Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YENİ yönetim sistemine geçişi 17’inci yılında tamamlayan AK Parti, yarın gerçekleştireceği kurultayla da partideki yenileşmenin ilk adımını atacak.

        Bu adım, iktidara geldiği günden itibaren hedefini “Yeni Türkiye” sloganı üzerine oturtan AK Parti’nin, kendisini de yeni sisteme adapte etmesi anlamına geliyor.

        Bunu, sistem değişikliğini gerçekleştirmek için kat ettiği yolun dördüncü aşaması olarak değerlendirmek olası…

        Çünkü ilk aşamasını iktidara geldiği 2002 ile 2007 arasında hayata geçirdi.

        Özerk bürokratik yapının siyaset üzerindeki tahakkümünü sonlandırdı; en büyük direnişle de 2007’de karşılaştı.

        İkinci adımı, kendine özgü dış politika uygulamasını hayata geçirerek attı…

        Üçüncü aşamayı da “özgürleşme kapsamı” altında gerçekleştirdiği Anayasa değişikliği ile güvenlik bürokrasinin siyaset üzerindeki tahakkümüne son vererek tamamladı.

        Önce Başbakan ile Genelkurmay Başkanı’nın Askeri Şura masasındaki eşit oturumuna, ardından da yürütme yetkisini paylaşmasına son verdi...

        Bu üç ana evrenin her birini aşma gücünü seçmenden aldı…

        Yani sadece sandıktan çıkmayı değil, sistem değişikliği için ihtiyaç duyduğu gücü de önemsedi…

        Lider ile seçmeni arasındaki bağı en üst noktasına çıkarırken, %15 bandında aldığı Milli Görüş odaklı toplumsal tabanına merkez sağ siyasetin neredeyse tamamını dahil ederek oylarını olabilecek en üst noktaya ulaştırdı.

        LİDERİN HAKİM PARTİSİ

        Her bir seçimde toplumsal tabanını konsolide etme ustalığını sergilemesi bir yana, birçok ülkedeki hakim partilerin ulaşamadığı iktidar süresini tek başına yakalattı…

        Her sandıkta yeni bir öykü geliştirme becerisiyle de Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin siyasal başarısının ardındaki en önemli isim oldu.

        Erdoğan, her seçimden yükselerek çıkmasının motor gücü olması bir yana, AK Parti’nin gürbüz yapıya kavuşmasının da en önemli kaynağı…

        Bu özellik, partide yaşanan veya yaşanacak kopmaların önem arz etmemesinin de en önemli faktörü...

        Bugün yapılan bütün araştırmalar da gösteriyor ki seçmenin AK Parti’ye verdiği desteğin başat gerekçesi Erdoğan…

        En iyi kanıtı Cumhurbaşkanlığına çıkmasının ardından yapılan 7 Haziran 2015 seçimi…

        Oyunu bir başına kurup, kaybedilen 1 Kasım’da yeniden getirdi.

        Yeni sistemin; yani başkanlığın inşasının başmühendisliğini” de bizzat Erdoğan yaptı; yetmedi, o güne kadar en ağır çatışmayı yaşadığı MHP’yi de yanına çekmeyi başardı.

        Bu sırada, biri elektronik muhtıra olmak üzere iki ağır darbeyi, toplumu kendi etrafında konsolide ederek püskürttü.

        MUHALEFETİ DE KONSOLİDE ETTİ

        Bu yetisine son haftada bir yenisini daha ekledi…

        Sadece zamanlamayı iyi ayarlamakla kalmayıp, ABD Başkanı Trump’ın öngörülmez tutumunu iyi hesaplayıp, zorunlu ekonomik yapısal değişimin gerekçesi haline çevirdi.

        Hatta sadece sosyolojik tabanını değil, aynı zamanda muhalefeti de liderin sosyolojik tabanına kadar etrafında konsolide etti.

        Muhalefet seçmenine “yaşanan ekonomik krizde Erdoğan’a karşı tutum geliştirilmesinin toplumsal dışlanmışlığa neden olacağı” algısını yerleştirdi.

        Ürettiği rıza içeriyle sınırlı kalmadı, Trump’ın bölgeye dönük ekonomik yaptırımlarına karşı oluşan koalisyonu da harekete geçirdi.

        Bölgede yeni güç oluşumunu projeden çıkardı, harcı atılmış temele dönüştürdü…

        Bu arada Türkiye ile AB arasında var olan negatif bulutları dağıttı, beş yıl aradan sonra yeni bir yol açtı.

        AK Parti’nin yarın yapacağı kongreye 414 yabancı konuğun katılım bildirmiş olmasında bu meziyetlerin payı kaçınılmaz olsa gerek...

        Yabancı konuklarda en dikkat çekici olanı ise Rusya’dan; Temsilciler Meclisi Başkanı Vyacheslav Volodin 8 milletvekili ile birlikte geliyor...

        YÜRÜTME SİYASETİNİN MERKEZİ

        Başta da belirttiğim gibi, Erdoğan yeni sisteme geçişin ilk kongresinde AK Parti’deki yapılanmanın ilk adımını atacak.

        Geçmiş kongrelerdeki yaşananlardan yola çıkılarak yapılan öngörü, mevcut yönetim kadrosunun yarısının değişeceği, partinin ağır toplarının yönetimde yer alacağı yönünde.

        Hedeflenen partinin siyaset üretme mekanizmasını başkanlık sistemine uygun hale dönüştürmek.

        Nitekim, kuruluşundan bu yana partinin etkin isimleri arasında sayılan Yalçın Akdoğan dünkü sohbetimizde yeni sisteme uygun yapılanmadan söz etti ve şöyle dedi:

        “Yeni sistemde bakanların ağırlıklı bölümü siyaset dışından olduğu için bütün siyaset bundan böyle parti üzerinden gerçekleşecek...”

        Akdoğan, Erdoğan’ın partiye verdiği öneme dikkat çekerken, geçen hafta ekonomik sorunun zirve yaptığı günlerde kendisinin kadın ve gençlik kolları il kongrelerine olduğunu anımsattı.

        AK Parti teşkilatının, toplum ile hükümet arasındaki en önemli bağı kuran “sosyal network (ağ) haline dönüştüğünü” belirtip ekledi:

        “Diğer partiler teşkilatına seçimden seçime ihtiyaç duyarken, bizim için toplumla aramızdaki en önemli ayak olmuştur…”

        Akdoğan’ın vurguladığı gibi kongre sonrası AK Parti, başkanlık sistemine uygun siyasetinin üretildiği yapıya dönüşecek.

        AK Parti de sistem gibi ikinci aşamaya geçecek…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar