Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ortadoğu yıllardır içinde var olan genetik yapısını, sonradan gelenlere de bulaştırmış durumda.

        Dün dost olanların yarın ne olacağının bilinmediği, ertesi gün ise ne gibi bir pozisyonda kalacaklarının kestirilemediği bir zeminden söz ediyorum.

        Uzun vadeli ittifaklara kapı aralamak veya dün verilen sözlerin yahut anlaşmaların yarın ne olacağını öngörmek böyle bir zeminde olanaksız.

        Bunu görmek için Türkiye ile Rusya’nın 2 hafta gibi kısa sürede geldiği nokta ile Bağdat’ın son dönem tutumuna bakmak yeterli.

        Veya vizesiz seyahat ve Geri Kabul Anlaşması Ekim 2016’da yürürlüğe girmesi beklenen AB’de son dönem aşırı sağcıların seçimi kazanmasıyla nasıl bir yola girileceğine ilişkin belirsizliklere...

        Ya da Mayıs 2016 sonuna kadar aralarındaki müzakereleri tamamlayıp tek çatı altında bütünleşme kararı alan Kıbrıs’taki duruma...

        ÜÇLÜ ZİRVE

        Adada yıllardır süren müzakerelerin son aşamasına geldiği konusunda açıklamaların yapıldığı bir ortamda, Atina’da önemli bir toplantı gerçekleşti.

        İlki 2014’te yapılan, geçen yıl da Akdeniz’de birlikte askeri tatbikat gerçekleştiren Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi liderleri Atina’da buluştu.

        Toplantıda, “Doğu Akdeniz’de ticaret, enerji ve uluslararası organizasyonların koordinasyonuyla ilgili yeni anlaşmaların sağlanacağı” duyuruldu.

        Güney Kıbrıs zaten bir süredir Mısır ile gerçekleştirdiği Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması kapsamında bazı alanlarda birlikte hareket ederek Doğu Akdeniz’de önemli bir varlık göstermek için çaba harcarken, Yunanistan da kıta sahanlığı anlaşmasının imzalanması için adım atmanın yollarını arıyordu.

        Ayrıca TPAO’nun arama yaptığı Doğu Akdeniz’deki bazı alanlarda da Güney Kıbrıs yönetimiyle sorunlar yaşanmış, Türk savaş gemileri bu alanda nöbet tutmaya başlamıştı.

        Nitekim Başbakan Davutoğlu da yakın geçmişte gerçekleştirdiği Atina ziyaretinde, Kıbrıs açıklarında tek taraflı adımların atılmasına karşı olduklarını belirtip eklemişti:

        "Doğu Akdeniz’de kimse dominasyon, tek taraflı, iki taraflı, üç taraflı bir egemenlik hattı oluşturma hülyasını, rüyasını taşımamalıdır.”

        Atina zirvesi ise bir anlamda bu hülyanın yeni bir adımı; tabii mayıs ayında adada birleşme adımı atıldığında varılan anlaşmaların geleceği de tartışmalı...

        Ancak şurası da unutulmamalı ki, Kıbrıs’ta tartışmalı bölge de Suriye kriziyle değerlendirildiğinde can sıkıcı gelişmelere kapı aralayabilecek kritik bir alan...

        KÜRT KARTI

        Suriye’de sinirlerin gerildiği bir noktada Bağdat ve Tahran’dan yükselen sesler arasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Lideri Barzani’nin Ankara ziyareti de bir o kadar önemli.

        Dikkat çeken ise Barzani ile Ankara arasındaki ilişkinin 20 yıl sonunda geldiği nokta.

        Barzani bugün ise Türkiye’yi hem iç siyasetinde hem de uluslararası alanda kendine yakın görüyor; bir zamanlar Bağdat yönetimi ile Barzani’ye kaş çatan Ankara ise şimdi tam tersi bir halde birlikte Irak merkezi yönetiminin tutumunu hayretle izliyor.

        Başta da belirttiğim gibi, Ortadoğu’da kimin kiminle, hangi gün ve zamanda nasıl bir ilişki geliştireceğini kestirmek zor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar