Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EYLEMİ gerçekleştiren terörist Ahlam Albashir’in yakalanıp, irtibatlarının ortaya çıkması sonrası gelen açıklamalar üç önemli noktayı öne çıkarıyordu.

        Terör üzerine yıllarını vermiş Emniyet teşkilatının etkin ve yetkin isimleriyle, PKK üzerine çalışan akademisyenlerle ve Suriye’de yaşam sürenlerle konuştum.

        Gördüm ki onlar bu üç noktaya odaklanmış…

        Her şeyden önce bir duruma vurgu yapmalıyım ki teröristin ele geçirilme süreci oldukça başarılı, yoğun ve titiz bir çalışma sonucu olmuş.

        İçişleri Bakanı Soylu’nun da açıkladığı gibi güvenlik kameralarından alınan görüntüler geriye doğru sarılarak teröristin temas ettiği kişilere, oradan da kaldığı eve ulaşılmış.

        Eylemden 12 saat geçmeden teröristin yakalanması bu sayede gerçekleşmiş…

        Bu açıdan oldukça başarılı…

        SON DÖNEM 100’Ü AŞTI

        Yeni durum ve detaylar ise terör eylemini gerçekleştiren kişiye odaklı…

        Öncelikle teröristin sorgusundan Afrin’den Türkiye’ye girdiğini söylediği belirtiliyor.

        Sınırın öte ve bu tarafını bilenler bilir, Afrin’den öyle elini kolunu sallayıp geçmek çok kolay değil.

        Ayrıca Türk güvenlik güçlerinin kontrolünde olan Afrin, öyle önüne gelenin volta attığı yer de değil…

        Bu arada, 4 ay önce yüksek patlayıcı özelliğine sahip TNT kalıpları ile Türkiye’ye nasıl giriş yaptı?

        Bu da bir başka muamma…

        Soruyu bölgedeki güvenlik birimlerinde görev yapanlara da yönelttim.

        İçlerinden birinin canının sıkkınlığı her cümlesine yansıyordu; verdiği yanıt da ilginçti:

        “Sınır, duvarın da örülmesinden sonra çok daha güvenli ama bu durum tamamen engelleyebildiğimiz anlamına gelmiyor. Dağlık olan Hatay tarafından girişler oluyor. Son dönem benzer eylemler için gelen 100’ü aşkın kişiyi yakaladık. Maalesef biri kaçmış; keşke yakalayabilmiş olsaydık…”

        EYLEMCİNİN FARKLI KİMLİĞİ

        Bombayı bırakan teröristin etnik kimliği de bir başka konu…

        Afrika bölgesinde yaygın olan, Arapça’daki Türkçe karşılığı “Hülya” anlamına gelen “Ahlam” ismi ile Sudan’da yaygın olan “Al-Beshir” soyadından yola çıkılarak anlam üretenlerin sayısı çoktu.

        Suriye’de yaşam sürenleri arayıp sordum, “Al-Beshir soyadı Halep ve Haseke’de mevcut…” yanıtını verdiler.

        Halep’te yaşam süren Albeshir ailesinin bazı fertleri Ahlam isminde tanıdıkları olmadığını, terörist kızı da ilk kez gördüklerini bildirdi.

        Bunu teröristi reddettikleri anlamında mı söylediklerini sorguladım, “Hiçbir şekilde tanınmadıklarına” vurgu yaptılar.

        Dikkat çeken nokta ise eylemi üstlenmemesine karşın, bütün verilerin işaret ettiği PKK/YPG’nin, eyleminde Arap kökenli birini kullanıyor olması.

        Suriye’de iç savaşın yoğun yaşandığı, Türkiye’nin müdahil olmadığı dönem hatırlanırsa, Arap kökenlilerin ağırlıklı bölümü IŞİD veya Şam yönetimi, Kürt ve Ezidi kökenliler ise PYD/YPG/PKK tarafında saf tuttu.

        PKK adına Türkiye’de benzer bombalı eylemde bulunanların arasında da Arap kökenli rastlanmadı.

        Zaten üretilen senaryoların dayandığı temel de burasıydı.

        Sordum, eylemi gerçekleştiren terörist ile yardım-yatakçıları sağ ele geçirildiği için, ellerinde sağlam verilerin olduğu, hepsinin PKK’yı işaret ettiğini söylediler.

        Hatta o denli detay bilgiler aktarılmış ki, Suriye’deki eğitimlerinde batılı bazı ülkelerin uzmanlarının hazır bulunduğunu da söylemiş…

        NEDEN YAPTI?

        Gelelim üçüncü detaya…

        Neden yaptı?

        Bugüne kadar canlı bomba ile gerçekleştirdiği katliamlarını bu kez neden çanta bırakma eylemine dönüştürdü?

        Ayrıca terörist Ahlam Albeshir dikkat çekecek kadar süre olan 45 dakika bomba yüklü bir çanta ile İstiklal Caddesi’nin ortasındaki bir bankta neden oturdu?

        Bu sorulara bulunmuş yanıt yok.

        Yorumlara, yazılıp çizilenlere baktım; saçmalık deryası denilse az kalır…

        Hem de o denli ki bir kesimi 2015-2016’daki eylemlere işaret edip, iktidara zarar vermek için yapıldığı iddiasını ortaya atıyor, diğer kesim hükümetin bundan kârlı çıkacağını iddia ediyor; ilginç olan da ikisi de aynı safta…

        Bir diğeri ise bunun aslında HDP’ye karşı yapıldığına vurgu yapıyor.

        Bunu ileri sürerken de sanki Marmaris, Ankara kitlesel katliamlarını TAK üzerine yıkmamış gibi PKK’nın eylemi üstlenmediğine ilişkin açıklamasını gerekçe yapıyor.

        Bir terör eyleminden bu kadar çok anlam çıkarabilme yetisi sanırım bu coğrafyaya özgü bir durum.

        Akıl tutulması…

        Unutulmasın ki terör yapanın yanına kâr kalmaz, bumerang gibi döner kendisini vurur…

        Ankara’da Merasim, Güvenpark, Gar patlamaları veya İstanbul’da Vezneciler, Beşiktaş, İstiklal bombalamaları olsun…

        Bundan 6 yıl önce yapan veya yaptıranların yanına nasıl kâr kalmadıysa, bu yapılan da kalmaz…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Terör eylemi Zirve iptal ettiriyordu

        Terör eylemi Zirve iptal ettiriyordu
        0:00 / 0:00

        İSTİKLAL Caddesi’ndeki patlama 6’lı masa liderler zirvesini de etkiliyor…

        Zirvenin başka bir tarihe ötelenmesi fikrinden bir ara formül ile son anda vazgeçiliyor.

        Aktarıldığına göre patlama meydana geldikten sonra ev sahipliğini üstlenen DEVA Partisi’nden, masanın diğer bileşenleri aranarak, “Ne dersiniz, acaba gelecek haftaya ertelesek mi?” sorusu yöneltiliyor.

        Bu soruya bazı liderler “Bizim için fark etmez” yanıtı verirken, bazıları da yapılması yönünde görüş belirtiyor.

        Sonunda toplantının ilk başında bir bildiriyle terör saldırısının kınanması yönünde bir ara formül üretiliyor ve zirvenin yapılmasına karar veriliyor.

        Nitekim öyle de oldu, ilk başında gece hazırlanan, günün ilk saatlerinde de liderlere sunulan bir bildiri metni kamuoyuna duyuruldu.

        Zirve bugüne kadar yapılan 7 toplantının içinde belki de en zor olanlar arasında yer aldı; oldukça da uzun sürdü...

        CHP’NİN EYLEMSEL ÖNERİSİ

        Zirvenin ağırlıklı konusu seçim sonrası uyulması konusunda hemfikir olunan, onlarca sayfadan oluşan yol haritasına son şeklinin verilmesiydi.

        CHP kaynaklarının aktardığına göre Kılıçdaroğlu zirvede liderlere yol haritasına ilişkin çalışmayı bu ayın sonuna doğru ortak bir etkinlik düzenleyerek birlikte açıklamayı önerdi.

        Liderlerin 8 saat süren toplantısı sonrası yayınlanan bildiride, bu etkinliğin 28 Kasım'da yapılmasına karar verildiği açıklandı.

        Bu etkinliğin daha eylemsel ve kamuoyunda etki bırakma kabiliyeti olacağına da vurgu yapıldı.

        Bunlar önemli adımlar olabilir…

        Gelecekte oluşturulacak işbirliği ve değiştirilecek yasalar açısından bugünden zapt altına alınmış sözler olarak da değerlendirilebilir.

        Ancak bunların toplumda da aynı yönde beklentisi olduğunda geçerliliği söz konusu olur.

        Yoksa siz dilediğiniz kadar siyasal arzda bulunun, talebi üretemediğiniz, yani, “derdimi ancak o çözer” beklentisini dillendiremediğiniz sürece bütün projelerin geçerliliği adı gibidir.

        Projedir…

        Diğer Yazılar