Suriye'de yeni zemin
Türkiye’nin Suriye politikasında makas değişikliğine mi gidiliyor?
Hükümetin dış politika yapıcılarına soruyu yöneltmemin nedeni, Başbakan Yıldırım’ın kısa süre önce yaptığı, “Önümüzdeki 6 aylık süre içerisinde Suriye konusunda kayda değer gelişmeler yaşarsak şaşmayın” cümlesinin içini dün biraz daha doldurmuş olması.
Türkiye’de yerleşik yabancı basın temsilcileriyle dün yaptığı görüşmede Türkiye’nin 6 ay içinde Suriye’de daha aktif rol oynayacağını belirtip ardından gelen şu önemli cümlesi:
“Geçiş için konuşulur. Suriye’nin geleceğinde PKK da DAEŞ de Esed de olmamalı diye düşünüyoruz. Fakat istesek de istemesek de şu anda aktörlerden biri Esed’dir.”
Konuşmanın içinde en yeni duran Esad için dile getirdiği, “Geçiş için konuşulur...” cümlesi...
Aslında benzer cümleyi geçen eylül ayında Kurban Bayramı namazı çıkışında Cumhurbaşkanı Erdoğan da dile getirmişti:
“Tabii burada Esed’siz bir sürecin olması veyahut da bir geçiş sürecinde belki Esed ile gidilme diye bir şey olabilir...”
ERDOĞAN’IN ARDINDAN
Türkiye’nin bu yaklaşımı Cenevre ve Brüksel toplantılarında sonuç getirmedi.
Anlaşılan o ki, Erdoğan’ın Rusya, İran Dışişleri Bakanı’nın da Ankara ziyareti yeni kapı açmış.
Hükümetin dış politika yapımındaki etkin isminin şu cümlesi ise gelinen noktanın özeti:
“Yaşanan bir makas değiştirme değil, taşları ayıklayıp temiz bir zeminde, daha sakin durum değerlendirip 5 yıldır bir türlü bulunamayan çözümü yakalamayı amaçlıyoruz.”
Esad’ın, “Rusya ve İran güdümünde tabela ismi” kaldığını da bu arada vurguladı.
Rusya ve İran’ın da aralarında var gibi görünen uzlaşısının gittikçe bozulmakta olduğunun altını çizdi.
RUSYA-İRAN
Tahran’ın, Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelede en fazla asker kaybı veren ülke olmakla birlikte, Rusların bölgede kendisiyle eşit, hatta bazı yerlerde daha fazla pay alır pozisyonda olmasından hayıflandığı biliniyordu.
Rusların savunma sistemleri ve hava gücüyle Suriye’ye yerleşmesinden şikâyet ediyordu.
Suriye’deki pozisyonundan memnun olan Rusya ise yeni ittifaklar arayışında.
ABD ile de bir nebze bunu sağlamış gibi...
Hatta o derecede ki Türkiye’ye de “Suriye’de ne yapılacaksa birlikte yapalım, başkasını sokmadan beraber çözelim” önerisini getirmiş; İncirlik Üssü’nü kullanma dahil ortak operasyonlar önermiş.
Erdoğan-Putin buluşmasının ardından üçlü mekanizmanın oluşturulmasıyla Ankara-Moskova arasında istihbarat başta olmak üzere işbirliğinin artırıldığına da tanıklık ediliyor.
Ancak Ankara hiçbir zaman Suriye meselesini müttefiklerinin dışında bir işbirliğiyle çözme niyetinde değil...
Başbakan’ın dünkü röportajında altını çizdiği gibi, daha geniş katılımla, “İran, Körfez ülkeleri, ABD ve Rusya’nın ortak çözüm modelini üretmesinden” yana...
Bir anlamda Cenevre sürecinin yeni bir versiyonla yürütülmesinden yana.
Rusya ve İran desteğindeki Şam rejiminin uçaklarının Haseke’nin Meşirfa bölgesinde PYD güçlerini bombalaması, Rusya’nın Halep’e yardım hattının Gaziantep üzerinden açılması talebi de yeni sürecin işaretleri.
Suriye’de beş yıl sonra ilginç bir sürece giriliyor
- Orta Doğu'nun sinir uçları…11 saat önce
- Trajik zihin…2 gün önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...5 gün önce
- Fetvasını arayan İran…1 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...1 hafta önce
- Mr. Fico…2 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...2 hafta önce
- Anneler günü…2 hafta önce
- Güç savurması…3 hafta önce
- Nüfus kalmayınca3 hafta önce