Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Rus mevkidaşlarına 12 Haziran Rusya Günü dolayısıyla yolladıkları mesaj, birçok nedenle olumlu bir adım.

Çünkü sadece Suriye değil, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de Ankara ile birlikte Moskova’nın da canını sıkan gelişmeler oluyor.

Özellikle NATO’ya sonradan katılan Doğu Avrupa ülkelerinin uğraşı Karadeniz’in yapısında iki tarafın da arzu etmeyeceği sonuçlar doğurabilir.

Ötekilerin yarattığı etkenler nedeniyle uçak krizinden çok daha sorunlu tablo ile yüz yüze kalabilir.

Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın, mevkidaşları Putin ve Medvedev’e yolladığı kutlama mesajı ortamı yumuşatarak diplomasiye alan kazandıran önemli bir adım.

YENİ AÇILIM

Aslında yumuşama adımlarını Ankara bir süredir sergiliyor.

En yakın örneklerinden biri de iki gün önceki büyükelçiler kararnamesinde görüldü.

Moskova Büyükelçisi Ümit Yardım 1 Ekim 2014’te görevine başlamış olmasına ve teamül gereği önünde 2.5 yıl daha bulunmasına karşın merkeze alınıp yerine Brezilya Büyükelçisi Hüseyin Diriöz atandı.

Öncesinde ise Erdoğan, Moskova ve Putin ile farklı bir ilişki içinde iki dost olduklarını anımsatıp “Bir (Rus) pilotun yapmış olduğu hata veya bir yanlış sebebiyle koskoca Türkiye’yi feda etmesi düşündürücüdür” dedi.

Ankara’nın bu adımlarının iki ülke arasındaki zedelenen zemini kısa vadede onarması beklenmemeli; ancak daha derinleşmemesini engelleyeceği kesin.

İKİ DENİZ SORUNU

Ayrıca iki ülkenin de buna ihtiyacı var.

Çünkü iki ülke krizi derinleştirmek istemese bile dış faktörler buna zorlayıcı nedenler üretebiliyor.

En iyi örneklerinden biri Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de arama izni çıkardığı ve 13 ruhsat alanından biri olan 6. bölge, Türkiye’nin deniz yetki alanı ile çatışıyor.

Rumlar buranın ihalesine Rusları da davet etti; Moskova da alanı ABD şirketlerine kaptırmamak için gemilerini ve deniz istihbarat uçaklarını alana konuşlandırdı.

Sadece bu alan değil Karadeniz de sorunlu.

Türkiye’nin Karadeniz’in güvenliğini sağlamak için 2001’de başlattığı İşbirliği Görev Grubu (Blackseafor) 2004’teki Karadeniz Uyumu Harekâtı (Black Sea Harmony) ile ciddi kazanımlar elde etti; Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Bülent Bostanoğlu döneminde de yeni unsurlarla Karadeniz’e güç kattı.

Gürcistan krizi döneminde Türkiye Montrö Antlaşması’nın bir adım ötesine geçirmedi; müttefiklerinin Karadeniz’deki gücünü sürekli denetledi ve kontrollü tuttu; bu da Rusları rahatlattı, işbirliğini geliştirdi.

Bu gelişmeler Karadeniz’e komşu diğer ülkelerin, “Türkler, Rusları yanına alıp Karadeniz’i kendi gölüne çevirdi” tepkisine yol açtı.

Ancak uçak krizi Karadeniz’de sıkıntıyı artırdı.

Romanya ABD aracılığıyla NATO’daki etkinliğini artırmakla birlikte, Karadeniz’de donanma gücü oluşturmak için harekete geçti.

Moskova’da 10 Haziran’da Karadeniz’e çıkan ABD füze gemisi USS Porter’a karşı tedbir alacağını açıkladı.

NATO’nun 8-9 Temmuz Varşova Zirvesi ile yeni konsepte geçiş de sıkıntının bir başka boyutunu ortaya çıkaracak.

Bütün bunlardan dolayı eskiye dönüşün bir an önce sağlanması iki ülkeye de kazandıracak; yoksa çatlak genişleyecek.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar