrak, flama dışında coşkulu bir Olimpiyat gösterisi yok.
Kentte Olimpiyat'ın simgesi olan maskotlar bile, Londra'nın simgesi iki katlı otobüs, London Tower Bridge, kalpaklı asker maskotlarının gerisine atılmış.
Özetle Londra'da hükümet dahil herkes, Avrupa'yı yakmaya devam eden ekonomideki krize odaklanmış, Olimpiyat'tan ne para kalır onun hesabını yapıyor.
Suriye'nin esamisi bile okunmuyor.
- Orta Doğu'nun sinir uçları…1 gün önce
- Trajik zihin…3 gün önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...6 gün önce
- Fetvasını arayan İran…1 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...1 hafta önce
- Mr. Fico…2 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...2 hafta önce
- Anneler günü…2 hafta önce
- Güç savurması…3 hafta önce
- Nüfus kalmayınca3 hafta önce