Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SEÇİMİN sözü edilmeden, sandıkta kimin kiminle olacağının tartışıldığı garip bir siyasi iklimdeyiz.

        Belki bundandır dün sohbet ettiğim TBMM’de grubu bulunan partilerin neredeyse tamamı, yakın gelecekte yapılacak seçimde dahi ittifak ortaklarını tanımlamaktan kaçındı.

        Dikkat çeken ise mevcutlarla birlikte, yeni kurulan siyasi partilerin de benzer davranış sergiliyor olması.

        SANDIK GÖRÜNMEDEN BUNLAR KONUŞULMAZ

        Seçime girmek için örgütlenme sürecinde en hızlı hareket eden Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun arkadaşlarını dün Karadeniz bölgesinde çalışmalarını yürütürken buldum.

        Ankara politikasından daha çok Anadolu siyasetiyle ilgiliydi…

        MHP lideri Bahçeli’nin, İYİ Parti lideri Akşener’e, “Evine dön…” çağrısıyla da Akşener’in karşı yanıtıyla da ilgili değillerdi.

        Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılıp parti kuracağı konusu ise ilgi radarlarında hiç gözükmüyordu.

        Bu aşamada yakın gelecekte bir seçim olsa nasıl bir ittifak modeli içinde olabileceklerini sorduğumda, aldığım yanıt aynen şöyle oldu:

        “Yarın kimin nerede olacağının bilinmediği bir zeminde bugünden neden kendimizi bağlayalım ki!... Sandık görünmeden, oturup konuşmadan kimin nerede olacağını bugünden bildirmesi ittifakı düşündüğü partiyi de olumsuz ettiler. Hele bir sandık görülsün, o zaman bakarız…”

        REKLAM

        İnce’nin beklenmedik bir şekilde parti kurma çabasına girdiğini de belirtti, “Ne kadar kolay olup olmadığını yola çıkınca kendisi de anlar” dedi.

        “OCAK SONU HAZIRIZ”

        Aslında CHP içinden böyle bir hareketin çıkmış olmasından hoşnutsuzluk duymadı.

        Nitekim Davutoğlu da bir televizyon programında “Korku eşiğini biz aştık, muhalefette de yeni seslere ihtiyaç var” diyerek tavrını koymuştu.

        Aktardıklarına göre bu ay sonu itibarıyla seçime girmek için gerekli olan 42 il ve bunların üçte bir ilçe teşkilatında örgütlenmelerini tamamlamış olacaklar.

        Siyasi Partiler Yasası 6 ay önceden bu örgütlenmenin tamamlanmış olmasını şart koştuğu için, Ocak veya Şubat başı itibarıyla Gelecek Partisi seçime girme hakkını elde edecek.

        DEVA: 63 İL TAMAM…

        Benzer durum Ali Babacan önderliğindeki DEVA Partisi için de geçerli hale gelmiş.

        DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nu il teşkilatının oluşturulması için İstanbul’a giderken telefonda buldum.

        Parti olarak 63 ilde atamaların tamamlandığını, İstanbul’un yakında göreve başlayacağını, il yönetiminde görev almak için 22 bin başvurunun geldiğini belirtti.

        Sadece ben partide görev almak isteyen 3 bin 800 kişiyle görüştüm” dedi.

        Partide görev almak isteyenlerin yüzde 69’unun üniversite, yüzde 9’unun da yüksek lisansını yapmış kişilerden oluştuğunu belirtti.

        Aktardığına göre Kanun’un emrettiği seçime girme şartını bu ay sonunda elde etmiş olacaklar; yani Türkiye’nin yarısındaki illerde örgütlenmesini tamamlamış ve o illerin de üçte birinde örgütlenmiş olacaklar.

        DEVA İÇİN ŞUBAT SONU TAMAM

        Bu da demektir ki, DEVA Partisi de Şubat sonu veya Mart başı gibi seçime katılma hakkını elde etmiş olacak.

        REKLAM

        Bu aşamada Yeneroğlu’na da ittifak modelleri ile ilgili görüşünü sordum, “Şu an konuşmak için çok erken. Önce öteki partilerde nasıl bir gelişme olacağını da görmek gerekir” yanıtını verdi.

        AK Parti’nin kongre sürecinin sonucunu görmek gerektiğinin de altını çizip devam etti:

        “Muharrem İnce’nin parti kurma kararı alacağını kim tahmin ederdi? Ayrıca biz de partiyi %3-4 oy alacağız diye kurmadık, iktidar hedefiyle kurduk. Yarının nasıl olacağını bilmeden bugünden bir şey söylemek mümkün değil, oluşabilecek ittifak çerçevesini çizmek de doğru olmaz”

        ORTALAMA BİR İL İÇİN 150 KİŞİ LAZIM

        Bu aşamada her iki kesime de yeni parti kurma çalışması yaptıkları için ortalama büyüklükteki bir ilde teşkilat oluşturmak için kaç kişiye ihtiyaç duyduklarını sordum.

        Her ikisinin sayısı da birbirine yakındı; görünen o ki, Kanun’un öngördüğü üçte bir oranında örgütlenmesini de tamamlamak için orta büyüklükte Büyükşehir olmayan bir ildeki teşkilatlanma için ortalama 150 kişiye ihtiyaç var.

        Çünkü orta büyüklükteki bir merkez ilçe teşkilatı için dahi 20- 30 kişi gerekiyor; ilin toplamında bu rakam büyüklüğüne göre farklılaşıyor.

        Büyükşehir ilçeleri için gerekli kişi sayısı ise en az 50; bir büyükşehrin oluşması için 300-400; İstanbul, Ankara gibi mega kentlerde ise duruma göre 500-700 rakamlarına ulaşabiliyor.

        Yani 30 büyükşehir alınsa dahi teşkilatlanma için 9 bin kişi gerekiyor...

        “VEKİL ADAYI BULAMAYACAĞIZ”

        Sohbet ederken içlerinden biri, “Partileşme süreci hız kazanırsa, her bir partiden bir iki tane çıkarsa, milletvekili adayı bulmakta zorlanacağız” esprisini yaptı.

        Devamındaki cümlesi espri doluydu:

        REKLAM

        “Herhalde o zaman da promosyonla milletvekili yapacağız…”

        Haksız değil, şu an seçime girmeye hak kazanan 15 partiden her biri aday belirlese, 9 bin kişi demek.

        Bunlara bir de yeni kurulanlar eklendiğinde sayının 12 bin civarına çıkması muhtemel.

        Bunun yarısının seçime katılması halinde gerekli aday sayısı 6 bin; ki bu rakam geçen seçime de katılan aday sayısı…

        Milletvekillerinin geçmişe göre merhum Demirel’in deyimiyle “cakasını”, statüsünü kaybettiği bir süreçte bu kadar itibarlı ismi bulup aday yapmanın ne denli zor olduğu ortada.

        Dolayısıyla önümüzdeki dönem yeni kurulan partiler açısından teşkilata isim bulma konusunda da zorlandığı bir süreç olacak…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        "İnce'ye kal demek de, git demek de çok zor…"

        "İnce'ye kal demek de, git demek de çok zor…"
        0:00 / 0:00

        CHP yönetimi partiden ayrılma kararı alan Muharrem İnce için herhangi bir adım atmayacak mı?

        Karadeniz’e ayaklarını uzatıp dinlenmekte olan partinin etkin ismine bu soruyu yönelttiğimde telefonda bir süre sessiz kaldı.

        “İnce’nin bu partide kalması önemli” deyip devam etti:

        “Aslında Genel Başkan arayıp ‘gel konuşalım’ dese farklı bir hale gelir. Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey kendisini ikna eder, kol kola girip basına görüntü verir. Ama bunu yaptığı anda kendisini, her bir kararda İnce’ye danışmak zorunda bırakan noktaya getirir. Bir lider için kabul edilir değildir…”

        İnce’nin son açıklamalarıyla kişisel beklentilerini öne çıkardığını da belirten CHP yöneticisine bu durumda ne yapacaksınız diye sordum.

        Yanıtı aynı içtenlikte oldu:

        “Partiyi bir kişi yönetir, o da delegenin ezici çoğunluğu ile tekrar seçilen Kılıçdaroğlu… İnce bildiriye imza atanların ömrü billah partide milletvekili kalmasını mı istiyor? İmza veren gibi vermeyen de vekil gösterilmedi. Ayrıca İnce, memleketi Yalova’nın delegeleri ile birlikte oturduğuna mı hayıflanıyor? Oturduğu yer memleketi Yalova delegelerinin yanı, tuvaletin kenarı değil. Baykal sürekli Antalya delegesiyle oturduğunu unuttu sanırım. Bunlar kendisine sıkıntı veren cümleler, doğru değil. Partiden ayrılması ise hiç doğru değil. Kal demek de git demek de zor bir süreç…”

        İnce konusunda CHP’deki psikoloji böyle…

        Diğer Yazılar