Terörün alan oyunu
SORUNUN çözümüne yönelik anlayış ve güvenlik modeli değişmediği sürece fark etmeyecek.
Beş yıl önce aynı taktikle saldıran PKK, belki beş yıl sonra yine aynı yöntemle vuracak.
Yine gözyaşı, acı hâkim olacak.
Çünkü yöntem belli; ne zaman çözüm umudu doğsa veya devletin zirvesinden biri uluslararası önemde bir görüşme yapıyor olsa PKK anında saldırıyor.
Aynen Başbakan Erdoğan'ın, önce Rusya Devlet Başkanı Putin, dün de ABD Başkanı Obama ile görüşme yaptığı ana denk gelmesi gibi.
Kendisinin dışında çözüm üretilmesine izin vermeyeceğini göstermek istercesine "kamikaze" yapıyor.
TEDBİRSİZLİK
Acı olan ise PKK'nın geçmişten bu yana benzer yöntemi kullanmasına karşın her defasında tedbirsiz kalınması.
Çünkü bir süredir PKK'nın 30-35 kişilik gruplarla Kuzey Irak'ta Türkiye sınırı çevresinde hareket halinde oldukları biliniyordu.
Bunların bir şekilde Türkiye'ye geçiş yapacakları da öngörülüyordu.
Ankara'da "Silah bırakacaklar" sözünün bu kadar çok dillendirilmesine karşın, PKK'dan "Bırakmadığımızı ispat edeceğiz" mesajları geliyordu.
Hatta "Ramazana kadar ne yapacaksanız yapın" mesajlarını kendi internet sitelerinden açıkça yazdıkları da sır değildi.
Örgüt bildik stratejisini uygulamaya koydu; alan hâkimiyetini ele geçirme oyununu bir kez daha sergiledi.
Kısaca bela "Geliyorum" dedi ve geldi...
RİSK ALMAYINCA
Temkinli davranacağım diye fırsatı elinden kaçıran, olumsuzluk halinde kaçmak için sorumluluğu başkasına yükleyerek çözüme gitmek isteyen siyaset kurumu, üstüne almadığı riskin yine altında kaldı.
Görünen o ki bir süre daha demokratik açılımdan, çözüm süreçlerinden söz etmek zor olacak.
Oysa dün yaşanandan sonra atılacak daha ileri bir adım PKK'ya daha büyük zarar verecek; onun istemediği sonucu getirecek.
Dün sağladığına inandığı sanal alan hâkimiyetini kaybedecek.
DEMİRTAŞ'IN BEKLENTİSİ
Bunun için BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da dün önemli bir adım attı.
Belki daha önceki söylemlerinden farklı bir şey yapmadı, birbirine çok yakın bir cümle kurdu.
Ancak dün ilk kez PKK ile güvenlik güçlerini yan yana sıralayan cümleyi birbirinden ayırdı; ikiye böldü.
Grup toplantısı sonrası Demirtaş ile telefonda konuşurken PKK'ya çağrısını anımsattım.
"Keşke çağrıma cevap verseler" diye söze girdi, bunları yeni söylemediğini anımsattı.
Çatışmazlık sürecinin bölgede bir türlü başlayamadığına dikkat çekip ekledi:
"Ben PKK'yı silahlı görmek istemiyorum; askeri de görmek istemiyorum. Ama sadece PKK değil, asker de durmadı. Morgda bekleyen bir sürü PKK'lı var. Bir süredir her gün bir asker, bir polis, bir PKK'lı öldürülünce tepki konulmuyor. Toplu ölüm gelince haber oluyor; insanlar ayağa kalkıyor. Oysa ölüm durmuyor; her gün bir insan ölüyor. Eğer, 'Tam çözülüyordu askere saldırıldı' diye bakılırsa yanılırsınız. Savaş bölgede devam ediyor."
ÇÖZÜM UMUDU
Demirtaş, çözüm için herkesin daha cesur adım atması gerektiğini de vurguladı.
Aslında söylediği de yanlış değil.
Çözüm için sağlanacak voltranı siyaset oluşturmadığı sürece acının dinmesi de zor olacak.
- Orta Doğu'nun sinir uçları…1 gün önce
- Trajik zihin…3 gün önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...6 gün önce
- Fetvasını arayan İran…1 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...1 hafta önce
- Mr. Fico…2 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...2 hafta önce
- Anneler günü…2 hafta önce
- Güç savurması…3 hafta önce
- Nüfus kalmayınca3 hafta önce