Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Yargı süreçlerinin ardından MHP’nin bugün gerçekleşecek olağanüstü tüzük kurultayı aslında her iki taraf için de bir başlangıç.

Kurultayda muhaliflerin istediği olsa da olmasa da sonuçta yeni bir sürecin kapısı aralanacak.

Bundan sonraki aşamalar çok daha sıkıntılı geçecek.

Çünkü taraflar bundan böyle mahkemelerde avukatlar veya yazılı savunmalar üzerinden değil, yüz yüze bakarak meselelerini çözmek zorunda kalacak.

Aslında sorun bu noktaya taşınmadan baştan çözülebilir, milliyetçi akımın en yüksek olduğu bu dönemde MHP açısından da önemli bir zemin yakalanırdı.

DERİN ÜLKÜCÜLER

Ancak yapılamadı; MHP’nin 1997’den bu yana gelen kazanımları yargı sürecine terk edildi.

Devlet Bahçeli’nin genel başkan seçilmesiyle birlikte partide başlattığı değişim ve yenilenme süreci de etkilendi.

Oysa Bahçeli, Ziya Gökalp’ten kalma “Kızıl Elma” ideolojisine dayalı milliyetçilik anlayışını “geçmiş ve geleceği birlikte inşa etme” üzerine kurdu, “Bozkurt Türk yurdundan” AB ülküsüne dönüşün mimarisini ince çizgide yürüyerek oluşturdu.

Partilileri sokaktan salonlara çekerken, büyükelçiler Gündüz Aktan, Deniz Bölükbaşı’nın da aralarında yer aldığı birikimli entelektüel milliyetçileri rol model olarak parti vitrinine taşıdı; çekim merkezi haline getirdi.

İdeolojik ve zihinsel dönüşümünde başarılı da oldu.

Ancak 2011 kaset kumpası değişimi sarstı, diğer kadroların da başına benzer olayların gelebileceği kaygısı Bahçeli’yi güvenli çekirdek kadrolara yöneltti.

Bu da değişimi durdurdu; yönetime gelen “derin ülkücü” yapı kadro yenilenmesine fırsat vermediği gibi öteki seçmene açılımı da engelledi.

Tartışmayan, tek merkezden karar alan, tek sesli, komplo teorileriyle savunma modeli geliştiren parti yönetimi öne çıktı.

Genel merkez yönetiminin Bahçeli’nin değişime dönük politikasını doğru şekilde kamuoyuna aktarmaktaki maharetsizliği de buna eklendi.

HATALARIN GETİRİSİ

Sonunda baba baskısına tepki gösteren delikanlı gibi delege “Kurultay istiyoruz” isyanıyla karşısına dikildi.

Sanki 531 delegenin olağanüstü kurultay isteyen imzası yeterli değilmiş gibi bir de suçlandı.

Yıllardır av peşinde koşan “bozkurt”un yorulduğu; biraz da avladığından bir parça yemek istediği; ikbalini öteki evlerde aramaktan usandığı görülmedi.

Seçmeninin diğer partilere olan geçirgenliğinin kalıcı hale dönüştüğü, bunun da MHP’nin çekirdek seçmenini erittiği de fark edildi.

Üzerine bir de 7 Haziran sürecindeki hatalar eklendi...

Bunlar genel merkez cephesinde yaşananlar...

Ancak muhalefet için farklı değil.

Onlar da koşullar bunu zorunlu kıldığı için olsa gerek içe dönük mücadeleden kopamadı.

Ayrıca, muhalefet henüz milletvekillerinin yeterli desteğini yanına çekemedi.

Bu da başlangıçta muhalefetin “milletvekili adayı gösterilmeyenlerin girişimi” olarak algılanmasına yol açtı.

Daha önemlisi, muhalefet hareketi MHP’lilerden çok AK Parti karşıtı öteki seçmenin umuduna dönüştü.

Bütün bunlardan dolayı bugün yapılacak kurultay ve katılım oranı çok önemli.

Bugün salonda umulmadık isimler görülürse kimse şaşırmasın.

Bunun için genel merkezin en güçlü olduğu Adana’dan gelen belediye başkanlarının sayısına bakması yeterli...

Eğer bugün bir adım atılmazsa MHP’de kırılanın onarılması da uzun sürecek.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar