Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

SON dönem CHP yöneticilerinden kiminle karşılaşsam aynı yaklaşımı gösteriyor.

Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olacağını ileri sürüyor.

Ancak sohbet bir süre devam ettikten sonra bunun olamayacağını da yine kendisi dile getiriyor.

Partiye hakim bu psikolojiye neden olan ise “adayınız kim? yönündeki çevre baskısı…

Peki Kılıçdaroğlu aday olur mu?

Bu soruya bugüne kadar net bir yanıtı olmadı.

Çevresindekilerin niyetinin ötesinde olup olmayacağına yönelik bir söylemine tanık olan da yok.

Herkes niyetini dile getiriyor…

Var sayılım ki aday oldu…

Bu durumda daha önce Muharrem İnce’nin adaylık sürecindeki ilkelerin devreye girmesi gerekiyor.

45 GÜNDE KURULTAY

Yani parti rozetini çıkarıp, siyasi kimliğinden uzaklaşması lazım.

Bu da adaylığının ilanından itibaren Genel Başkanlık koltuğunu bırakması demek.

Bu da sandıktan önceki en az iki ay…

Sorun da burada başlıyor…

Çünkü CHP Parti Tüzüğü ve Parti İçi Yönetmeliği (Madde 13) Genel Başkanlığın boşalması halinde nasıl yol izleneceğini net ortaya koyuyor:

Genel Başkanlık boşaldığında, Parti Meclisi, yeni genel başkanı seçmek için kurultayı en geç (45) gün içinde toplantıya çağırır. Bu süre içinde Genel Başkanlık görevleri, Parti Meclisinde belirlenen Genel Başkan Yardımcısı tarafından yürütülür…”

Dikkat edilirse en geç 45 gün şartını getiriyor…

Böyle bir durumda CHP bir yandan seçim propaganda sürecini yönetirken, diğer yandan kendi iç meselesi, Genel Başkan'ın kim olacağına ilişkin kongre süreciyle uğraşır mı?

1999 SONRASINA DÖNER

Bunu dün neredeyse çocukluğundan, atadan babadan CHP’li bir yöneticiye sordum…

“Şu sıraladıkların aklımın ucundan dahi geçmedi, biz bir yere odaklandık, bunlara hiç bakmıyoruz. Böyle bir süreç bizi bitirir…”

Bu aşamada 1999 Kurultayını anımsattı.

Sözünü ettiğim, SHP-CHP birleşmesi sonrası Genel Başkanlığa seçilen Deniz Baykal’ın 1999 Yerel Seçimlerinden ağır yenilgi alması sonrası yaşanan Olağanüstü Kurultay süreci…

Parti üçe bölünmüş olarak kurultaya girerken, sandıklardan Altan Öymen Genel Başkan çıkmış, ancak koltuğunda 15 ay kalabilmişti.

Bir yıla yakın süre sonra yeni bir olağanüstü kurultay ile Deniz Baykal, Hasan Fehmi Güneş ve Sefa Sirmenin yarışına tanıklık edilmişti.

Kurultay’dan Baykal yeniden Genel Başkan çıkarken, parti üçe bölünmüş ve 2002 seçimlerinden AK Parti iktidarı aldı.

CHP kurultaylara kapı aralayan böyle bir sürecin kapısını tekrar açar mı?

Veya Kılıçdaroğlu böyle bir sürecin yaşanmasına olanak tanır mı?

Bunların yanıtı tabii ki sadece Kılıçdaroğlunda değil, aynı zamanda partide kendisine adaylık telkininde bulunanlarda da olsa gerek…

PARATONER OLDU

Bütün bunlara karşın şurası açık ki Kılıçdaroğlu bu süreçte politikasını çok iyi yürüttü.

Önce belediye başkanlarının üzerlerinden aday olacaklarına ilişkin yükü aldı, onların icraatlarının önüne adaylıklarının çıkmasının önünü kesti.

Bunu onların üzerine gelen baskılara paratonerlik yapıp, şimşekleri üzerine çekerek gerçekleştirdi.

Şimdi de yeni bir aşamanın kapısını araladı.

Oyunu iyi kurdu ama şimdi en zor dönemine giriliyor.

Çünkü bu seçim tek başına Cumhurbaşkanlığını alınmasının yeterli olmayacağı bir zemini de beraberinde getiriyor.

Eğer bir ittifak Cumhurbaşkanlığını kazanır, TBMM’de yeterli çoğunluğa ulaşmazsa tam anlamıyla kilit durum yaratır.

Cumhurbaşkanı görev yapamaz hale gelirken, TBMM de Başkan’ı frenleyen faaliyetlerini öne çıkarır.

Bunu anlamak için İstanbul Belediyesi Büyükşehir Meclisi’nde yaşananlara bakmak yeterli.

CUMHURBAŞKANI GÖREVİ VERİR

Millet İttifakı açısından bir başka boyutu da birlikte hareket eden partiler Cumhurbaşkanlığından daha fazla Başbakanlığa odaklanması…

Bu durumda hem ittifakın hem de partisinin daha yüksek oy almasını sağlaması gerekiyor ki bu ittifak içindeki rekabeti de artıran bir durum.

Aktardıkları sisteme göre eğer kazanırlarsa Cumhurbaşkanı iki yıl içinde parlamenter yapıya geçecek…

Dolayısıyla Anayasa referandumunun ardından, mevcut Cumhurbaşkanı görevini devam ettirirken, yeni sistem gereği parlamentoda en fazla sandalyeye sahip partiyi hükümeti kurmakla görevlendirecek.

Hükümeti kurmanın tek yolu da parlamentoda en çok sandalyeye sahip olmaktan geçecek.

Velhasıl, ilginç bir sürece tanıklık edilecek….

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar