Sistem kongresi
AK Parti’nin bugünkü 2. olağanüstü kurultayı, tek başına genel başkanı veya partinin üst yönetim kadrolarını belirlemeyecek.
Müstakbel Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte hangi bakanların kalıp hangilerinin göreve devam edeceğini de tayin edecek.
Daha önemlisi, Davutoğlu döneminde asaleten ataması bir türlü yapılamayan ve krizlere yol açan Hazine, Ulaştırma’nın da arasında bulunduğu bazı bakanlıkların müsteşarlarının ve üst bürokratlarının asaleten atamasının yolunu açacak.
Dolayısıyla kongre tek başına parti yönetiminin değil, devlet yönetiminin de belirleyicisi olacak.
Bu arada MKYK eliyle Davutoğlu’nu istifaya götüren süreçle birlikte, fiili olarak başlayan yarı başkanlık sistemine geçişin teyidini de yapacak.
Örneğin, ekonomi yönetiminde daha önce Ali Babacan ve bu dönem de Mehmet Şimşek üzerinden yürütülen, “gaz-fren” tartışması yaşanmayacak.
Merkez Bankası konusunda hükümet, dolayısıyla bakanların değil, Cumhurbaşkanlığı’nın görüşü önem kazanacak.
Bunu Cumhurbaşkanı başdanışmanları Cemil Ertem ve Bülent Gedikli’nin son açıklamalarına gelen tepkilerden ölçmek de olası...
Daha önce Merkez Bankası veya ekonomi politikalarıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen açıklama tepkiyle karşılık bulurken, yeni dönemde kabul edilecek uyarı olarak alınıyor.
Dolayısıyla bugün sadece AK Parti’nin değil, hükümet etme yönteminde yeni sisteme geçişin kongresi de gerçekleşecek.
YENİ KADROLAR
AK Parti böylece, 2002’den beri yeni bir siyasal düşün inşa etmek için uğraş verdiği sistem dönüşümünün bir aşamasını daha tamamlayacak.
Fiili yarı başkanlık sistemine geçildiği bu dönemde hükümet politikaları Cumhurbaşkanı, icrası ise Başbakan ve bakanlar eliyle yürütülecek.
Sadece hükümet değil, parti yönetimi için de geçerli olacak.
AK Parti’nin bugün belirlenecek MKYK’sı, nasıl bir kadro hareketiyle bundan sonra yol alınacağının işareti sayılacak.
Çünkü AK Parti, yakın geçmişe kadar dayandığı geniş toplumsal tabanı yansıtan kadroları parti yönetimine taşımıştı.
Önce Gezi hareketi, ardından 17/25 olayları, AK Parti’yi çok daha güvendiği çekirdek kadrolarla çalışmaya itti.
Sonrasında yükselen her bir kaygı da daha fazla güvenli isimlerle yol almaya zorladı; iç çekirdek kadro hareketini getirdi.
Bu da kuruluşundan bu yana birlikte olduğu isimlerle sorunlar yaşamasına, hatta çatışmasına yol açtı.
Bunun en iyi örneği “üniversitelilerle konuşmasının engellendiğini” söyleyen ve sert eleştiri yapan, bir zamanlar “partinin büyük ağabeyi” durumunda olan Bülent Arınç.
YILDIRIM YÖNTEMİ
AK Parti’de Davutoğlu’nun giderme çabası gösterdiği kadro geriliminin hangi oranda aşılacağı da gelecek açısından önem kazanacak.
Binali Yıldırım’ın sempatik, Anadolulu kimliği bu gerilimi aşmaya yeterli.
Çünkü, geçmişte bu sergilediği üslubundan yola çıkıldığında, eski çalışma arkadaşları ile bir gün olsun ayrı düşmedi.
Zorunlu ayrılıklarda dahi gönül almayı bildi.
Onlar da adaylığının açıklandığı toplantıya tam kadro katılarak desteğini gösterdi.
Bu açıdan bakıldığında Yıldırım dönemi AK Parti’de kırıklıkların onarıldığı süreç de olacak.
Başarıldığı oranda AK Parti, hâkim parti kimliğini koruyacak.