Üç haftalık istihbarat
ANKARA terör ve Kürt sorununun çözümünde bir süredir sanki aynı çember etrafında geziniyor.
Başladığı noktaya yeniden dönüyor.
Her defasında aynı sorular tekrar ediliyor.
Olayın yaşandığı önceki günden bu yana işin başında olan veya bir şekilde konuyla doğrudan ilişkisi bulunanlarla konuşuyorum.
Dün akşam saatlerinde bir kez daha yineledim.
Sorumun tek odağı vardı.
"Saldıranların sayısı 350 civarında tahmin edildiği bizzat hükümet tarafından açıklandı. Bu kadar kişinin gelişiyle ilgili hiç mi istihbarat gelmedi? Hiç duyum alınamadı mı?"
İkinci sorum ise beş yıl öncesinden atıfla bugüne yönelik.
"Aynı yere saldırı yapıldığında suç bölgedeki komutana yüklenmiş, rütbesi sökülmüştü. Şimdi ne olacak?"
Farklı yerlerden de olsa gelen yanıtlar benim için ilginçti.
BİLİNİYORMUŞ
Şurası kesin ki, o bölgede PKK'nın saldırıda bulunacağı istihbaratı birkaç kez alınmış.
Gelen raporların hemen hepsinde PKK'nın önceki gün saldırdığı Dağlıca bölgesine yakın yerlerde bir eylem yapma ihtimali bulunduğu "rapor edilmiş"...
Üç hafta önce başlayan istihbarat akışı yakın zamana kadar da sürmüş.
Ancak "istihbarat analizcileri" bu bilgiyi güçlü bulmamış.
PKK'nın dün saldırdığı bölge yerine, Suriye sınırına daha yakın olan yerlerde eylem yapabileceği yönünde değerlendirilme yapılmış.
Bu amaçla da tüm dikkatler Suriye sınırına kaydırılmış.
Bundan dolayı en yakın Heron olay anında 50 kilometre uzakta bir yerdeymiş.
35'LİK GRUPLAR
Yanıtlardan çıkan bir diğer bilgi ise PKK'nın nasıl yaklaştığına ilişkin...
Bölgenin gizlenmeye elverişli dağlık bir alan olduğu biliniyor.
Bununla birlikte geçmiş olaylarda olduğu gibi çevre yerleşim birimlerinden ciddi destek aldıkları da sır değil.
İlgili kişinin aktardığına göre, teröristler uzun süredir 30-35 kişilik gruplar halinde Türkiye yönüne doğru hareket etmişler.
Ancak algı hep Suriye üzerine olduğu için dün saldırının yaşandığı bölge kör kalmış.
PKK da fırsat bilip vurmuş.
ÇÖZÜM UMUDU
Bugüne kadar saldırılarını stratejik planlayan PKK'nın buradaki amacı da belli; "Benim dışımda başkaları ile çözüm aramayın" mesajı yolluyor.
Silinip gitmekten korktuğu için kendisi dışında bulunan çözüm zeminlerine bomba koyuyor; gedikler açmaya çalışıyor.
Bir anlamda sığındığı Kuzey Irak Kürt yönetimine karşı da kafa tutuyor.
Ancak olaydan sonra dün hem Cumhurbaşkanı'ndan, hükümetten, muhalefetten, hem de Kuzey Irak'tan gelen mesajların çok iyi okunması gerekiyor.
Özellikle de Barzani'nin, "Silah kullanma dönemi geçti" diye başlayan ve saldırıların halklara zarar verdiğini, Türkiye'den yükselen çözüme dönük adımların önemli olduğunu vurgulayan sözleri bölgede de üslubun değiştiğini gösteriyor.
PKK'nın Kandil'deki yöneticileri ise Sri Lanka'daki Tamil Elam'ın son liderinin yaptıklarından farklı davranmıyor.
Çözüm için önlerine konulan tüm yolları mayınlamakla bir yere varacağını sanıyor.
O yolun en çok hakkını savunduğunu ileri sürdüğü insanlara lazım olduğunu bir kenara bırakıp, çıkarını düşünüyor.