Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yıllar sonra “Kürt sorunu” cümlesini kullanınca, Kurultay kapsamı içinde dile getirildi diye algılamıştım.

Bu algıma aslında başlık altında süregelen cümlenin de çok kısa kalışı neden oldu.

Kılıçdaroğlu'nun sözü Türkiye’nin toplumsal barış ve huzuruna atıf yaptıktan sonra şu üç satırlık cümleden oluşuyordu:

“Başta Kürt sorunu olmak üzere, tüm sorunlarımız demokratik zeminde ve TBMM’nin öncülüğünde çözülecek. Kürt sorununu egemen güçlerin bir manivela olarak kullanmasına asla izin vermeyeceğiz…”

Kurultaydan iki gün sonra partisinin önceki gün yapılan TBMM Grup toplantısında daha ileri adım atıp, detaylandırmaya girmesiyle anladım ki CHP bu konuda önemli bir hazırlık içinde.

Nitekim Kılıçdaroğlu grup konuşmasında önce 40 yıldır sorunun çözülememesinin nedenini sorguladı.

Sorumluluğu siyasi otoriteye yükledi, “on binlerce kişi hayatını kaybetti, siyasi otorite bu sorunu çözemedi” dedi…

CHP Genel Başkanı olarak demokratik standartlar içinde sorunu çözme sözü verirken, ittifak içindeki partilere de mesaj gönderir şekilde, Kürt sorunu ile terörü ayrı kefeye koydu.

MAFYA İLE PKK EŞİTLEMESİ

Bu aşamada yer altı mafya yapılanmaları ile PKK’yı eşitledi:

“Tüm terör örgütleriyle, kim olursa olsun, eline silah alıyorsa tük terör örgütleriyle ve yeraltı terör örgütleriyle mücadele etmek görevimiz olacaktır…”

Egemen güçlerin Kürt sorununu kullanmasına da izin vermeyeceğine vurgu yapması da YPG ile de arasına mesafe koyduğunun ilanıydı.

Beyannamesinde de kayyım uygulamasını kaldıracağını bildirdi…

1989 GİBİ DEĞİL

CHP’nin konu üzerinde kafa yoran isimleriyle dün sohbet ederken bunun SHP’nin Kürt Raporu çıkardığı 1989’a dönüşe benzer bir adım olup olmayacağını sordum.

PM’ye seçilen Bülent Tezcan, “Bu Türkiye’nin kanayan yaralarını sarmak, toplumsal barışı sağlamak kapsamında değerlendiriyoruz; 1989’a dönüş değil” dedi.

Yeni bir raporun söz konusu olacağını sanmadığını da belirtip ekledi:

“Tüm kesimlerle demokratik standartlar içinde sorunların çözümü konusunda ele ele vermeyi hedefleyen bir adım”

KÜRT KANAAT ÖNDERLERİ

Kılıçdaroğlu’nun listesinde yer almakla birlikte PM’ye seçilemeyen, Kürt sorununun çözümü üzerine çalışmalarıyla bilinen Sezgin Tanrıkulu ise bir süredir bu konuda CHP’nin önemli adımlar attığını belirtti.

Covid-19 salgını öncesi Prof. Dr. Yüksel Taşkın’ın katılımı ile İstanbul’da Kürt Sorunu üzerine 2-3 bir toplantı düzenlediklerini, Kılıçdaroğlu’nun da bunlara katıldığını anımsattı.

“Salgın olmasaydı bu toplantı serisini Adana, Antalya, İzmir’de de Kürt kanaat önderlerinin de katılımıyla devam ettirecektik; ama salgın nedeniyle olmadı” açıklamasında bulundu.

CHP’nin daha önce Kürt sorununun çözümü konusunda çıkardığı “22 Soru 22 Cevap” kitapçığının rehber alındığını da belirten Tanrıkulu, “Amacımız bu toplantılar sonucunda yeni bir politika belirlemek ve CHP’nin hedefini ortaya koymak” dedi.

Aktardığına göre 1989 benzeri yeni bir Rapor yerine, bugünden geleceğe bakan çalışmayı amaçlıyor; yeni bir rapor düşünmüyor.

İKİNCİ PARTİSİ OLMAK

Şurası açık ki CHP söylemleri ve uyguladığı politikaları sonucu, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana ve Mersin’de Kürt seçmenin oyunu büyük oranda yanında gördü.

Bu birinci parti olarak HDP’ye oy vermiş Kürt kökenli muhafazakar seçmenin, 2007’den sonra kısmi, 2011’den sonra da asli olarak ikinci parti gördüğü AK Parti’den kısmi kopuştu.

CHP, yerel seçimde, geçmişte AK Parti’nin aldığı oyları topladı...

Bu akışta, eski Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş’ın eşini CHP liderinin eşinin ziyareti, yaş günü kutlamasında bulunması, geçmiş olsuna gitmesi gibi sosyal girişimlerin etkisi büyük oldu.

Görünen o ki, Kılıçdaroğlu dünkü Grup konuşmasında da dile getirdiği “Selahattin Bey hukuksuz olarak cezaevinde” söylemiyle bu teması bir adım daha yukarı çekerek sıcak tutmakta kararlı.

Çünkü Kılıçdaroğlu, kentli muhafazakar seçmene ulaşma politikasında, Kürt muhafazakarlar da önemsiyor...

Birinci önceliği HDP olan Kürt seçmenin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tercihinin Millet İttifakı'nın adayı olmasını sağlamayı amaçlıyor.

Benzer şekilde HDP’ye oy vermeye eli gitmeyen, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş, ancak yerel seçimde kopuş göstermiş muhafazakar Kürt seçmeni de 1991 öncesinde olduğu gibi sürekli CHP'ye oy verir hale getirmek için çaba gösteriyor.

Daha önce de belirttiğim gibi, Kılıçdaroğlu CHP’nin siyaset kültüründe önemli bir dönüşüm yaptı.

Yapmaya da devam ediyor…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar