Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU coğrafyadaki ülkelere dönüp bir bakalım…

        Kurucu liderlerinin kaçının heykeli meydanlarda canlı varlığını sürdürüyor?

        Veya kurucu liderin imzası, daha yaşı 30’a ulaşmamış gençlerin kollarında dövme, otomobillerinin camlarında çıkarma olarak yer bulabiliyor?

        Ya da tişörtlerinde göğüslerinde gururla taşıdıkları bir simgeye dönüşüyor…

        HANGİSİNİN HEYKELİ KALDI?

        Kuzeyden güneye bakalım…

        Ne Lenin kaldı ne de Nasır

        Haydi, Saddam, Kaddafi’nin heykelleri kendileri ile eş zamanlı devrildi, bırakın onları, Suriye’de oğul Esad babasının heykelini yok etti…

        Ülkenin bütün kentlerinde en önemli meydanlarda heykeli, odalarımızdaki en başköşede portrelerinin bulunması bir yana, gençlerin omuzlarında, kollarının içinde de imzasıyla yaşıyor…

        Hem de yas tutmadan, bir yaş gününün anlamına uygun anmayla…

        Çünkü yas, “ölümü, bir felaketten doğan acı ve bunun yarattığı davranışı, matemi” simgeler…

        Oysa Mustafa Kemal Atatürk, bir faninin ölümünün ötesinde bu ülkenin gencecik insanlarının yüreğindeki en önemli isim…

        Geçenlerde entelektüel derinliğine her daim hayran olduğum bir büyüğüm, “Atatürk’ü okudukça ne denli büyük bir insan olduğunu bir daha fark ediyorum” dedi.

        REKLAM

        İNSAN TANIMI

        Dikkat ediyorum, gençler de O’nu tanımlarken, “komutan, kahraman, önder, lider, yol gösterici” gibi kavramlar yerine, “insan” tanımını yakıştırıyor.

        Haksız da değiller…

        Çünkü Mustafa Kemal Atatürk de aidiyetini, “Önce insanım, sonra Türküm, sonra Müslümanım” diye sıralıyor.

        Bunu da çok içten yaptığı Çolak İbrahim, Yunan bayraklarını atının terkisine bağlayıp yerde sürürken, “Çolak’a söyleyin, yapmasın onu; bayrak yerde sürüklenmez” sözüyle sergiliyor…

        Bunu söyleyen, Sakarya, Afyon’da gözleriyle tanık olduğu katliamdan yeni çıkmış bir komutan…

        Her cümlesi insanlık dolu bir cümlesini de Çanakkale’de şehitliğe girdiğinizde görüyorsunuz…

        YAN YANA KOYUN KOYUNA

        Avustralya Kralının Anzaklar için düzenlenecek törene gelemeyeceği anlaşılınca yerine İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’yı göndermek ister...

        Törende ne konuşma yapacağını sorduğunda Şükrü Kaya'dan kahramanlık dolu sözler duyunca, “bırakalım bu sözleri” der…

        Bugün birçok ulusun takdirle dile getirdiği, her okuyanın dönüp bir kez daha okuduğu o meşhur sözleri yazdırır:

        “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

        REKLAM

        Bu sözleri yazdırdığı tarih de 1934…

        Yani savaşın getirdiği acının hala hafızalarda tazeliğini koruduğu bir dönem…

        AĞLAMAK YERİNE ANMAK

        Ondandır Hak yoluna yürüyüşünün üzerinden 83 yıl geçmiş olmasına karşın hala hafızalarda diri olması…

        Oysa daha önce yas tutarak anardık; 1988’de yas tutmadan çıkarıp, anmaya döndürüldüğünde aslında toplum Mustafa Kemal Atatürk’ün insan yönünü keşfetti.

        Bugüne kadar eksilmeyen sevgiyle gelmesine o gün alınan karar katkı verdi.

        Toplumsal bilinci geliştirdi; pozitif enerjisini ortaya çıkardı…

        Umarım, bundan sonra 29 Ekim'den başlayıp, 10 Kasım'a kadar devam eden bir dizi etkinlik ile birleşik süreçte anılır.

        Çünkü bizler Türk toplumu olarak üzülmeyi, hatta dövünerek acı çekmeyi çok iyi başarırız, ama birlikte sorunları çözüp, ortak paydada buluşup, birlikte güzellikleri anma konusunda aynı yetiye sahip değilizdir…

        Ne zaman ki ortak bir paydayı anmaya başlarız, o an kıymetini çok daha iyi anlarız…

        Toplumun ortak paydası olan ve olmaya da devam edecek olan O’nu bugün anladığımız gibi…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar