Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

ASLINDA koronavirüs önlemlerine ilişkin denenen tüm modeller hakkında bilgi sahibi bir topluma ulaştık.

Bugüne kadar bilmediğimiz herhangi bir model kalmadı; çünkü hepsini bir şekilde denedik.

Sağlık Bakanı Koca’nın dile getirdiği İstanbul’da vaka sayısında %20 azalma olduğu örneğinden yola çıkarak salgın artış hızında düşmeyle karşılaşıldığını söyleyebiliriz.

Ancak bunun yeterli olmayacağı Bilim Kurulu toplantısında da dile getirilmiş.

Önemli olanın artış hızı değil, artıştaki rakam olduğuna vurgu yapılmış ve bunun önüne geçilmesi için öncelikle toplu taşıma araçlarındaki yığılmanın önüne geçilmesi gerektiğinin altı çizilmiş.

Anladığım o ki hükümete de kademeli çalışmaya geçilmesi yönünde bir tavsiyede bulunulmuş…

Bu durumda yarın yapılacak kabine toplantısından nasıl bir sonuç çıkar öngörmek olası değil.

Ancak ağır hasta sayısının 3 binin üzerine çıktığı, günlük ölen sayısının da son bir hafta içinde 2 bin 500’ü aştığı dikkate alınırsa aslında ülkede ciddi bir kırımın olduğu gerçeği duruyor.

Bunun önüne geçilmesinin yolları da belli…

ÖNCELİKLER NE OLMALI?

Nitekim konuyu en iyi bilen, kısıtlamak konusunda alınması gereken önlemlerin neler olabileceği konusunda sahadaki filyasyon ekiplerinden gelen bilgilerle hareket eden Bilim Kurulu’nun alt grubunda bulunanlara soruyu yönelttim…

Sözünü ettiğim halk sağılığı uzmanları…

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, “Evet artış hızında azalma var, ama bu artışta azalma anlamına gelmiyor” diye söze girdi.

HİÇBİR BULAŞICI HASTALIKTA BU DENLİ ÇOK ÖLEN OLMADI…

Son dönem hem vaka sayısı, hem artış hızındaki yükselmenin beraberinde ölen sayısında da ciddi rakamlarla karşılaşmayı getirdiğini belirtti.

Yıllardır salgın vakaları ile uğraşan bir bilim insanı olarak yaptığı şu tespit önemliydi:

“Hiçbir bulaşıcı hastalıkta bu denli yüksek ölüm rakamına ulaşmadık. Bir haftada 2 bin 500 kişiyi kaybettik. Bu çok büyük rakam…”

Restoranların ve kafelerin kapatılmasının salgının azalmasına katkı yaptığını, ancak çok güçlü yayılma özelliğine sahip İngiliz mutantının baskın hale gelmesinin etkisiyle vaka artış hızında yükselme görüldüğünü belirtti.

KADEMELİ VE UZAKTAN

“Siz ilk olarak ne önlemi alırdınız?” soruma ise düşünmeden şu yanıtı verdi:

“Sahadan gelen veriler de bize kıramadığımız en önemli konunun toplu taşıma olduğunu gösteriyor. Salgın oradan çok yayılıyor. Kalabalığın önlenmesi gerekiyor.”

Bunu önlemek için çare olarak önerdiği bir modelin olup olmadığını sorduğumda yanıtı aynen şöyle oldu:

Otobüs veya metro sayısını bundan daha fazla arttıramayacağımıza göre tek yol yolcuyu azaltmak. Bunun için iki yol var. Kademeli ve uzaktan çalışmaya geçmek…”

Bu aşamada İngiltere Kraliçesi’nin eşinin cenazesine sadece 30 kişinin katıldığını anımsattı.

Son dönem cenaze ve düğünlere katılımın yükseldiğini, oradan yüksek oranda yayılmaların olduğunu da sahadan gelen verilerde gördüklerinin altını çizdi.

Önerdiği sadece kamunun değil, beraberinde özel sektörün de belirli bir süre kademeli ve uzaktan çalışma sistemine geçmesi.

Aslında önerisi daha önce uygulandı…

Geçen yıl Nisan-Haziran döneminde hem kamuda, hem de özel sektörde yarı kadrolu, kademeli çalışma sistemine geçildi.

Haziran itibarıyla da vaka sayısında düşüşle karşılaşıldı.

Prof. Dr. Akın, uçak ve otobüslerde yan yana oturmanın da engellenmesinden yana.

Eğer yakın aile bireyleri değilse otobüs ve uçaklarda bir dönem uygulanan boş koltuk bırakma yöntemine geri dönülmesi gerektiğini söyledi.

Şehirlerarası yolcu taşıma sisteminin de değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

Önerisi özel araçlarla zorunluluk halinde seyahatin serbest bırakılması, toplu taşımada da yine izin belgesi alarak seyahat edilmesi.

Bayram sonuna kadar yani üç hafta boyunca bunun uygulanmasına yönelik bir karar Kabine’den çıkar mı onu yarın göreceğiz…

PENCİLİN GİBİ TOZ GELECEK?

Bununla birlikte aşılama hızının Sputnik-V aşısının da devreye ile aşılamada daha hızlı yol alınacağı inancında.

Aktardığına göre Sputnik-V aşısı, damacana veya şişelenmiş olarak değil, Pencilin gibi toz halde gelecekmiş; onun içine sıvısı Türkiye’de katılıp şişelemesi yapılacakmış.

Bunun faydasının ne olduğunu sordum…

“Daha çok gelmesi sağlanır. Nasıl ki Pencilin şişede toz halinde bulunur, bir başka ampülün içinden sıvı çekilip içine karıştırılır, bu da öyle olacak. Daha fazla aşıya kavuşmamızı sağlayacak…”

ŞİLİ Mİ, İSRAİL Mİ?

Bunlar yapıldığı anda geçen yıl olduğu gibi Haziran’da bir rahatlamanın gelebileceğinin altını çizdi.

Bu aşamada iki ülkeyi örnek gösterdi.

Maske kullanmayı da kaldıran İsrail, diğeri de Türkiye gibi aşı ve normalleşmeyi birlikte götüren Şili…

İsrail, hem kısıtlama uyguladı hem de aşılama yaptı ve maskeyi attı...

Şili ise aşı yanılgısına düştü ve toplumunun önemli bir kesimini aşılamasına karşın salgını durduramadı, hatta daha da artmasına neden oldu.

Bir de o bölgede üzerine Güney Afrika gibi aşıdan ve antikordan kaçma mahareti olan Brezilya mutantı binince durum içinden çıkılmaz bir hale geldi.

Dolayısıyla Şili gibi olmamanın önünde tek yol var o da İsrail örneği…

Kabul edelim ki Türkiye vatandaşını aşıya kavuşturan ülkeler arasında önemli bir yerde; bunun heba olmaması için yol belli.

Kademeli kapanma ve çalışma aşamasına geçilmesi…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar